Just let me do the talking translate Turkish
100 parallel translation
Just let me do the talking.
Konuşma işini bana bırak.
Just let me do the talking.
Beni tanımıyorsun.
We can still make it if you just let me do the talking.
Şu an 15 : 30. Konuşma kısmını bana bırakırsan, hala başarabiliriz.
- Just let me do the talking.
- Konuşmama izin ver yeter.
When the doctor comes in, you just let me do the talking, okay?
Doktor geldiğinde konuşmayı ben yapayım, tamam mı?
Just let me do the talking, all right?
Bırak da konuşmayı ben yapayım.
- Just let me do the talking.
- Bırak da ben konuşayım.
Don't worry. He'll be fine. Just let me do the talking.
Merak etme ve sadece konuşma işini bana bırak.
Just let me do the talking.
Konuşmayı bana bırak.
Well, just let me do the talking.
Bırak konuşmayı ben yapayım.
He's gonna lowball us, so just let me do the talking, all right, Busty?
Bizi aşağılayacak, yani konuşmayı bana bırak tamam mı Busty?
It shows. Just let me do the talking.
Gereken her şeyi ben söylerim.
Just let me do the talking.
Konuşmayı ben yapayım.
I'm gonna show you guys once and for all... that P really lives here. Just let me do the talking, all right? Just be cool and chill, and we'll see what's up.
Fırtına yaklaşırken, mühendisler kapıları kapatmaya başladılar.
- Just let me do the talking.
- Konuşmayı bana bırak.
Just let me do the talking.
Ben hallederim.
Just let me do the talking, okay?
Konuşmayı ben yaparım.
Just let me do the talking.
Benim konuşmama izin ver.
All right, well, just let me do the talking.
Tamam, bırak ta konuşmayı ben yapayım.
Just let me do the talking.
Bırak da ben konuşayım.
Just let me do the talking.
Bırakın ben konuşayım.
You just let me do the talking, shy boy.
Bırak da konuşmayı ben yapayım, utangaç çocuk.
- Just let me do the talking.
Konuşmayı ben yapayım.
There's gonna be a lot of questions, so just let me do the talking.
Oraya gittiğimizde bir sürü soru soracaklar.
Just let me do the talking.
Bırak konuşmayı ben yapayım.
Why don't you just let me do the talking, ok?
Neden benim konuşmama izin vermiyorsun?
Just let me do the talking.
Konuşma işini ben yapayım.
Just let me do the talking.
Sen konuşma işini bana bırak.
Just let me do the talking, all right?
Bırak ben konuşayım, tamam mı?
Just let me do the talking when we get there, all right?
Oraya gittiğimizde bırak ben konuşayım tamam mı?
- You just shut up, and let me do the talking.
- Sus, ve konuşmama izin ver.
- Just let me do all the talking, all right? - Just be cool.
Bütün konuşmayı bana bırakın, tamam mı?
Just let me do all the talking.
Konuşma işini bana bırak.
Now, just let me do all the talking, Chef.
— Bırak bütün konuşmayı ben yapayım, Şef.
Just remember to let me do the talking.
Herşey güzel gidecek. Sadece konuşmayı ben yapayım.
What do I have to do? - Just show up, be polite, smile. Let me do all the talking, pretty much like I'm doing now...
Sadece orada bulun, nazik ol, gülümse ve konuşma işini de lütfen bana bırak.
You just shut up and let me do the talking, all right?
Çeneni kapa, ben konuşayım, tamam mı?
You know what, I think I'm just gonna read my stuff and let it kind of do the talking for me.
Bakın ne diyeceğim, sanırım ben sadece şiirlerimi okuyacağım benim yerime onların konuşmalarına izin verelim.
You just hang back and let me do all the talking, okay?
Sen geride dur ve bırak bütün konuşmayı ben yapayım tamam mı?
Just let me do all the talking.
Bırak konuşmayı ben yapayım. Bayan Bitzer...
Okay, just let me do all the talking.
Tamam, konuşma işini bana bırakın.
Just let me do the talking.
Bırak ben konuşayım.
So just let me do all the talking, OK?
Konuşmayı bana bırak yani, olur mu?
- I just want you to let me do the talking.
Erik Kernan.
So, just let me do all the talking, cos I'm better than you at it.
Konuşma kısmını bana bırak. O konuda ben daha iyiyim.
Listen, my parents aren't the easiest people in the world to get along with, so just try not to say anything that's going to tick them off or make them suspicious or... let me do all the talking, OK?
Dinle, ailem dünyada en kolay anlaşılacak kişilerden değildir, yani onları endişelendirecek, şüpheye düşürecek bir şey söyleme...
Shut up Zilgai... now let me do the talking... just doing my job ma'am... you had to go and turn this whole thing around.
Sus Zilgai... şimdi konuşmayı bana bırak... sadece işimi yapıyorum hanımefendi... Gelmeniz durumu daha da zorlaştırdı.
And also, just so that they believe that we're a couple about to get married it'd probably be best if you let me do most of the talking.
Aynı zamanda nişanlı bir çift olduğumuzu düşünmeleri açısından konuşmayı bana bırakman en iyisi olur.
- Just let me do all the talking, all right?
- Polisle ben konuşurum, tamam mı?
Look, just let me do all the talking.
Bak, izin ver de konuşmayı ben yapayım.
[♪] Just let me do the talking, yeah?
Bırak konuşma mevzusunu ben yapayım, olur mu?