Just like your old man translate Turkish
57 parallel translation
Just like your old man.
Babana çekmişsin.
I say you're a liar and a cheat, just like your old man.
Bence sen bir yalancı ve dolandırıcısın, aynı baban gibi.
You're a hard case, ain't you, just like your old man?
Çetin cevizsin, değil mi? Tıpkı baban gibi.
It has a stinger just like your old man.
Tıpkı ihtiyar kocanın ki gibi iğnesi vardır.
Just like your old man.
Aynı baban gibisin.
- Just like your old man.
- Tıpkı baban gibi.
You look just like your old man.
Tıpkı baban gibisin.
You can have an electric guitar... just like your old man.
Sen de elektronik bir gitar alabilirsin aynı ihtiyar baban gibi.
I'm tellin'you, they're gonna put you away just like your old man.
Eski kocan gibi seni de içeri tıkacaklar.
Right on time, just like your old man.
Tam zamanında. Tıpkı baban gibi.
If I got the chair too, just like your old man?
Eğer ben de sandalyyeye götürülseydim, tam senin eski dostun gibi mi?
You're a funeral director, which you never wanted to be, just like your old man.
Cenaze işleri müdürüsün. Aynen baban gibi hiç istemediğin bir isi yapıyorsun.
You married a woman you knocked up because it was the right thing to do, just like your old man.
Hamile bıraktığın bir kadınla, bunun doğru olacağını düşündüğün için evlendin. Aynen baban gibi.
You're a wrong'un, just like your old man.
Sen hatalısın, aynı senn yaşlı adam gibi.
Just like your old man.
Tıpkı baban gibi yani.
Just like your old man!
Aynen baban gibi! Araba!
Just like your old man.
Aynı baban gibi.
Just like your old man.
Tıpkı senin yaşlı baban gibi.
It's in your blood, you're a natural just like your old man.
Bu senin kanında var. Doğal bir yeteneksin. Tıpkı baban gibi.
You're a natural, just like your old man
Doğuştan Yetenekliyim, tıpkı babam gibi.
Just like your old man did.
Tıpkı sizin yaşlı adamının yaptığı gibi.
Troubled teenager... out the door, just like your old man.
Baş belası genç kapı dışarı edilir, tıpkı yaşlı bir insan gibi.
The apple doesn't fall far from the tree, you're just like your old man.
Armut ağacından öteye düşmüyor, sen de aynen baban gibisin.
I'll be out of here in an hour and you'll end up with a bullet in your head, just like your old man.
Ben bir saat sonra buradan çıkacağım, ve sen kafana tek bir kuşun sıkarak bitireceksin, aynı senin moruk gibi.
You'll end up with a bullet in your head, just like your old man.
Kafana bir kurşun sıkarak bitireceksin, aynı senin moruk gibi.
Just like your old man, aren't you, Josh?
Aynı baban gibisin, değil mi, Josh?
You're a lying pig just like your old man!
Tıpkı baban gibi yalancı domuzun tekisin!
You're just like your old man good for nothing.
Baban gibisin sadece iyi görünüyorsun.
Gonna be just like your old man, you.
Tıpkı baban gibi olacaksın.
I know you're lying because your lips move. Just like your old man.
Yalan söylediğini biliyorum çünkü dudakların yaşlı adamlar gibi oynuyor.
I thought you were just like your old man.
Seni de baban gibi sanmıştım.
Just like your old man.
Tıpkı pederin gibi.
You're a showboat and you're a drunk, just like your old man.
Gösteriş düşkünü bir sarhoşsun, tıpkı baban gibi...
Just like your old man was.
Tıpkı baban gibi.
You're just like your old man, you know?
Tıpkı baban gibisin, biliyor musun?
Wow. You are just like your old man.
Aynı baban gibisin.
You know you're gonna get yourself killed, Sullivan, just like your old man did.
Biliyor musun, kendini öldürteceksin Sullivan, tıpkı senin yaşlı adamın yaptığı gibi.
You're gonna get yourself killed, Sullivan, just like your old man did.
Kendini öldürtebilirdin, Sullivan, yaşlı bir adam gibi yaptın.
Just like your old man.
- Baban gibi yani. - Evet.
I mean, you're just like your old man.
- Aynı senin ihtiyara benzedin!
One of these days, you're going to end up just like your old man.
Günün birinde sen de tıpkı baban gibi olacaksın.
Just like that old Sabreur man at the houmfort... sticking your nose in places where it isn't wanted... making trouble for everybody.
Aynı Houmfort'taki Sabruer gibisin. İstenmediğin yerlere burnunu sokup, insanları rahatsız ediyorsun.
Just like those dreams you have about your old man.
Senin ihtiyarınla ilgili gördüğün rüyalar gibi.
I asked my old man about sticking... your tongue to metal light poles in winter... and he says it will freeze right to the pole just like I told you.
Babama kışın dilini metal bir direğe değdirirsen yapışır mı diye sordum ve bana tıpkı sana söylediğim gibi yapışacağını söyledi.
He's 27 years old, a medical student with a mother and a father just like you, a man whose life also changed the day your son died.
27 yaşında. Bir tıp öğrencisi. Tıpkı senin gibi bir annesi ve babası var.
Just like your old man. I like that.
Hoşuma gitti.
Well, I'm gonna torture you like you torture your lab animals, just like I did to the old man.
Size hayvanlarınıza labaratuarda yaptığınız gibi işkence edeceğim. ihtiyara yaptığım gibi.
Just like your old man.
Tıpkı senin moruk gibisin.
I won't tell you how much you just sounded like your old man.
Şu konuşmanın, babana ne kadar bahsettiğini söylemeyeceğim sana.
The mere fact that you just said that means that you're nothing like your old man.
Bunu söylemiş olman bile ihtiyarla hiçbir alakan olmadığını gösteriyor.
The last few months, no matter how much my old man I try to be, everybody keeps telling me "you are just like your father."
Geçtiğimiz birkaç ay olmaya çalıştığım adamı önemsemeyip bana herkes "tıpkı baban gibisin" dedi.