English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Landscaper

Landscaper translate Turkish

89 parallel translation
So you're ourfancy little landscaper.
Demek küçük bahçıvanımız sensin.
I'm a landscaper.
Bahçe mimarlığı yapıyorum.
- The landscaper does.
- Bahçe mimarı.
Sean Dunne is a good landscaper but his kid is a little rough around the edges, don't you think?
Sean Dunne iyi bir bahçıvan ama oğlu biraz sert bir yapıya sahip, değil mi?
I'm not a landscaper.
Ben bahçe düzenlemecisi değilim.
Although I'm an exterior landscaper, John, I also do interior work.
Dış peyzajcı olmama rağmen iç mekânlarla ilgili de çalışıyorum.
- The landscaper's here, thank God!
- Peyzajcı da gelmiş, şükürler olsun!
One time back in Naples I work in the garden as a landscaper for a very rich man.
Napoli'de bir ara çok zengin bir adamın bahçesinde peyzajcı olarak çalışmıştım.
Julio the landscaper called.
Peyzaj mimarı Julio aradı.
WHAT IS THIS, A LANDSCAPER?
Peyzaj şirketi mi?
Then, of course, our landscaper takes off with half of our trees.
Sonra peyzajcımız ağaçlarımızın yarısını çaldı!
What if I find another trash service and landscaper, huh?
Ya ben başka bir çöp ve bahçe servisi bulursam?
It's landscaper-ready.
Peyzajcı için hazır.
I sent the check off to the landscaper a week ago.
Peyzajcıya çekini bir hafta önce gönderdim.
I think that landscaper might be ripping us off, you know?
Bence bahçıvan bizi soyuyor olabilir, anlarsın ya?
The landscaper's coming at noon tomorrow.
Yarın öğleyin peyzajcı gelecek.
It's a large purchase on a landscaper's salary.
Bir peyzaj işçisinin gelirine göre biraz pahalı.
Hotel landscaper found him.
Otelin peyzaj görevlisi bulmuş.
She was taking "naps" with the landscaper.
Peyzajcıyla "şekerleme" yapıyordu.
And he wasn't just a landscaper. He was also a licensed contractor.
Ayrıca adam sadece peyzajcı değil aynı zamanda ruhsatlı yükleniciydi.
Butler lost his job as a landscaper back in 93 when he was picked up for indecent exposure.
Butler 93'te bahçe düzenlemecilik işini kaybetti. Kendisini teşhir ederken yakalanmıştı.
Any y'all need a landscaper, you know who to call.
Bahçe düzenleyicisine ihtiyacı olanlar kimi arayacağınızı biliyorsunuz.
Well, you know, the landscaper, the pool guy, the gardener...
- Ne? Bilirsin, bahçe mimarı, havuz temizleyici, bahçıvan...
Well, congratulations. Then you must meet our landscaper.
Öyleyse bahçe tasarımcımız ile tanışmalısın.
My new landscaper.
Yeni bahçe tasarımcımdan.
I had one blind date... and nothing came of it, except I hired him as my landscaper.
Bir görücü usulü buluşmam oldu ve hiç bir şey getirmedi, onu bahçe tasarımcım olarak kiralamam hariç.
I'm just... Just a landscaper.
Ben sadece bahçe tasarımcısıyım.
And furthermore, effective today... I will no longer be needing your services as a landscaper.
Ve ayrıca, bundan sonra senin bahçe tasarımcılığına daha fazla ihtiyacım olmayacak.
Oh, the landscaper.
- Bahçe tasarımcısı.
I'm a landscaper.
Bahçe düzenleyicisiyim.
Landscaper found the body, called 911.
Cesedi bahçe mimarı bulmuş, 911'i aramış.
Uh, landscaper?
Uh, bahçe mimarı?
I am a landscaper.
Ben bir peyzaj ustasıyım.
It's not that I have a problem with that word, but, actually, I am a landscaper.
O kelimeyle bir sorunum olduğundan değil ama, aslında ben bir peyzaj ustasıyım.
I'm a landscaper.
Ben peyzaj ustasıyım.
Yes, ma'am, your landscaper.
Evet hanımefendi, bahçıvanınız.
The closest I ever came to a hedge was the time I was working as a landscaper summertime during high school.
Şurası sanat merkezi. Yarın akşam oyun orada. Geride kalmayın.
I'm a landscaper.
Bahçıvanlık yapıyorum.
Uh, if I may? Wouldn't two men, one of whom being a cactus-hauling desert landscaper, just be able to pick me up and carry me?
Affedersiniz ama birisinin bahçıvan olduğunu bildiğimiz bu iki adamdan sadece biri beni kaldırıp taşıyacak kadar güçlü değil midir?
The landscaper.
Bak sen.
You look like a fuckin'landscaper.
Sikik bir peyzaj mimarı gibi görünüyorsun.
I am a fuckin'landscaper.
- Sikik bir peyzaj mimarıyım zaten.
Occupation- - landscaper.
Doğa ressamı.
In fact, none of my friends would ever guess that I am dating my Filipino landscaper, Lamberto 20 years my junior.
Ama arkadaşlarımdan hiçbiri benden 20 yaş küçük Filipino'lu peyzajcım Lamberto'yla çıktığımı tahmin dahi edemezler.
I had to hire a landscaper.
Bir peyzaj mimarı tutmak zorunda kaldım.
The landscaper uses pet-safe fertilizer, And it's been eight months since an exterminator's sprayed.
Bahçıvanlar hayvanlar için güvenli gübre kullanmış ayrıca ilaçlama yapalı sekiz ay olmuş.
- Oh, no, we're not... - Crazy about the lawn. But we have a landscaper who can work miracles.
- Bahçeden pek hoşlanmadık ama harikalar yaratabilen bir bahçıvanımız var.
You could have saved yourself some danger and become a landscaper.
Tehlikeden yırtıp peyzajcı da olabilirdin.
Plus, daddy wasn't a landscaper.
Babam da peyzajcı değildi.
Is a landscaper from saint-henri.
Kendisi Saint Henri'de bahçe düzenleyiciliği yapıyormuş.
This rapist, he was an expert landscaper.
Hent, peyzaj işinde uzmandı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]