Just like you told me translate Turkish
152 parallel translation
I done just like you told me, George. That's fine.
- Bak, sen ne dediysen yaptım George.
I come right back here, just like you told me.
Tıpkı söylediğin gibi. Başını alıp gitmeyeceksin değil mi?
I got everything done though, just like you told me.
Bana söylediğin şekilde her işi hallettim ama.
And I made it out just like you told me. To "cash."
Tam söylediğin gibi yazdım, "Bozdurulmak üzere".
Just like you told me.
Bana dediğiniz gibi.
Got him up and working, boss, just like you told me.
Aynı bana söylediğiniz gibi onu kaldırıp işe döndürdüm patron.
- Just like you told me.
- Aynen bana dediğiniz gibi.
Just like you told me not so long ago,
Tam senin kısa süre önce bana söylediğin gibi,
I mean, I've been wearing boxer shorts every day just like you told me.
Dediğiniz gibi günlerdir paçalı don giyiyorum.
Mm-hmm. I did the bracelet just like you told me to.
Bileziği dediğin gibi hallettim.
But I also played the game, just like you told me to.
Ama ben de oyunu bana söylediğin şekilde oynadım.
I wasn't thinking about nothing else, just like you told me I'd do.
Başka hiçbir şey düşünmüyordum, aynen bana yapmamı söylediğin gibi.
You tell them just like you told me.
Onlara da aynen bana anlattığın gibi anlat.
I coloured it just like you told me to.
Sence ne olabilir? Aynen dediğin gibi boyadım.
I'll go in there alone, just like you told me to.
Bana söylediğin şekilde oraya yalnız gireceğim.
And then when Donny did ask me, it was fear I felt, just like you told me.
Donny bana evlenme teklif edince, söylediğiniz gibi korkuya kapıldım.
Just like you told me.
- Aynı söylediğin gibi.
- Yeah. Just like you told me.
- Evet, aynen bana söylediğin gibi.
Just like you told me to.
Tıpkı bana anlattığın gibi.
- I did just like you told me.
- Aynen dediğin gibi yaptım.
I've been keeping an eye on him just like you told me.
Bana söylediğin gibi gözümü üzerinden ayırmıyorum.
Just like you told me Go to the forest
Sana söylediğim gibi ormana git.
Christopher Duncan Turk, you tell him how you really feel, just like you told me last night, or I will do it for you.
Christopher Duncan Turk, dün gece bana anlattığın gibi, gerçekten nasıI hissettiğini ona anlat, yoksa senin için ben yaparım.
I finally sit down, just like you told me to.
Sonunda yere yattım, senin söylediğin gibi.
I looked after your lemon tree just like you told me.
Limon ağacına aynen söylediğin gibi baktım.
Brought it here just like you told me to.
Bana söylediğin gibi onu buraya getirdim.
Just like you told me.
senin söylediğin gibi.
Just like I remembered what you had told me, Keyes... about that trolley car ride... and how there was no getting off till the end of the line where the cemetery was.
Bana söylediklerini hatırladığım gibi, Keyes.Tramvaya bindik ve inme şansımız yok, yolun sonuna kadar. Mezara kadar.
I just told you I don't like nobody putting anything over on me.
- Bak. Kimsenin beni kazıklamasından hoşlanmadığı daha şimdi söyledim.
I was... just watching Owens like you told me to.
Bana söylediğin gibi onları gözetliyordum.
If anybody had told me six months ago that today I'd be in a graveyard in Inisfree with a girl like you that I'm just about to kiss...
Eğer altı ay önce birisi bana Inisfree mezarlığında senin gibi güzel bir kızla olacağımı ve onu öpeceğimi söyleseydi... - Öpüşmeye daha çok var. - Ha?
It isn't something that you just suddenly notice like bleeding gums. - They woke me up and told me.
Tutuklandığı ne biliyorsun?
So I thought that maybe you could give me a--a rush job, like you gave him because he told me he had one delivered just like that today.
Ben de ona yaptığınız gibi bana da çabuk bir... çabuk bir iş çıkaracağınızı düşündüm çünkü tam bunun gibi bir tanesinin ona bugün teslim edildiğini söyledi.
You told me I have a plethora... and I just would like to know if you know what a plethora is.
Bana icabım da olduğunu söyledin. Ben de senin "icap" ın ne demek olduğunu bilip bilmediğini merak ediyorum.
You know where we're gonna be, with the Chasens, I told you, so if you need me for anything... Your hair looks just darling down like that. ... you call me.
Bana ihtiyacın olursa, hayatım saçın böyle çok daha güzel duruyor, beni arayabilirsin.
Like that time you told me to praise him by just leaving the room.
Bir defasında, odadan çıkarak O'na şükretmiş olacağımı söylediğin gibi.
And then this one night, we were just watchin'TV after dinner like we always do, and that's when Larry told me... that one of Mama's chores had always been to massage his you-know-what.
Daha sonra o gece, yemekten sonra televizyon izliyorduk. Her zaman yaptığımız gibi. Ve sonra Larry bana dedi ki annenin en önemli görevlerinden birisi de daima masaj yapmakmış onun...
She told me I was just like you.
O da bana aynı senin gibi olduğumu söylemişti.
- Yes,... just like you could have told me there were experiments done on the gate in 1945.
- Evet,... aynen senin bana geçit üzerinde 1945'te deneyler yapıldığını söyleyebileceğin gibi.
Uh, excuse me... has anyone ever told you you look just like Kate Preston's brother rod?
Pardon, daha önce sizi Kate Preston'un kardeşi Rod'a benzeten olmuş muydu?
'Whenever you feel like criticizing anyone,'he told me...'... just remember that all the people of this world- - "'
Ne zaman birini eleştirmeye karar verirsen demişti bana,... - Latka! -... sakın unutma, bu dünyadaki...
If I told you what was really going on, you'd just stare at me in wild-eyed wonder and pee your pants like a baby.
Sana neler olduğunu anlatsam, gözlerin yuvalarından fırlar bebek gibi altını ıslatırsın.
And before you start telling me that you told them and they made a mistake or, you know, you just forgot, I really don't like feeling insecure, OK?
Ve onlara söylediğini ve bir hata yaptıklarını ya da unuttuğunu söylemeden önce, şüphe duymaktan hiç hoşlanmam.
But the whole "I told you so" thing it's just that sometimes it seems like you love being right even more than you love me
Ama bu "ben demiştim" olayı bazen öyle bir hâl alıyor ki sanki haklı çıkmayı benden çok seviyormuşsun gibi oluyor.
But the whole "I told you so" thing it's just that sometimes it seems like you love being right even more than you love me
Masaya yemek koymaya çalışan fabrikada çalışan bekâr annemden korkardım ama acımasız koşulların iş yerinde olduğunu duyunca bir şeylerin yapılması gerektiğini biliyordum.
Look, I'm just trying to move on like you told me to.
Sadece bana söylediğin gibi yoluma devam etmek istiyorum.
You're not just baiting me like the time you told me I could get the porn channel, then said I disgust you?
Porno kanalı alabilirsin deyip sonra senden iğreniyorum dediğin zaman gibi yem atmıyorsun değil mi?
Eric, you could've just told me you didn't like it when I gave it to you.
Eric, sana verdiğim zaman bunu bana söyleyebilirdin.
You could've told me, so I didn't just shove them back... in the stacks like I did, right?
Bana söyleyebilirdin, böylece ben de onları... arka tarafa tıkıştırmazdım, değil mi?
- And I did it just like you told me.
- Ben de dediğin gibi yaptım.
From what you just told me, it looks like he and Melissa killed corporal Morgan.
Anlattığından anladığım kadarıyla Melissa'yla birlikte Onbaşı Morgan'ı öldürdüler.