Lamé translate Turkish
4,227 parallel translation
" as something you do when your weak-ass, lame-o girlfriend drops out...
" ezik kız arkadaşın tıp fakültesini bırakıp...
It's a lame rule, but, you know, I wanna- -
Saçma bir kural ama işte...
Pretty lame, huh?
- Çok dandik, di'mi?
You be lame.
Ezik olursunuz.
I don't want to be at this lame-ass thing anyway.
Bu ezik partide olmak da istemiyorum zaten.
Wow. You know, of all the lame-ass things you've ever said, that's got to be the lame-assiest.
Söylediğin bütün ezik şeyler içinde bu en eziğiydi.
One mutt goes lame, another one pops up and slogs through the slush.
Biri çamura bulandığında bir başkası çıkıp onun yerine geçer.
Oh, that's gross, and it's lame.
Bu iğrenç ve ezikçe.
Is this some lame, harebrained scheme to garner favor with me?
Benden bir iyilik istemek için yaptığın aptalca bir plan mı bu?
I'm so lame.
Eziğin tekiyim.
Hollywood- - bunch of loser wannabe actors, sending out their lame homemade video reels to casting agents who never even call them back.
Hollywood- - bir sürü oyuncu bozuntusuyla doludur. Evde hazırladıkları videolarını ajanslara gönderirler,... ve o ajanslar onları asla aramaz.
This party's lame. Let's go Kaylie.
bu parti çok kötü. gidelim Kaylie.
It's lame, but our vibe is on.
Mekan dandik ama ateşimiz yerinde.
Aunt May's got more hobbies than you've got lame puns.
Senin ezik kelime oyunlarından çok May Yengenin hobisi var.
Lame kitchen robot at 12 : 00!
Saat 12 yönünde ezik mutfak robotu!
I wouldn't even show your lame face at school, ever.
O ezik suratını okula göstermek bile istemiyorum, asla.
It wasn't a lame one.
Çakmalarından değildi.
I thought it was gonna be really lame, but it ended up being kind of enlightening.
Kötü olacak diye düşündüm. Ama aslında aydınlatıcı oldu.
That's lame.
- Şeyi getirdim...
You have a weird, lame shower, this movie sucks, and this conversation- -
Tuhaf, ezik bir duşakabinin var. Bu film iğrenç.
Way better than that lame-ass college joint.
- O dandik gece kulübünden çok daha iyi.
We're so lame.
- Çok ezigiz.
With excuses lame... Don't run through a narrow lane.
Hep bahane... sakın işi yokuşa sürme.
That's lame.
Çok ezikçe.
Lame - not me.
Peh. Ben dinlemedim.
He seems kind of lame.
Bana biraz tuhaf geldi.
If this kid dies because you brought Red along on same lame idea of a date...
Bu çocuk senin yavan randevu fikrin yüzünden ölürse- -
You look like one of those jerks who's in some lame band and rides a motorcycle without a helmet and has a wallet chain and neck tattoos and a drug problem.
Ezik gruplardan birinde çalan, kasksız motosiklet kullanan pantolon zinciri takan, boynuna dövme yaptıran ve uyuşturu problemi olan serserilere benzedin.
I was hoping you would change your mind about this stupid marriage if we caught Sabrina cheating on you, but unfortunately, her party was pretty lame.
Sabrina'yı seni aldatırken görürsen, bu saçma evlilik kararını değiştirirsin diye umuyordum, ama malesef onun partisi çok ezikti.
Maybe you're lame.
Belki de acınası birisindir.
Which, ya know, lame.
Acınasıydı, bilirsin.
Nobody goes to that lame dance.
Kimse bu aptal dansa gitmez.
I know seniors don't go to the lame Valentine's dance.
Biliyorum son sınıfsın, ezik Sevgililer Günü Dansı'na gelmezsin.
I don't care about some lame-ass cure for vampires, either.
Vampirler için kıytırık bir tedaviyi de umursamıyorum.
I would like to start a campaign for lame-duck presidents and senators and people to say
Görev dönemi sonuna yaklaşan devlet başkanlarının ve senatörlerin şunu demeleri için bir kampanya başlatmak istiyorum :
Going lame and losing his hearing.
Topallamaya başlamış... Ve sağır olmuş artık.
You know what, that's lame. But I'll take the collar.
Yazık olmuş ama ben seni şöyle alayım.
Jessica Wedge says they're lame.
- Jessica Wedge, kötü olduğunu söylüyor.
I can't believe my old friends are so lame.
Eski arkadaşlarımın bu kadar sakat olmasına inanamıyorum.
Came up with some lame excuse about tax season.
Vergi sezonu ile alakalı saçma bir bahane uydurdu.
You are a bottomless pit of lame clichés.
Yavan klişelerden oluşan dipsiz bir kuyusun.
I don't care about some lame-ass cure for vampires.
Vampirler için kıytırık bir tedaviyi de umursamıyorum.
It means "lame" in white people.
Beyaz adamların dilinde bana pis yaptı demek.
She's gonna show up in a few days with some lame excuse.
Bir kaç gün içinde hiç inandırıcı olmayan bahanelerle çıkıp gelir.
Well... Have fun on your lame floor.
- Sizin ezik katınızda iyi eğlenceler.
Trust me, college is just another... lame-ass pyramid scheme.
İnan bana, üniversite sadece saçma bir piramit şeması gibi.
Lame. Ugh.
Sıkıcı.
What's lame, Archer?
Sıkıcı olan ne Archer?
That was a lame joke for me to try to get you to take your pants off.
Pantolonunu çıkarmanı sağlamak için yaptığım klişe bir şakaydı.
Marshall's so lame.
Marshall eziğin teki.
It sounds kinda lame.
Evet, duydum.