Lack translate Turkish
5,783 parallel translation
Is the problem with me, or in your lack of discovery?
Sorun bende mi, keşif yapamamanızda mı?
Sharp supraorbital margin, lack of prominence of the glabella indicate that the victim is female.
Keskin göz boşluğu marjı, kaş arası çıkıntısı olmaması maktulün kadın olduğunu gösteriyor.
Ron, three things... nimbleness, vision, and a complete lack of fear.
Ron, üç şey çeviklik, öngörü ve korkusuzluk.
No, you two lack vision.
Hayır, sizde hiç ileri görüşlülük yok.
I find their lack of armor disturbing.
Zırhlarının olmayışını rahatsız edici buluyorum.
This was the one area where Faraday's childhood poverty and lack of formal education actually held him back.
Bu, Faraday'ın çocukluk dönemindeki yoksulluğunun ve örgün eğitim eksikliğinin ona engel teşkil ettiği alanlardan biriydi.
Their messages could be swirling around us, at this very moment, but we lack the means to perceive them, just as all of our ancestors, up to a little more than a century ago, would have been oblivious to the most urgent radio signal
Gönderdikleri mesajlar tam şu anda etrafımızda dolaşıp duruyor olabilir fakat onları algılayacak araçlardan yoksunuz. Bir yüzyıldan biraz daha önce başka bir dünyadan gelen en acil mesajdan bile bihaber olacak atalarımız gibi.
You know, it's just so convenient that you both have these spikes that you can blame for your lack of self-control.
İkinizin de yetersiz kişisel kontrolünüz için suçlayabileceğiniz çivilerinizin olması çok işe yarıyor.
Leo, you are hammered from lack of air.
Leo, oksijensizlik başına vurmuş.
I lack discretion... to speak of complete learning yet.
Tamamen öğrendiğimi söylemek için takdir yetkisinden henüz yoksunum.
"Well, Bluebell may be small, but what we lack in resources, we make up for in commitment and heart..."
"Bluebell küçük olabilir, kaynaklarımız az olsa bile bunu bağlılık ve kalbimizle telafi ederiz."
And now they know we lack the manpower to resist.
Hem artık direnmek için insan gücü eksiğimiz olduğunu da biliyorlar.
I don't know which is worse, his lack of military experience or his delusions of grandeur.
Neyin en kötü olduğunu bilmiyorum. Askeri deneyim eksikliği mi yoksa büyüklük hezeyanları mı!
Our feelings... our lack of feelings are entirely mutual, all right?
Bizim hislerimiz... Bizim hissizliklerimiz tamamen karşılıklı. Tamam mı?
Sometimes they lack my patience.
Bazen benim kadar sabırlı olamıyorlar.
There are times when lies... lack sufficient power.
yalanların gücünün yetmediği... anlar vardır.
Oh, because you lack the gallantry of Judas. Perhaps.
- Çünkü sende Yahuda'nın yiğitliği yok.
All you lack is the opportunity.
İhtiyacın olan tek şey fırsat.
How else to explain such a persistent lack of results?
Başka nasıl böyle açıklarız sonuçların yetersizliğini?
Not from lack of trying.
Bulamayacak değiliz ya.
Maybe he was hallucinating from lack of food.
Belki açlıktan halüsinasyon gördü.
You know what I'm struck by is your total lack of curiosity as to why a homicide detective is asking about your employee.
Benim siz de takıldığım nokta ise bir cinayet dedektifinin çalışanınız hakkında neden böyle sorular sorduğunu hiç merak etmemeniz.
Now we can focus on being haunted by our impending lack of a future.
Artik gelecekte bizi bekleyen tehlikeye odaklanmakla vakit harcayabiliriz.
Dizziness, disorientation, loss of impulse control, lack of motor coordination, impaired reaction time.
Baş dönmesi, yönelim bozukluğu, dürtü kaybı motor koordinasyon bozukluğu, geç tepki verme.
No slurring or lack of motor function.
Motor fonksiyonda azalma yok.
And judging by her lack of Adam's apple, she's been female her entire life.
Adem elması olmadığını da düşünürsek, hayatı boyunca kadın olmuş.
Raiga and Giemo are good workers, but they lack the brains, the leadership, the jondura to raise profits.
Raiga ve Giemo iyi çalışanlar. Ama kâr yapmak için gereken cesaret, akıl ve liderlik eksik onlarda.
Sorry for the lack of luxury.
Konforlu olmadığı için kusura bakma.
Like their mother. I may lack the proper identification to vote, but what excuse do our fellow countrymen have?
Anneleri gibi.
Our nation's historical lack of universal suffrage is among its greatest disgraces.
Ulusumuzun oy kullanmaması, tarihsel eksikliği, en büyük yüz karasıdır.
They're a freaking evil club... try 666. What a lack of imagination.
Korkunç şeytan örgütü... 666'yı dene.
Well, I mean, not in so many words. But it was strongly implied by her lack of clothing.
- Yani, bana bir şey söylemedi ama üzerindeki kıyafetleri çıkarmasından bu anlamı çıkarttım.
Well, I've never been so grateful for my serious lack of material possessions.
Az eşyam olduğu için hiç bu kadar sevinmemiştim.
Lack of leadership.
Lider eksikliği.
Lack of leadership.
Lider eksikliği var.
It would explain the lack of defensive wounds.
Bu, neden savunmaya bağlı bir yarası olmadığını açıklar.
Distinctive lack of remorse and empathy.
Pişmanlık ve emtati çok belirgin.
Dr. Winter, G-2 has credible intelligence that one... All I've seen from the G-2 is an incredible lack of intelligence.
Benim tüm gördüğüm güvenliğinizin istihbarat konusunda inanılmaz eksikliği.
YOU CLEARLY LACK A FUNDAMENTAL UNDERSTANDING OF DOGS.
Sen bir köpeğe hemen istediğini yaptıramazsın.
Backwards hat--shows a real lack of respect for authority.
Ters şapka--otoriteye saygıda gerçekten eksiklik var.
Well, I'm waiting for Ducky's autopsy results, or lack thereof, but... since I know the area, I wanted to show you something.
Ducky'nin otopsi sonuçlarını ya da bundan azını bekliyorum ama bölgeyi bildiğime göre, sana bir şey göstermek istiyorum.
Brought on... by lack of marijuana.
Şeyin oluşturduğu az marihuananın.
I'm the king ; I'll make sure no one mentions your lack of virtue to him.
O'na kimsenin bekâretinden bahsetmesine izin vermem.
Now, as to the alleged bail violation, that was an egregious, albeit an honest, mistake, due to a lack of communication between Mr. Blunt and Mr. Daniels.
Kefalet ihlaline yönelik iddiaya gelelim, bu oldukça korkunç, fakat dürüst bir hatadır.
The complete lack of a conscience.
Eksiksiz vicdan noksanlığı.
It is a quality I would have all men lack.
Erkeklerin hiçbirinde olmayan bir vasıf bu.
The world is better for the lack of that man.
Bu dünya, o adam olmadan daha iyi bir yer.
But you've only just now told me that you lack for a wife.
Ama daha demin bir eşinizin olmadığını söylemiştiniz.
My purpose is to rid this town of John Alden once and for all, unless that is a purpose for which you lack interest. That was the same girl... from lamb's, the one you threw a punch over.
Amacım John Alden'i bu kasabadan göndermek... sonsuza kadar tabii bu amaç ilgini çekmiyorsa o başka.
You lack the strength and brutality to do what is necessary.
Sende gerekli olan güç ve vahşilik yok.
Russia had a lack of soldiers in the Second World War.
Rusya'nın 2. dünya savaşında asker eksiği vardı.