Just for a few minutes translate Turkish
292 parallel translation
Please, just for a few minutes.
Lütfen, sadece bir kaç dakika için.
- Well, perhaps just for a few minutes. - Good!
- Pekala, belki sadece birkaç dakikalığına.
Oh, alright... just for a few minutes.
Pekala... sadece birkaç dakikalığına.
- Just for a few minutes anyway.
- Ama sadece bir iki dakika için.
- Just for a few minutes.
- bir iki dakika için.
All right then, but just for a few minutes.
Pekala, ama sadece bir iki dakika için.
- Just for a few minutes.
- Sadece bir kaç dakika.
[Brian] All right then, but just for a few minutes.
Pekala, ama sadece bir kaç dakika.
- very well, but just for a few minutes.
- Pekala, ama yalnızca birkaç dakikalığına.
If I could see him, just for a few minutes.
Onu birkaç dakikalığına görebilseydim bari.
Maybe just for a few minutes. We can go to that awful tea shop.
Belki birkaç dakikalığına şu berbat çaycıya gidebiliriz.
- Just for a few minutes. - Evie?
- Yalnızca birkaç dakikalığına.
Ralph, please, won't you just talk to Dr. Luther, just for a few minutes?
Birkaç dakika Dr. Luther ile konuşsana?
Just for a few minutes.
Sadece birkaç dakikalığına.
All I want you to do is listen to me, just for a few minutes.
Tek istediğim beni dinlemeniz, sadece birkaç dakika.
Yes, but just for a few minutes.
Sadece bir dakika.
Just for a few minutes.
Birkaç dakikalığına, sonra giderler.
Just for a few minutes.
Sadece bir kaç dakika.
Just for a few minutes.
Sadece birkaç dakika için.
Yes, just for a few minutes.
Evet, sadece birkaç dakikalığına.
- Paul, I need to talk to you just for a few minutes, away from here, okay?
- Paul seninle biraz konuşmam gerekti burdan uzakta tamammı?
Just for a few minutes.
- Teşekkürler. - Pekala.
All right, but just for a few minutes.
Pekala, ama sadece birkaç dakika..
Maybe you had better wait for me just a few minutes down on the stage.
Aşağıda bekleyin ben hemen geliyorum.
Yes for just a few minutes
Evet, sadece bir kaç dakikalığına.
Just going back to the coach house for a few minutes to clear up. All right?
Birkaç dakikalığına hangara geri dönüp temizleneceğim tamam mı?
Listen, Tom. We'd just been out for a few minutes, getting the rations...
İstihkakımızı almak için dışarıya çıkmıştık...
A few minutes later, she'd come in with a drink in her hand... for me, just as though nothing had happened.
Ama birkaç dakika sonra, hiçbir şey olmamış gibi elinde bir içkiyle yanıma gelirdi.
Now, just be good for a few minutes.
Şimdi birkaç dakika uslu durun.
But I've finished the first paragraph of my assignment... and I just wanted to drop by her place for a few minutes... and see if I was on the right track.
Ama bana verilen konunun ilk paragrafını bitirdim... sadece birkaç dakika uğramak ve doğru yolda... olup olmadığımı öğrenmek istiyordum.
I know I don't have an appointment with her... but I just want to see her for a few minutes.
Dr. Stone'la randevum olmadığını biliyorum... sadece birkaç dakika görüşmek istiyorum.
Not for just a few minutes.
Birkaç dakikalığına özlemez.
You've got a worthless, miserable little life, but you've got an instinct for survival, and in a few minutes, when you feel life slipping away, when you feel your survival is just a question of minutes,
Değersiz, acınası... bir yaşamın var ama hayatta kalma içgüdün de var. Birkaç dakika sonra, hayatının kayıp gittiğini, artık varlığının sadece dakikalarla ölçülebileceğini hissettiğinde kimin daha güçlü olduğunu göreceğiz, Bay Woodsworth.
Raymond, why don't we just sneak away for a few minutes, sit down somewhere quietly and have a drink?
Raymond, neden bir süreliğine sıvışmıyoruz. Sessiz bir yerde oturur bir şeyler içeriz.
just i will be off in a few minutes I want to thank you for everything.
Teşekkür etmek istiyorum. Ofise yolda olduğumuzu söyle.
I left them for just a few minutes, they must be lonesome.
Neye ihtiyacınız olduğunu biliyorum... Size bir hikaye anlatacağım.
Just hold him still for a few minutes.
Birkaç dakika tutun yeter.
Can we take a break so I can rest for a few minutes, just until Dr. Marsen arrives?
Dr. Marsen gelene kadar dinlenmem için biraz mola verebilir miyiz?
If you'd let me talk to her for just a few minutes she might convince Spotted Wolf to give up without a fight...
Onunla konuşmak için izin ver... ... sadece bir kaç dakika.. Benekli Kurt teslim olmaya ikna olabilir.
I just wanna talk to you for a few minutes.
Biraz konuşmak istiyorum.
No, Bob, let's just be alone for a few minutes.
- Hayır, bir süre yalnız kalalım lütfen.
Sheila, is that okay if Claude just sits here and looks at you... for a few minutes before we go?
Sheila, Claude'un orda oturup sana bakmasının bir sakıncası var mı? Biz gitmeden sadece bir kaç dakikalığına.
Incurables, you'll just have to wait for a few minutes.
Tedavisi olmayanlar, biraz beklemek zorundasınız.
I just want to talk to her for a few minutes,
Sadece onunla konuşmak istiyorum.
It'll just be for a few minutes.
Sadece birkaç dakika sürecek.
Just south of the Florida Keys, but only for a few minutes.
Florida'nın güneyinden geçecek ama sadece bir kaç dakika için.
- I'll just stop by my house for a few minutes and then I'll come right over. - Yeah, I got you, Ray.
Bir iki dakika benim eve uğrayıp oradan doğrudan sana geleceğim.
In just a few minutes, we'll be preparing our 4 : 45 departure for New York City.
16.45 New York otobüsümüz birazdan hareket edecektir.
I just spoke to her innocently for just a few minutes.
Masum bir şekilde bir iki dakika konuştuk.
If you just hang tough for a few more minutes... you're gonna be all right.
Birkaç dakika daha adam akıllı durursan sorun çıkmaz.
Because if there is... just a little bit of love in there for me... I think that in a few minutes you'll regret you never said anything.
Çünkü eğer içinde bir yerlerde gerçekte birazcık olsun sevgi varsa birkaç dakika içinde, bir şey söylemediğine pişman olacaksın.