Julep translate Turkish
62 parallel translation
Miss Julie, when I ever serve a gentleman a julep without the frost?
Bayan Julie, ben ne zaman bir beyefendiye buzsuz şurup ikram ettim ki?
- You got some mint juleps? - Yes, sir.
- Naneli julep var mıydı acaba?
Gentlemen, how would you all like a mint julep?
Beyler, naneli kokteyle ne dersiniz?
Dixie just wouldn't be Dixie without a mint julep.
Naneli kokteyl olmasa, Dixie, Dixie olmaz.
My compliments on this julep, ladies.
Kokteyl harika olmuş hanımlar.
Your julep, coming right up.
Kokteylin hemen geliyor.
"Come right in, Mr. Marlowe, sir. " Have a mint julep, sir.
"Buyursanız ya bay Marlowe, naneli içki buyurmaz mısınız efendim"
- No other man since the mint julep guy?
- Nane şurubu tadındaki adamdan başkası? - Hayır.
- Mint julep, Colonel?
- En azından Albay olmalısın.
My escort, Adam Lovelace from Biloxi, well, he gave me a mint julep.
Kavalyem, Biloxi'li Adam Lovelace, bana nane likörü içirmişti.
If I could tell you the thoughts that went on in my mind after that one julep... My!
İlk naneli likörümü içtikten sonra, nasıl anlatsam, başım o kadar çok döndü ki...
A double mint julep with a bottle of Kentucky bourbon for a chaser.
Bir nane likörü, cila olarak da bir şişe Kentucky viskisi.
Mint julep?
Mint julep?
Is the julep tart enough for you?
Julep tart yeterli miydi?
Hey, Jim boy. Y'all ever have a real cold, Georgia-style mint julep, huh?
Hiç Gürcü usulü buz gibi nane likörü içmiş miydin?
He went off to create something called a mint julep.
Nane likörü denen şeyi yapmaya gitti.
Mint julep?
Naneli içecek?
Who wants a bathtub mint julep?
Kim küvet yapımı naneli viski ister?
[Moaning] Sweet mint julep.
Canım mini jöle.
The Mint Julep. You were working as a waitress.
Mint Julep'te garson olarak çalışıyordun.
"And you, Miss Julip. You're a warm breeze on a cool afternoon."
"Siz, Bayan Julep, serin bir öğleden sonraki ılık meltem gibisiniz."
I thought your drink was a blackberry julep with a baby aspirin chaser.
Senin böğürtlen suyuyla karıştırılmış bebek aspirini içtiğini sanıyordum.
You know the secret to a really good julep?
İyi bir julep'in sırrını bilir misin?
My mother got their sea castles confused with her mint julep.
Annem onların su kalesini kendi naneli kokteyliyle karıştırdı.
How's your julep?
- Kokteylin nasıl?
And one of us is gonnalook like he's thirsting for a mint julep.
Birimiz de naneli şurup almak için ölüp bitiyor gibi görünecek.
Not any morethan i envision you sitting on a terracein the hamptons sipping a mint julep.
Seni Hamptons'da oturup naneli şurup yudumlarken düşlediğimden fazla değil.
♫ Like the kicker I n a julep or two ♫
# Kokteyldeki bir ya da iki nane yaprağı gibi #
Oh, Stanley, I'm gonna have to have a mint julep to cool down after that one.
Stanley, sakinleşmek için bir içkiye ihtiyacım var.
Broken-Leg Beauty, Sorry, Silver, No More Mint Juleps.
Kırık Bacaklı Dilber, Üzgünüm Silver, Mint Julep Aramızdan Ayrıldı.
Ooh. Or do I want a mint julep?
- Yoksa naneli kokteyl mi yapacaktım?
I will have a mint julep, please.
Bir nane şurubu alabilir miyim lütfen?
Oh, I didn't order this. Yeah, well, mint julep won't cure what ails you.
- Evet ama nane şurubu durumuna iyi gelmez.
There will be a mint julep waiting on the other side, sir.
Öteki tarafta seni nane şurubu bekliyor olacak evlat.
Think of the mint juleps.
Mint julep'leri düşün.
Taste the Thin Mint julep.
Thin Mint şurubunu tat bakalım.
Easy. Julep, minus the sugar and mint?
Şekersiz ve nanesiz julep içer misin?
My stupid wife, Julep, didn't want carpeting.
Salak karım Julep, halı istemedi.
Well, Julep, if I may be so bold, you don't look a stab wound over 20.
İlk birkaçı işlemedi. Aslına bakarsan Julep 20'den fazla bıçak yaran var gibi görünmüyor pek.
But that's Julep's choice.
Mutfağı fuşyaya boyuyorum.
Yeah, well, I met her, okay?
Ama bu Julep'in isteğiydi.
From when Julep tried to poison me earlier.
Julep'in beni zehirlemeye çalıştığı ilacım, hani.
â ™ ª and I find the very mention of you â ™ ª â ™ ª like the kicker â ™ ª in a julep or two...
â ™ ª And I find the very mention of you â ™ ª â ™ ª Like the kicker â ™ ª â ™ ª In a julep or two... â ™ ª
♪ One early morning as I was walking ♪ we started talking ♪ ♪ I took her home to get a few nips ♪ ♪ But all I had was a mint julep ♪
d Bir kadınla tanıştım ve konuşmaya başladık d d Birkaç yudum için eve getirdim d d Ama tek aldığım, mint julep d
♪ I don't remember just how I started ♪ ♪ But I only know that we should have parted ♪ and then another ♪ ♪ I didn't mean to take it further ♪
dTam olarak nasıl başladığını hatırlamıyorum d d Tek bildiğim ayrılmamız gerekirdi d d Bir öpücük çaldım, sonra bir daha d d Daha ileriye taşımak değildi niyetimd d Hepsinin sebebi tek bir mint julep d
His mint julep manners.
Nane şurubu tarzında.
- Mint julep?
- Nane likörü? - Hayır, sağ olun.
I'd like a mint julep, please.
Bir nane likörü, Iütfen.
What if one of us craves another julep?
Ya birimizin canı julep çekerse?
Julep.
Onun eşisiniz, Julep.
♪ I don't want to bore you with my troubles ♪ ♪ But from now on I'll be thinking double ♪ ♪ I'm through with flirting and drinking whiskey ♪
d Seni problemlerimle sıkmak istemem d d Ama bundan sonra iki kez düşüneceğim d d Flört ve viski içmeyi bıraktım d d Oynak olmaktan altı çocuğum oldu d d Bir mint julep, bir mint julep d d Bir mint julep'ti hepsinin sebebi d