Jurisdiction translate Turkish
1,654 parallel translation
That'd be a good time for it to be under someone else's jurisdiction, wouldn't you say?
O zaman başkasının yetki alanında olursa iyi olmaz mı?
And that poor girl we saw earlier, was she outside your jurisdiction? I don't think the law can help.
Delphine Guillaume, yaş 26, Fitzroy'un aşıklarından biri.
- He has jurisdiction.
Jack'e bir şans vermeden olma...
You know, we have no jurisdiction at the consulate.
- Başka seçeneğimiz yok, ona güvenmek zorundayım
Jurisdiction issues with Metro Police.
- Şehir polisi ile yetki alanı sorunu.
When a supernaturl gets out of hand, that falls under the jurisdiction which is the governing body for people like me.
Olay "Yüce Divan" ın yetki alanına girmiş olur. Benim gibi insanları yöneten kurumun.
You don't have jurisdiction there.
Orada yetkin yok.
These would be for anyone who's relocated to our jurisdiction in the last four weeks, and as ordered by the courts, have registered their whereabouts with the police.
Bunlar son dört hafta içinde yetki sınırlarımıza giren kişiler. Mahkemece emredildiği üzere yerlerini polise bildirenler.
We're faxing your photograph to the local police in each jurisdiction.
Resmini yetki alanı içindeki her polis birimine fakslıyoruz.
The FAA doesn't have jurisdiction over the entire universe, my friend.
F.A.A'nın yetki alanı tüm evreni kapsamıyor, dostum.
It's Emma's jurisdiction.
Bu konuda yetkili olan Emma.
Then you understand that we do have jurisdiction over the body.
O zaman cesedin bize ait olduğunu biliyorsunuzdur.
According to Galactic Law, they've got no jurisdiction over the Earth.
Galaksi kanunlarınca, Dünya üzerinde yargılama yetkileri yok. Bizi tecrit ettiler.
Our jurisdiction has ended.
Görevimiz sona erdi.
Jurisdiction just shifted from philly to the nypd.
Yetki artık Philadelphia'dan New York Polis Teşkilatına geçti.
You know what my jurisdiction?
Yetkim nedir?
Out of jurisdiction you are.
Yetki bölgenin dışındasın.
And now, archbishop, as principle minister of spiritual jurisdiction in our realm, I ask you to determine once and for all, my great matter.
Başpiskopos olarak, krallığımızda dini konularda yargılama yetkisi sizde olduğuna göre, sizden ilk ve son olarak davamı karara bağlamanızı istiyorum.
"plenary, whole and entire power, pre-eminence," authority, prerogative and jurisdiction. "
Mutlak ve tüm güç, üstün olma, tek otorite, ayrıcalıklı ve yargı yetkisi.
Ziggy's way over their jurisdiction.
Ziggy'i yargılama yetkisi onların elinde.
Camden police have no jurisdiction.
Camden polisinin orada yetkisi yok.
Peyton feels like she hassome sort of jurisdiction over lucasbecause of their history.
Peyton, bir geçmişleri olduğu için Lucas üzerinde bir yetkisi olduğunu zannediyor.
You have 12 licenses within a jurisdiction which I control.
Benim kontrolümdeki bölge dâhilinde 12 ruhsatınız var.
I'm a municipal inspector, and you're in my jurisdiction.
Sadece devlet müfettişiyim. Ve sen de benim yetki alanımdasın.
- Your jurisdiction?
- Yetki alanın mı?
- Yes, my jurisdiction, Ahmed.
- Evet, aynen öyle Ahmed.
There will be no vigilantism in my jurisdiction.
Kararlarım sorgulanmayacak.
This once again demonstrates that the department under my jurisdiction is working every day with perseverance, effort and hope to make good on the commitments we've made to all of our citizens.
Bu, gösteriyor ki benim yetki alanımda çalışan bu polis merkezi her gün azimle çalışıyorlar ve halkımıza yardım etmek onların yaşamlarını kolaylaştırmak için çaba sarf ediyorlar.
She's north of boca raton, which means she's headed way outside our jurisdiction.
Yetki alanımızın dışında kalıyor. Ya Julia doğru söylüyorsa?
He's out of his jurisdiction.
O yetki alanının dışında. Onu tutuklayın!
No, not my jurisdiction.
Olmaz bu benim yetki alanıma girmez.
This is military police jurisdiction.
Bu konu, askeri inzibatın yetki alanında.
Attacks were local, never used the mail ; federal jurisdiction.
Saldırılar, federallerin yetki alanında değildi.
It seemed to me common sense that if she isn't in the jurisdiction where they want her, she's fled.
Benim mantığıma göre eğer onu istedikleri zaman yargının yetki alanında bulunmuyorsa kaçar.
Sir, traffic is separate jurisdiction.
Efendim, trafik farklı yetkileri olan bir bölümdür.
Rittenband had no jurisdiction over such matters, and it is illegal to impose an illegal condition upon somebody serving time in custody, and so we now are in the category of actual illegal conduct.
Rittenbandın bu konularda yetkisi yoktu ve tutuklu bulunan birini yasadışı bir kısıtlama getirmek yasadışı olduğundan o anda tamamen yasadışı bir hareketle karşı karşıyaydık.
I believe that it's Stephen Cambone's jurisdiction, sir.
İnanıyorum ki bu Stephen Cambone'nin yetki alanında, efendim.
{ \ Apparently, } Once you get three miles out, it's out of our jurisdiction, so the coast guard has us sequestered to a tiny, windowless cabin on the lubber deck.
Görünüşe bakılırsa, 5 km uzaklaşınca, yetki alanımız bitiyormuş. Sahil koruma, bizi, alt güvertede minik, penceresiz bir kamarada tecrit etti.
Cause that's my jurisdiction.
Çünkü burası benim yetki alanım.
Sorry to break it to you, commander, but according to the GPS, that southeast corner of the rig crosses back inside three miles, which brings it under my jurisdiction.
Seni kırdığı için üzgünüm, kumandan ama GPS'e göre,... platformun güneydoğu köşesi 5 km içerde. Bu da onu benim yetki alanıma sokar.
Judge ruled with me on jurisdiction, didn't he?
- Yargıç, benim yetki alanında olduğuna karar kıldı, değil mi? - Evet.
It could, since this is now in my jurisdiction, your psychic is my psychic.
Olabilir, bu olay benim yetki alanımda olduğundan,... medyumun, benim medyumumdur.
As the commander pointed out, this case is out of my jurisdiction, and your minute is up.
Kumandanın belirttiği gibi, bu olay yetkimin dışında. Ve bir dakikanız doldu.
If I can tie that murder to a piece of evidence on land, the case is back in your jurisdiction.
Eğer cinayeti, karadaki bir kanıta bağlayabilirsem,... olay tekrar sizin yetkinize girer.
Which brings this case back into my jurisdiction.
Ki bu da, bu olayı benim yetki alanıma taşır.
- "my jurisdiction."
- Benim yetki alanım.
Here to argue some more about jurisdiction?
Yetki alanı ile ilgili biraz daha tartışmak için mi buradasın?
Calling the Sontaran command ship, under Jurisdiction 2 of the Intergalactic Rules of Engagement.
Galaksilerarası Sözleşme Kuralları'nın Yargılama Hakkı 2 emrince Sontaran merkez gemisini arıyorum.
Mr. Mendoza, saving souls is a little outside of my jurisdiction.
Ama siz yapabilirsiniz.
Un security doesn't have jurisdiction here.
BM güvenliğinin burada yetkisi yok.
Before we discuss the handling of evidence, you're gonna have to explain to me exactly what your jurisdiction is here.
Ne demek hayatım.