English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ J ] / Jole

Jole translate Turkish

992 parallel translation
- Davidovic family Serdar Jole street.
- Davidovic ailesini Serdar Jole Sokak.
Please, an ambulance..... to Serdar Jole street 14.
Ambülâns gönderin, lütfen. Serdar Jole Sokak, no : 14.
The aspic.
Jöle.
It will just make the dinner.
Bu jöle, yemeği kesinlikle taçlandıracak.
It's the aspic for the dinner tonight.
Akşam yemeği için hazırladığım jöle yüzünden.
The aspic?
Jöle mi?
I particularly wanted the aspic.
Özellikle jöle istemiştim.
No aspic for dinner... and Ricky in jail and Gustave dying, for all I know... and a new butler tonight, and that Vance woman coming in.
Yemekte jöle yok... Ricky hapiste, bildiğim kadarıyla Gustave ölmek üzere... bu gece yeni kâhya lazım. Vance karısı bize geliyor.
Now, just put that bag of Jell-O over here.
Şu jöle torbasını şuraya koyun.
You can teach a monkey to do that, and I'll take a monkey anytime... whether he's a dipsomaniac or beats his wife... over a lump of jelly like you.
Bunu bir maymuna bile öğretebilirsin. Ve ben senin yerine bir maymunu ya da bir fareyi senin gibi bir jöle yığınına her zaman tercih ederim.
Creeping Jelly, we called them.
Süründüren jöle derdik bunlara.
I thought I went right through him, like jelly!
Jöle gibi delip geçtiğimi sandım.
My fingers are like jelly. Feel them.
Parmaklarım jöle gibi.
It's harmless, it's organic, it's jelly.
- Zararsız, organik bir jöle.
"And a round little belly that shook when he laughed, like a bowlful of jelly."
"Güldüğü zaman jöle kasesi gibi sallanan sevimli göbeğiyle."
What's that, you jelly belly?
Sorun nedir, jöle göbekli?
When she sits down, she shakes and quivers like a bowl of jelly on a cold and frosty morning!
Oturduğu zaman yeri göğü bir kase jöle gibi titretiyor!
Uh, calf's-foot jelly.
Yoo, jöle.
- Calf's-foot jelly.
- Jöle. ( Bir tür ingiliz tatlısı )
Calf's-foot jelly.
Jöle.
Well, they told me you always wanted chicken when you were brought jelly.
Şey, dediler ki size ne zaman jöle getirilse siz hep tavuk istermişsiniz.
I haven't dated a girl, read a book because it would take time away from the game.
Reçel ve jöle. Ne?
I'm... i'm good.
Ve o da, "İşte al sana jöle." derdi.
- Jell-o?
- Meyvalı jöle?
I don't know, his body is all like jelly.
Bilmiyorum, vücudu jöle gibiydi.
- Jelly!
- Jöle!
It's gonna be a green Jell-O with cherries.
Kirazlı yeşil jöle olacak.
♪ All we ever get is gruel ♪ Every day we say our prayer Will they change the bill of fare? ♪ Still we get the same old gruel!
yediğimiz tek şey lapa... her gün yemekler değişsin diye dua eder dururuz... ama yine lapa koyarlar önümüze... hiç tane çıkmaz içinden, aramak boşuna... yalvarsak da, sızlansak da sonuç değişmez... ama düşlerimizi hiçbir şey engelleyemez... gözlerimizi kapatıp hayallere daldığımızda... yemekler, güzel yemekler... sıcak sosis ve hardal... biraz da keyiflenince... jöle ve muhallebi... sütlü tatlılar ve börekler acaba daha sonra ne yesek?
Coffee, toast, jelly.
Kahve, ekmek ve jöle alalım.
Needs more gel ignite.
Biraz daha yanıcı jöle lazım.
Jell-O.
Jöle.
Yes, sir, she shimmies, she shakes like a bowl of jelly.
Evet, efendim, o şimide yapar ( dans ), o bir kase jöle gibi çalkalar.
that mass of jelly?
jöle kütlesine?
This is anything but fish in aspic.
Balığa benzer jöle.
PEANUT BUTTER AND JELLY.
Fıstık ezmesi ve jöle.
Oh! Male chauvinist pig!
Bilirsin, jöle, ya da öyle bir şey.
The only way to keep that up is with lacquer.
Saçı tutmanın tek yolu jöle.
- I don't want any lacquer.
- Jöle istemem.
- Poofs wear lacquer, don't they?
- Totoşlar jöle sürer.
Plenty of lacquer for him.
Ona bol bol jöle.
- Jello don't look bad either.
- Jöle de hiç fena değil.
I don't want his last meal to be Jell-O.
Son yemeğinin jöle olmasını istemiyorum.
3,000 pounds of Jell-O?
1 400kg jöle mi?
Besides, only Clouseau would be stupid enough to send me 3,000 pounds of Jell-O.
Ayrıca ancak Clouseau bana 1 400kg'luk jöle yollayacak kadar aptal olabilir.
Wait till you get in there, you'll be Jell-O guts.
Oraya giden kadar bekle bakalım, jöle gibi olacaksın içeride.
Look, that's peanut butter, that's jelly.
- Bak, bu fıstık ezmesi, bu jöle.
So put some Jell-O down your pants.
O halde külotuna jöle koy.
If you leave it there, you get a blister and you gotta eat Jell-O all week.
Eğer orada bırakırsan, onu kabartırsın ve bütün hafta boyunca jöle yemen gerekir.
* Not jelly, not honey, for love, nor money *
Jöle değil, bal değil, Aşk için ya da para için değil.
- Is that jelly?
- O jöle mi?
You're dripping jelly all over the place.
Baksana her yere jöle döküyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]