English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Larder

Larder translate Turkish

102 parallel translation
- Take these apples into the larder.
- Şu elmaları da kilere götür.
Here, in abundance, were various substances necessary to sustain life - - an underwater larder filled to overflowing, and all Captain Nemo's for the taking.
Yaşamı sürdürebilmek için gereken şeylerden bolcasına sahipti. Sanki Kaptan Nemo'nun alması için doldurulmuş bir sualtı kileri.
Oh, she goes out for game for the larder and brings back another mouth to feed.
Kileri doldurmak için ava çıkıyor ama besleyecek başka bir boğazla geri dönüyor.
The larder was empty and I got to thinking about a toothful...
Kiler boştu ve... ve ben de...
Although his brain is brief, for when the larder's empty, she'll have her ton of beef!
Aklı kıt olmasına rağmen, kileri boşaldığında, tonlarca sığır eti olacak!
And I must check the larder.
Kilere de bir göz atmam gerek.
Plenty of food in the larder?
Kilerde bol yiyecek var mı?
You'd better use something else for the larder, girls.
Zula için daha iyi bir yer bulmalısınız kızlar.
The granary and the larder are empty and spring is still far off!
Tahıl dükkanını boşaltacaklar, ambarda hiçbir şey kalmadı, ve ilkbahara daha çok var.
♪ If it should chance to be ♪ We should see Some harder days ♪ Empty-larder days Why grouse?
zor günlerimiz de olabilir, aç kalabiliriz, ne fark eder?
Your luggage and equipment have been installed power's on, your rooms are ready and the larder's full.
Bagajınız ve teçhizatınız eve çıkarıldı. Elektrik var. Odalarınız hazır.
I have a larder. You can hide in there.
Kilerimde saklanabilirsin.
In my larder.
Ama zindanda.
Is the larder up to another pot of tea?
Başka çayımız var mı?
But why can't it stay in the larder and fridge?
Ama neden kilerde ya da dolapta durmuyorlar?
Each case is a little larder.
Her sandıkta yiyecek var.
The bathroom, the toilet, the larder... and the kitchen are common rooms.
Banyo, tuvalet, kiler ve mutfak ortak alanlardı.
My secretary is not a larder, Emily.
Masam bir kiler değil, Emily.
I'm amazed you can stand there as if you were discussing orders for the larder.
Orada durmuş sanki erzak için sipariş verir gibi konuşmanıza çok şaşırıyorum. İnanılmaz!
Put some ardor in your larder with our energizing, moisturizing tantalizing, romanticizing, surprising, "her-prising," revitalizing tonic!
Bizim enerji verici, rahatlatıcı, hareketlendirici, şaşırtıcı kuvvet iksirimizle çubuğunuzu hareketlendirin.
FOR A TWIST IN THE LARDER. CAN'T TOUCH HIM CAN'T TOUCH- -
İhtiyar bir, iki parça ekmek karşılığında arkada bizimle biraz eğlenmek istedi.
No provisions in the larder, and the cold days drawing ever closer.
Kilerde erzak yok, soğuk günlerse gittikçe yaklaşıyor.
So you catch me in it up to my ears And put it on the larder shelf
Beni kulaklarıma kadar İş üstünde yakalayabilirsiniz Ve onu kiler Rafına kaldırabilirsiniz
And when the larder's looted
Kiler yağmalandığında
♪ So you catch me in it up to my ears And put it on the larder shelf
Beni kulaklarıma kadar İş üstünde yakalayabilirsiniz Ve onu kiler Rafına kaldırabilirsiniz
♪ And when the larder's looted
Kiler yağmalandığında
- He was in the larder.
- Kilerdeydi.
The larder is empty.
Madam, kiler bomboş.
The starfish is now a living larder.
Şu anda deniz yıldızı, yaşayan bir kiler.
The top of the reef is usually covered by a thin layer of green algae, another living larder.
Resifin üst kısmı genelde bir başka yaşayan kiler olan ince bir yeşil alg katmanıyla kaplıdır.
But, for a larder as well stocked as this, there is always competition.
Ama konu bunun gibi mal zengini bir kiler olunca, sürekli rekabet vardır.
Six feet below the surface honey ants hang like clusters of golden grapes in cool humid larder chambers
Yüzeyden iki metre aşağısında bal karıncaları serin, nemli kiler odalarda altın üzüm salkımları gibi sarkıyor.
It's stacking them in a special larder, creating a store that will last it through the hard days when this valley's covered in snow.
Dayanıklılıkları inanılmaz. Bu hayvanlardan bazıları, ölmeden önce dünyanın etrafını üç kez dolanabilecek kadar mesafe kat etmiş olacak.
Yeah, and that's real coffee, It ain't chicory and dirt, Found a sack hid in the larder,
Bu gerçek kahve. Aslına bakarsanız etrafta aldıklarınıza benzemez.
The larder in the forest canopy is far too rich to ignore and many mammals come up here and feed up here.
Sonuçta, ağaç tepelerindeki kiler ihmâl edilemeyecek kadar zengindir ve birçok memeli buralara çıkıp karnını doyurur.
I looked in your larder.
Kilerini gördüm.
It would be as easy as... stealing Mitzi's leg of lamb from the larder.
Kilerden Mitzi'nin kuzu budunun çalınması kadar kolay olurdu bu.
Hey. Stocking the larder?
Hey kileri mi dolduruyorsunuz?
The rich fat, their giant size, made tortoises perfect for the ship's larder.
Kaplumbagalarin zengin yaglari ve devasa boyutlari gemilerinin kilerleri icin mukemmeldi.
There is a loner stocking his larder, who will be the easier target.
Kilerini dolduran, kolay bir hedef olacak yalnız bir sincap daha var.
I don't suppose any of you has noticed but I have to do everything you all have to do and keep this larder stocked, so if anyone else would care to run themselves ragged in the forest, trying to catch some massive animal, then you can be the servant!
İçinizden fark eden oldu mu bilmiyorum ama yapmanız gereken her şeyi ben yapıyorum ve bu killeri dolduruyorum. Ormanda kocaman bir hayvan avlamak için üstünü başını paramparça edecek biri varsa o halde hizmetkâr siz olabilirsiniz.
Take my hench piece out of my larder
# Ambarımdan en kuvvetli parçayı al
Got a nasty feeling we're being kept in the larder.
Kilerde tutuluyormuşuz gibi iğrenç bir hisse kapıldım şimdi.
There's nothing in the larder.
Dolabımda yiyecek hiçbir şey yok.
It was our playground and our larder.
Hem oyun alanımızdı, hem de yemeğimizi ordan elde ederdik.
Before the first snow comes the larder will be full, the windows muffled, the stove burning.
Yılın ilk karı düşmeden kilerimizi doldururuz pencereleri örter, sobayı yakarız.
There we are, just a little something for your larder.
İşte burada, kileriniz için bir kaç şey.
This isn't your fucking larder, Herrick.
Bu senin lanet olası depon değil, Herrick.
For the days ahead she'll have a well-stocked larder, enough for all eight of her cubs.
İlerleyen günler için, 8 yavrusuna da yetecek kadar yiyeceğin olduğu ambarı olacak.
So, hiding in the larder and jumping out at me like that wasn't meant to scare me... how?
Kilerde saklanıp üzerime böyle atlaman beni nasıl korkutmak için değildi?
It's in a frantic race to restock its winter larder before the snow closes in again.
Kar gelmeden kış ambarını doldurmak için çılgın bir yarışın içinde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]