English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ J ] / Judges

Judges translate Turkish

2,105 parallel translation
Judges?
Sayın Hâkim?
I just checked with the judges.
Jüriyle şimdi konuştum.
Judges in civil courts crave two things : novelty and getting out of civil court.
Mahkemelerdeki hâkimler iki şeyi arar : orijinaliteyi ve sulh mahkemesinden kurtulabilmeyi.
Prosecutors and judges don't like to Pull down their own pants.
Savcılar ve hakimler kendi pantolonlarını indirmeyi sevmezler.
We need more women judges, Diane.
Daha çok kadın yargıçlara ihtiyacımız var Diane.
We need better judges.
Daha iyi yargıçlara ihtiyacımız var.
Right now we have two lifeguards for every swimmer... two judges who understand the law...
Şu anda her yüzücüye karşı 2 cankurtaranımız var. Her bir anlamayana karşı, 2 tane hukuku anlayan yargıç.
Last year, we started segregating cases by judges.
Geçen sene davaları yargıçlara göre ayırmaya başladık.
Judges should know they can't get away... With bias in sentencing.
Yargıçlar önyargılı hüküm verirlerse, paçayı kurtaramayacağını bilmeliler.
Throw in a few other judges, too. If Baxter is smart, he'll read between the lines and reconsider.
Baxter eğer akıllıysa satır aralarını okur ve kararını yeniden değerlendirir.
It's the job of the police and the judges to check.
Polisin işi ve yargıçlar da kontrolünden sorumlu.
Judges, lawyers, and law enforcement officers, they're all part of a society. Within that society, they've created their own language, that's deceptively similar to English.
Bu topluluğun üyeleri hakimler, avukatlar ve diğer hukuk merciileridir bu merciiler, ıngilizce'nin biraz yozlaşmış hali olan bir dil yaratıp kullanmaktadırlar
But first, let's say hello to our judges.
Ama önce jüri üyelerimizi tanıyalım.
Bring in the judges.
Yargıçları getirin.
A few judges were on the balcony and blocked the road.
Bir kaç danışman verandanın önünde çene çalıyorlardı. Dışarıya çıkmam zorlaştı.
I wrote to congressmen, judges, lawyers, had some successes, got convictions overturned.
Kongre üyelerine, yargıçlara, avukatlara mektuplar yazdım birkaç başarı elde edip, mahkumiyet kararlarını bozdurdum.
Now choose the judges, who goes home to 100 000 dollars.
Ama şimdi bu 100.000 $ ile ev kimin gideceğini jüri belirleyecek.
Judges, whether you decide?
Jüri, kararınız hazır mı?
.. the judges quarrelling.. .. children missing their parents..
jüri tartışır...... Çocuklar ailelerinini kaybeder..
I have to argue a brief in front of real judges and lawyers.
Gerçek yargıç ve avukatların önünde konuşma yapacağım.
Well, Mike Bender in Rossville says she has a good reputation with their judges... and she stands her ground in court.
Well, Mike Bender Rossville'deki davalarda iyi bir itibarı olduğunu... ve Orada iyi bir yer edindiğini söylüyor.
No! Because its not you who judges whether an operation is worth it or not
Hayır çünkü operasyonun değip değmeyeceğine karar verecek olan sen değilsin.
Sorry, so I'll have judges...
Özür dilerim. Hakemler...
According to the decisions by the judges, kicking is prohibited in this match.
Hakem Kurulunun kararıyla tekme yasak.
According to the decisions by the judges, kicking is prohibited in this match.
Hakemler tekme kullanmayı yasakladı.
Now, Minos forever judges the damned, sending them to their circle below.
Şimdi, Minos, bir alt çembere göndererek lanetlileri yargılıyor.
When a soul takes its own life, Minos judges it to this circle.
Bir ruh kendi canını aldığı zaman Minos onu bu çembere gönderme kararı alır.
And the judges will be right over here to your left.
Jüri sol tarafında olacak.
Winner by judges'split decision :
Ve Jüri kararı ile Kazanan :
But since I have a daughter who judges my friends, my lifestyle...
Ama arkadaşlarımı, hayat tarzımı yargılayan bir kızım olduğuna göre...
All right, we've reached the finals, let's hear from our judges... and let's have a round of applause for them too.
Pekâlâ final bölümüne gelmiş bulunuyoruz, sonucu alkışlarınız eşliğinde, jürimizden dinleyelim.
I was one of the judges.
Jüri üyesiydim.
Judges, prosecutors, police officers... and brave people like each and every one of you.
Hakimler, savcılar, polisler ve sizin gibi cesur insanlar.
Was stripped of her crown after allegations of a sexual relationship with all five judges.
Beş jüriyle ilişkiye girdiği gerekçesiyle tacı elinden alındı.
Incidentally, Georgie here will be one of our judges.
Tesadüf bu ya, Georgie de jüri üyelerimizden biri.
I'm one of the judges.
Hakemlerden biri benim.
Coach Sylvester is one of the judges.
Koç Sylvester jüri içinde.
And now our panel of judges.
Ve şimdi, jüri üyeleri.
Somebody tipped them off about the judges.
Birisi onların jüride olduğunu sızdırmış.
We don't care what the judges say.
Jüri ne derse desin, umurumuzda değil.
He judges us for who we are, not who we were.
O bizi şimdiki halimiz ile yargılar Eskiden kim olduğumuzla değil.
Doyle had his fingers in every corner of city hall. Cops, das, judges.
Doyle'un şehir merkezindeki her yerde parmağı var ; polis, savcı ve hakimler.
I think we would really wow the judges.
Sanırım jüriyi büyüleyebiliriz.
Yeah, make the judges laugh.
- Bu başarımızın anahtarı.
I'd like to thank the judges, all my colleagues at the office, and my boss,
Yargıçlara, ofisteki iş arkadaşlarıma, ve patronum,
I think we're past that. Judges?
Sanırım onu geçmiştik.
"Thank you, ladies and gentlemen, distinguished judges."
"Bayanlar baylar, saygı değer jüri üyeleri, teşekkür ederim."
Judges don't go up against each other, Diane. You can't question a sitting judge.
Yargıçlar birbirlerinin aleyhinde olmazlar Diane.
Anybody can fight city hall. What they can't fight are judges.
Herkes bürokrasiye savaş açabilir.
The judges know their tricks.
Aynı fikirdeyim.
But his Mafia family in Chicago had the prosecutors and judges in their pockets, and evidence, it was misplaced.
Ama Chicago'daki mafya ailesi savcı ve yargıçları avucunda tutuyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]