English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Landmarks

Landmarks translate Turkish

162 parallel translation
The old Broadway is only a memory, gone are many of the famous landmarks.
Eski Broadway artık bir anıydı, ünlü yerler kapanmıştı.
- I want to see all the famous landmarks.
Şehirde sadece bir günüm var.
Their graves have stood like landmarks on the black path.
Mezarları ise kasvetli rotalarının üzerinde bulunan hudut taşları gibiydi.
Their only landmarks are the flavor of the moment they are living and the markings on the walls.
Belirleyici yegane işaretleri, yaşadıkları andan duydukları haz ve duvardaki karalamalardır.
This private park is one of New York's landmarks.
Özel park yerleri New York için dönüm noktası olmuştur.
This magnificent building represents yet another landmark... in a long succession of landmarks for this great city.
Bu harika bina bu büyük şehrin diğer başarı simgeleri arasında bir başka başarı simgesini temsil etmektedir.
I've got two landmarks to guide me.
Bana yol gösteren iki tane sınır taşım var.
Can't they have those things declared landmarks?
Neden bunları ulusal değeri olan anıtlar şekline sokmazlar?
Partly by recognizing familiar landmarks- - rivers, mountains, stars.
Kısmen, aşina oldukları şekilleri tanıyarak nehirler, dağlar, yıldızlar.
Just like a distinctive mountain or river, these magnetic anomalies can serve as landmarks.
Tıpkı belirgin bir dağ veya nehir gibi bu manyetik anomaliler de birer sınır işareti olarak görev yapabilir.
I'm with the New York City Landmarks Committee.
New York'un Simgeleri Derneği'nde çalışıyorum. - Tanıştığımıza sevindim.
I saw emerge familiar roofs and balconies, the landmarks of the walks I took through town every day, down to the cliff where I had met the children.
sehirden geçerek asagiya, çocuklarla karsilastigim uçuruma yaptigim yürüyüslerin incilerini, tanidik çati ve balkonlarin belirislerini gördüm.
I missed this city and its landmarks.
Bu şehri ve işaretlerini özlemişim.
Landmarks change, things grow... all that stuff, you know?
Yer işaretleri değişir, canlılar büyür her şey, biliyor musun?
Daulton is showing you the more inspiring landmarks?
Daulton sana çevrenin önemli turistik yerlerini mi gösteriyordu?
He's got a stick, it's got landmarks to tell him how to get there.
Üzerinde oraya nasıl varacağını gösteren işaretleri olan bir asa var.
That's what it had learned, were the landmarks around its burrow.
Yuvanın etrafındaki işaretlerden öğrendiği buydu.
I came across an area that had landmarks he spoke of.
Onun tanımladığı işaretlere uygun bir yere rastladım.
Any local landmarks?
Yerel simgeler falan?
There are no landmarks here now.
Burada hiç simge yok Terry.
It's wall-to-wall landmarks.
Duvardan duvara yön işaretleri.
I've been studying Earth landmarks.
Dünyanın dönüm noktalarını araştırmaktayım.
Locate some landmarks to get our bearings.
Yer işaretlerini bulmalıyız.
And it is by analysing aerial photography that Jim Allen believes he has discovered one of the lost continents most distinctive landmarks the vast irrigated floodplain of Atlantis.
Jim Allen, hava fotoğrafı analiziyle, kayıp kıtanın... en ayırt edici işaretlerinden birini, Atlantis'in geniş taşkın ovasını... keşfetmiş olduğuna inanıyor.
Fellow Americans, this afternoon one of this nation's most famous and prestigious landmarks, the Millennium Building was the scene of a vile and malevolent act of terror.
Sevgili Amerikalılar, bu gün ülkemizin en meşhur ve prestijli binası olan Milenyum Binası, alçakça ve haince bir terör eylemine sahne oldu.
Home of such landmarks as the Liberty Bell, lndependence Hall... that little surveillance camera above lndependence Hall... and the house where Thomas Jefferson signed the Declaration of lndependence... just down the block from theAfro-American Museum and its new neighbor.
Özgürlük Çanı'nın, Independence Hall'ün tepesinde güvenlik kamerası olan lndependence Hall'ün Thomas Jefferson'ın bağımsızlık bildirgesini imzaladığı evin... hemen dibindeki Afro-Amerikan Müzesi'nin ve onun yeni komşusunun diyarına.
I didn't notice any landmarks.
yeri tam tespit edemedim.
- I can't feel the landmarks.
Bir şey hissetmediğim için ölçüm yapamıyorum.
Are there any landmarks near you?
Tarif edebileceğin bir yer?
I'm on a mission here to drag your progeny to 31 historically significant Roman landmarks in two weeks.
Burada çocuklarınıza iki hafta boyunca Roma'nın 31 harika tarihi eserini tanıtma göreviyle bulunuyorum.
13, 00 : 20 : 20 : 00, Its landmarks are obscure enough that they could play many roles.
Ve pek çok kez, isimsiz bir şehri oynadı. Onun simgeleri, pek çok rolü oynayabilecek kadar belirsiz.
GUNN : Well, the landmarks look like what Cordy described in her vision.
İşaretler Cordy'nin imgeleminde gördükleriyle tutuyor.
Who will remember those landmarks unless we tell the world?
Onca markayı dünyaya biz anlatmazsak, kim hatırlar ki?
- Are you following the landmarks?
- Hayır. - İşaretleri izliyor musun?
I mean, landmarks... or mileposts.
Yani kilometre taşı falan gibi...
So right here in the center of three important American landmarks the Watergate Hotel and office building the Kennedy Center over there and the embassy of Saudi Arabia.
Amerikan tarihinin üç dönüm noktasındayız. Watergate Otel ve İş Hanı şuradaki Kennedy Merkezi ve Suudi Arabistan Elçiliği.
- No landmarks. How can you tell?
Yer işaretleri olmadan, nerden biliyorsun?
They use familiar landmarks to navigate.
Onlar seyir için doğal yön bulma özelliklerini kullanırlar.
They use familiar landmarks to navigate.
İnanılmaz bir şekilde, bizim balık atalarımız hafızalarını çoktan kullanıyordu.
If you're walking in the desert and there's no landmarks and you've got one leg shorter than the other, you just go round in circles.
Eğer çölde yürüyüp duruyorsan ve hiç bir yere varmıyorsan ve bir bacağın diğerinden kısaysa, hiçbir yere varamazsın.
See if you can match up any of the landmarks on the map.
Arazide haritadakine benzeyen bir yer var mı bak.
He is the one that told us to look for landmarks, Dr. Mallard.
Arazide göze çarpan bir şey aramamızı söyleyen oydu Doktor Mallard.
Landmarks, yes, following them deep into the woods, probably not.
Göze çarpan bir şey tamam ama ormanın derinliklerine gitmeyelim.
I'm involved in the renovation of historical landmarks.
Tarihi önemi olan binaların restorasyonu ile uğraşıyorum.
- These landmarks.
- Bu işaretler.
There are a lot of adhesions, it keeps the bleeding down and the landmarks consistent.
Çok fazla yapışma var, Bu da kanamayı daha az ve sınırlı tutuyor.
looking forany recognizable landmarks.
Einstein'in teorileri, evrenin düzenli ve önceden tahmin edilebilir bir yapısı olduğunu söylüyordu,
00, 00 : 20 : 26 : 00, The most venerable of these landmarks is the Bradbury Building at Third and Broadway, 00, 00 : 20 : 28 : 00, dating from 1893.
Bu simgelerin en saygıdeğer olanı, 1893 yılından beri ayakta olan... Broadway ve 3. sokaktaki Bradbury Binası ( The Bradbury Building ).
00, 00 : 50 : 36 : 13, There are a few Los Angeles landmarks that almost always play themselves :
Los Angeles'ın pek az simgesi her zaman kendisini oynadı : City Hall...
00, 00 : 54 : 45 : 00, These are the landmarks that are destroyed in disaster movies.
Bunlar felaket filmlerinde yok olan simgeler.
Landmarks? No.
Hayır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]