Just like the old days translate Turkish
237 parallel translation
This is precious, just like the old days
Değerli bu, tıpkı eski günlerdeki gibi.
Cutting, slicing, just like the old days.
Doğruyorlar, parçalıyorlar, eski günlerdeki gibi.
Just like the old days in Uvalde.
Aynı Uvalde'deki eski günler gibi.
Just like the old days.
Eski günlerdeki gibi.
Just like the old days, huh?
Aynı eski günlerdeki gibi, değil mi?
Well, we're back in business, boys and girls, just like the old days.
İşte yine başladık, beyler bayanlar... tıpkı eski günlerdeki gibi.
- It's just like the old days.
- Aynı eskisi gibi.
By gum, I tell you true, Andrew this here's just like the old days when we brought in pelts so thick you'd just- -
Sana doğruyu söylüyorum Andrew bu tıpkı eskiden getirdiğimiz o kalın postlar gibi...
Just like the old days.
Eski günleri hatırlasana.
And just like the old days.
Eski günlerdeki gibi.
- Just like the old days, Sam?
- Tıpkı eski günlerdeki gibi, ha Sammy? - Aynen Koç.
It'll be just like the old days!
Tıpkı eski günlerdeki gibi olacak.
This is just like the old days.
Aynı eski günlerde olduğu gibi.
- Just like the old days. - You got it.
- Eski günlerdeki gibi.
Just like the old days, cuz?
Sadece eski günlerdeki gibi, kuzen?
- Just like the old days.
Eski günlerden bir kesit.
Just like the old days.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
And he's going to get caught just like the old days.
Ve de yakalanacak. Eski günlerdeki gibi.
Just like the old days.
Aynı eski günlerdeki gibi.
Yes, it was just like the old days.
Tıpkı, eski günlerde olduğu gibi.
Just like the old days, like I used to, like I was taught.
Eski günlerdeki gibi tıpkı yaptığım gibi, öğrendiğim gibi.
Hey, just like the old days, eh?
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Isn't this just like the old days, Hannah?
Eski günler gibi, değil mi, Hannah?
He wants a piece of the action, just like the old days.
O sadece eski günlerdeki gibi biraz heyecan istiyor.
Just like the old days?
- Gördün mü? Aynı eski günler gibi.
It'll be just like the old days.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Come on, Jess, work the scenario just like the old days.
Haydi, Jess. Senayoyu takip et, aynı eski günlerdeki gibi.
We had some laughs out there, me and Joe, just like the old days.
Joe'yla tıpkı eski günlerdeki gibi güldük.
It's just like the old days.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Just like the old days.
Eski günlerde olduğu gibi.
It'll be just like it was in the old days.
Tıpkı eski günlerdeki gibi olacak.
Everything is just like it was in the good old days.
Her şey eski güzel günlerde olduğu gibi.
Made me feel marvelous, just like I was in the old days.
Çok iyi hissettim. Eski günlerdeki gibi.
Just like the good old days.
Eski iyi günlerde olduğu gibi.
You know, Annie, it's too bad things ain't like they were in the old days, when we'd just take somebody in an alley and blow their brains out. You know?
Eski günlerdeki gibi birini ıssız bir yere götürüp beynini patlatmak artık hoş karşılanmıyor.
- Just like the good old days.
- Tıpkı eski güzel günlerdeki gibi.
Just like the good old days.
Eski günlerdeki gibi.
yes, yes... just... like the old days!
Evet, tıpkı eski günlerdeki gibi.
I would like other people to earn it and then give it to me, just like in France in the good old days.
Aynı eski günlerdeki Fransa'da olduğu gibi, başkalarının para kazanıp bana vermesini isterim.
'Cause we were asked about it all the time... it was just silly, and we had to pretend to be like in the old days... when artists weren't meant to say anything about anything.
Sürekli soruyorlardı. Çok komikti, çünkü bir sanatçı fikrini açıklamamalıdır... şeklinde düşünüyormuş gibi yapmalıydık.
Just like Indian scouts in the old days... we're the modern day equivalent, your eyes and your ears.
Eski günlerdeki, kızılderili izcileri gibi... Bizler de, buna eşdeğer olarak birbirimizin gözü ve kulağı olacağız.
Just like the good old days.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
We'll take them together, side by side, just like in the old days when my dear republic moved in and conquered the entire Beta system in nine days!
Onları büyük cumhuriyetimin tüm Beta sistemini sadece dokuz günde fethettiği o eski günlerdeki gibi, beraber, omuz omuza çarpışarak alt edeceğiz. O hikâyeyi sana anlatmış mıydım?
Just let me out. Let me rally my subjects like the old days.
Halkımı tekrar, eski günlerdeki gibi bir araya toplamama izin ver.
It's just like in the old days.
Tıpkı eski günlerde olduğu gibi.
Just like in the old days, eh?
Eski günlerdeki gibi, değil mi?
Well, I am back and I'm fine, and everything's gonna be just like it was in the old days.
İşte döndüm ve iyiyim. Ve her şey eski günlerdeki gibi olacak.
Just like the good old days.
Tıpkı eski güzel günlerdeki gibi.
We'll go, just like in the old days...
Gideriz, tıpkı eski günlerdeki gibi...
This is just like the good old days aye?
Tıpkı eski günlerdeki gibi, değil mi?
just like in the old days!
Eski günlerdeki gibi.