Large translate Turkish
13,009 parallel translation
They were permitted to permanently take up the form of the nearest available human beings - - in this case, a large percentage of the population of the UK.
En yakındaki insanın şeklini alıp kalıcı olarak o halde kalmaları onaylanmıştı. İngiltere nüfusunun büyük bir yüzdesinin şeklini aldılar yani.
Already, 17 governments are said to be in large-scale crisis, with some on the verge of collapse.
Şimdiden 17 hükümetin büyük kriz içerisinde ve bazılarının da çöküşün eşiğinde olduğu söyleniyor.
There is a large media presence expected.
Büyük çapta medyanın da orada olması bekleniyor.
Listen, I know you're feeling unsettled with Charles still at large.
Bak, Charles hala serbest diye huzursuz olduğunu biliyorum.
It wouldn't be as, you know, relatable to a large mainstream audience.
Ana akım izleyici kitlesine hitap etmez yani.
Did they find the guy who did that to your hair, or is he still at large?
- Saçına bunu yapan adamı yakaladılar mı... -... yoksa hâlâ dışarılarda bir yerlerde mi?
It is forbidden to kill, therefore all murderers are punished... unless they kill in large numbers and to the sound of trumpets.
Öldürmek yasaktır bu nedenle bütün katiller cezalandırılır. Ama trompet sesini duymadıkça çok sayıda kişiyi öldürürler.
All murderers are punished eventually... unless they kill in large numbers and to the sound of trumpets.
Bütün katiller eninde sonunda cezalandırılır. Ama trompet sesini duymadıkça çok sayıda kişiyi öldürürler.
Lamb shish and large doner, extra chilli.
Kuzu şiş ve büyük döner, ekstra biberli.
I know that it seems redundant to make another large incision in an already-open chest, but if you do, in under a minute, you can have her sternum open and get a clear view of the field from an entirely different angle.
Büyük bir kesik daha açmanın gereksiz gibi göründüğünü biliyorum çünkü göğsü zaten açık ama yaparsan bir dakikadan az sürede sternumu açıp bütün alana farklı açılardan bakma fırsatı bulacaksın.
The worst thing I ever saw was an elephant being hanged for no other reason than to amuse a large crowd on a hot summer afternoon.
Gördüğüm en kötü şey, sıcak bir yaz gününde sırf büyük bir kalabalığı eğlendirmek için asılmasıydı.
Well, the beast was given large quantities of ether prior to the execution.
Hayvana idamdan önce yüklü miktarda eter verilmişti.
- I'll have a large one.
- Büyük bir tane alayım.
The fractures do appear to line up symmetrically at the exterior curve of the ribs, suggesting some kind of blow, but whatever caused it must have been quite large.
Kaburgaların dış kıvrımındaki kırıkların simetrik şekilde hizalanması darbeye işaret ediyor ancak buna sebep olan şeyin oldukça büyük olması gerek.
As a minority, I'll admit I'm a little bit nervous about a situation where a large group of white people are hitting it hard, but I'll take my chances.
Bir azınlık olarak, beyazlardan oluşan büyük bir grubun sertçe vurduğu bir durum beni tedirgin etse de bu riski göze alacağım.
Well, I mean, a large man is walking in there right now, and he seems super excited.
- Şu anda iri bir adam oraya giriyor ve acayip heyecanlı görünüyor.
You don't happen to have three large bottles of Tickler's white barbecue sauce, do you?
Şimdi yanında üç büyük şişe Tickler's beyaz barbekü sosu yoktur, değil mi?
It is... large.
Çok büyük.
So he's gonna serve the hot girl instead of tending to the lovely, large Caucasian man and his charming Indian friend.
Sevimli, iri beyaz adamla Hintli arkadaşına bakmayıp seksi kıza servis yapacak.
My large stature can keep you safe.
Devasa bedenim seni koruyabilir.
It's large.
Kocaman.
THE LARGE HADRON COLLIDER IN SWITZERLAND, FIRES PROTONS AT ONE ANOTHER AT ALMOST THE SPEED OF LIGHT.
İsviçre'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcı protonları birbirlerine karşı neredeyse ışık hızında fırlatıyor.
And two extra-large sodas.
Ve iki tane büyük gazoz.
Oh, and I've got these two large lamps that look like ducks.
Ayrıca. ördek şeklinde iki büyük de lambam var.
UJS is a bank, a large bank.
UJS bir banka, büyük bir banka.
Extra large love glove.
Ekstra büyük aşk kılıfı.
- If the file's large, you're not gonna have time.
- Dosya büyükse yeterli zamanın olmayacak.
She's been giving away large sums of money to a woman she says is her sister.
Kız kardeşi olduğunu söylediği bir kadına büyük miktarda para gönderiyor.
Such a large target, so few casualties.
Böyle büyük bir hedef, bu kadar az kayıp.
He couldn't recall the passenger's face, but he remembered there was a man with a very large duffel bag and where he took him...
Müşterinin yüzünü hatırlamıyor ama büyük bir çantası olan bir adamı ve onu götürdüğü yeri hatırlıyor.
She's been giving away large sums of money to a woman she says is her sister.
Kardeşi olduğunu söylediği bir kadına yüklü miktarda para gönderiyor.
How they used them to infiltrate places with large amounts of intel but limited access.
Büyük miktarda istihbaratla ama sınırlı erişim ile mekânlara sızmak için onları nasıl kullandıklarını.
Unfortunately, though, it's large enough to send her puking all over your apartment.
Evinizin her yanına kusturacak kadar da büyük maalesef.
100 large MMS files to Gideon's phone. Drained it.
Gideon'un telefonuna giden 100 büyük MMS dosyası şarjını bitirdi.
It is also a front for a very large, very old outfit run by Amancio Malvado, who is, for lack of a better word, the mark.
Bura aynı zamanda Amancio Malvado tarafından işletilen büyük, eski bir teçhizat deposunun paravanı. Bu kişi, nasıl desem, hedef.
A large, hard-looking man.
İri yarı, acımasız bir adam.
Shooter still at large.
Silahlı saldırgan hâlâ serbest.
How am I going to find him in this large place?
Bu geniş yerde nasıl yakalayalım?
Yes, some large rock decided I was a hero.
- Kahraman olduğuma bir taş karar verdi.
Build my résumé, polish the skill set. Then go large.
Önce ufak şeylerle başlayacaksın, daha sonra büyük balığın peşine düşeceksin.
Well you look like you still have some large capable teeth.
Dişleriniz hâlâ sağlıklı görünüyor.
Rye whiskey, large kosher pickles, extra brine, and... cocktail onions.
Rye viski büyük boy turşu, ekstra turşu suyu ve soğan turşusu.
Large, sturdy.
Sağlam, büyük.
But quiet in large groups. Dreams of escaping to Buenos Aires to setup a wine bar
Şarap barı açmak için Buenos Aires'e kaçma hayalleri var.
So there is an active serial killer at large, and the city's response is the throw a serial-killer-themed festival.
Dışarıda kol gezen bir seri katil var ve şehrin buna tepkisi ; "Seri Katil Festivali" öyle mi?
No gear-turnings as of yet in the curious case of these unidentified humanoid fugitives, reportedly at large somewhere within the gear system.
Kimliği belirsiz insansı kaçakların ilginç vakasında henüz dişli bir gelişme olmadı. Raporlara göre dişli sistemi içerisinde hala serbestçe dolanıyorlar. Lan...
Why did all the drinks have to be extra large?
Neden bütün içecekler ekstra büyük boy olmak zorundaydı ki? Ha doğru, Hulk.
I got a large pepperoni and some crazy sticks.
Büyük boy pepperoni ve birazda çılgın çubuk.
- But there's no insect large enough to do this.
- Bunu yapabilecek büyüklükte böcek yok ki ama.
The suspects are at large and considered dangerous.
Muhabir, şüphelilerin geniş ve tehlikeli.
Long neck, large head.
Orada kesinlikle bir hareket var.