English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Lassa

Lassa translate Turkish

55 parallel translation
What about 1992? Lassa fever?
Ya 1992'deki Lassa gribi?
Forget Ebola, forget Lassa.
Ebola'yı da Lassa'yı da boşver.
It's a Lassa warrior fertility goddess.
Lassa savaşçı verimlilik Tanrısı.
The Lassa or Marburg, probably both.
Lassa ya da Marburg, muhtemelen her ikisi de.
The plant research we're doing will help find treatments and hopefully cures for some of humanity's most virulent diseases - marburg, lassa fever, ebola, yellow fever, dengue fever, and the diseases.
Araştırdığımız bitkiler umuyoruz ki insanlık tarihinin en öldürücü hastalıklarına bile çare olacak Marburg, Lassa gribi, Ebola Sarı humma gibi hastalıklarda.... ya da yüksek ateş....
Lassa fever.
Lassa ateşi.
There's no Lassa in Dibala's country.
Dibala'nın ülkesinde Lassa yok.
Don't people sometimes travel to places that have, you know, a fever that originated in the Nigerian town of Lassa?
- İnsanlar bazen seyahat etmez mi? Nijerya'nın Lassa şehrinde ortaya çıkan ateşin olduğu yerlere mesela.
No Lassa there either.
Oralarda da Lassa yok.
Lassa fever.
Lassa ateşiydi.
Yesterday, it's poisoning, today, Lassa fever.
Dün zehirlenmeydi, bugün Lassa ateşi.
She recovered from Lassa fever two years ago.
İki yıl önce Lassa ateşi hastalığını geçirdi ve iyileşti.
- Lassa.
- Lassa.
Lassa.
Lassa.
If you're right, then we're talking about an exotic virus... lassa or dengue.
Haklıysan, dış kaynaklı bir virüsten bahsediyoruz demektir lassa veya dengue olabilir.
Seems like they were talking about mutation possibilities of SARS, Lassa and yellow fever, all... deadly viruses that could kill a lot of people very quickly.
SARS'ın mutasyon olasılıkları hakkında konuşmuşa benziyorlar, Lassa ve sarı humma, bunların hepsi bir çok insanı çabucak öldürecek virüsler. *
Three nurses in Kikwit of Ebola ; family of six in Sudan, Lassa fever ;
Ebolaya Kikwit'te üç hemşire Lassa ateşine Sudan'da altı kişilik bir aile...
" Marburg, Lassa,
Hayret... - Marburg, Lassa...
Rats have been known to carry lassa fever, hantavirus, salmonella, and, of course, let's not forget the black death.
Sıçanlar, Lassa ateş taşımak için bilinmektedir, hantavirüs, Salmonella ve, tabii, olmaz Siyah ölümü unutmak.
We were lucky that SARS didn't turn out to be as virulent as Lassa fever or Marburg.
SARS, Lassa sıtması ya da Marburg gibi şiddetli bir salgına dönüşmediği için çok şanslıyız.
A modified strain of the Lassa virus... causes a hemorrhagic fever that liquefies your organs.
Lassa virüsünün üstünde oynanmış hâli. İç organlarını sıvıya çeviren kanamalı bir ateşe sebep oluyor.
We just got something new in from Fort Detrick... a modified strain of the Lassa virus.
Fort Detrick'ten yeni bir şey getirdiler. Lassa virüsünün üstünde oynanmış hâli.
Lassa fever is a very undignified way to go.
Lassa ateşi, ölmek için pek onurlu bir yol değil.
Lassa fever- -
Lassa ateşi.
Since such an ability doesn't exist... I guess most people just walk on by without ever recognizing their soul mates.
Ancak böyle bir şey olmayacağı için insanlar ruh eşiyle karşılaşsa bile muhtemelen yanından geçip gidecek.
Any one of the gang would have been sure to knock him off.
Çetenin hangi üyesi onunla karşılaşsa onu vururdu.
Finding a mess like this oughta make anyone frightened.
Böylesi bir pislikle kim karşılaşsa korkar.
If he would meet the Savior himself, he would crucify Him a second time.
Kurtarıcımız İsa ile karşılaşsa, Onu bile ikinci kez çarmıha gerer.
Well, it's a rather unsavory trait of man that whenever he stumbles across something different, quite often his first impulse is to destroy it.
Bu insanların tatsız bir davranışı öyle ki ne zaman bilmediği bir şeyle karşılaşsa çoğunlukla tepkisi onu yok etmek şeklinde oluyor.
Noble and pure feelings are persecuted and insulted... and should two poor souls meet, it keeps them apart.
En soylu duygular, en saf yürekler kurbanı olmuş, aşağılanmıştır, ve eğer iki zavallıcık karşılaşsa, birbirlerine kavuşmamaları için her şeyi yapılır.
I only wish Molly could meet with such another.
Keşke Molly de böyle biriyle karşılaşsa.
If Harry Kim met an alien woman on an away mission, fell in love and decided to spend the rest of his life with her, raise a family, instead of continuing on this journey, you wouldn't stand in his way.
Eğer Harry Kim dış görevlerin birisinde bir kadınla karşılaşsa, ona aşık olup hayatını onunla geçirmeye karar verse, bir aile kurup yolculuğa devam etmese, ona engel olmazdınız.
Judo and karate are different. But if a judoka fights a karateka, who wins?
Bir judocuyla bir karateci karşılaşsa kim yener?
In fact, bree believed So strongly in her values, It was always a shock Whenever she was confronted
Aslında, Bree bu değer yargılarına öyle inanırdı ki, ne zaman bunlara inanmayan biri ile karşılaşsa,
Imagine if Dixon met this bastard in his prime.
Dixon bu adamla en iyi zamanında karşılaşsa ne olurdu düşünsene.
Well, that's much better. Now every time she runs into him, she sleeps with him.
Şimdi ne zaman onunla karşılaşsa, cup yatağa!
Even if he somehow did bump into a reporter in the elevator, it would be too late.
Asansörde bir muhabirle karşılaşsa bile çok geç olurdu.
Although the Arawashi was plagued with trouble, it is now on schedule to release its capsule with samples taken from the Matogawa asteroid.
Arawashi, yolculuğu boyunca çeşitli sorunlarla karşılaşsa da Matokawa planetoitinden bilgi toplayacak olan solar kapsülünü gönderme projeleri planlandığı gibi devam ediyor.
He read Mary's letter four times and then did what he normally did whenever confronted with something new and stressful.
Mary'nin mektubunu dört kez okudu, ardından ne zaman yeni ve stresli bir şeyle karşılaşsa normal olarak ne yapıyorsa onu yaptı.
Love, like a river, will cut a new path Whenever it meets an obstacle.
Aşk nehir gibidir ne zaman yeni bir engelle karşılaşsa yeni bir yol bulur kendine.
Yet they always turn away when I meet them.
Fakat ne zaman benimkilerle karşılaşsa başka yerlere bakıyor.
I do not know the identity and purpose of the group but whenever the government faced a politically sensitive issue, the public witnessed incidents that may affect the decision.
Grubun kim olduğunu ve amacını bilmiyorum fakat hükümet ne zaman politik açıdan hassas bir sorunla karşılaşsa..... halk kararı etkileyebilecek olaylara tanık oluyor.
If she bumped into one of them on a plane, she might.
Tesadüfen uçakta bir tanesiyle karşılaşsa konuşabilir ama.
And although their plan was dealt a minor setback when Michael sold the controlling shares to Lucille 2...
Michael hisselerini Lucille 2'ye sattığında planları bir sorunla karşılaşsa da...
It can continue to thrive in the most unlikely circumstances.
En zor durumlarla karşılaşsa bile üstünden gelebilir.
What about a stag beetle and a... like, a frog, if it had a pair of pliers?
Peki ya geyik böceği ile kıskaçlı bir kurbağa karşılaşsa?
Pretty boy himself would run away if he ran into you now.
"Yakışıklı" şu anda seninle karşılaşsa senden kaçardı.
Reality isn't idealistic, and when the two of them run into each other, only one gets hurt.
Gerçek, idealist değildir,... ve ne zaman onlardan ikisi karşılaşsa yalnızca biri zarar görür.
I know these last two weeks have been rough, and I'm sure no one enjoyed leaving their homes, but every time this town has been tossed a new challenge, we've defeated it, when we work together.
Son iki haftanın zor geçtiğini biliyorum ve eminim kimse evinden ayrılmaktan hoşlanmamıştır. Ama bu kasaba ne zaman bir zorlukla karşılaşsa birlikte çalışarak her seferinde bunun üstesinden geldik.
Fight between a computer and one of those, I'll tell you which would win.
Bilgisayarla o karşılaşsa kimin kazanacağını sana söyleyebilirim.
If she went up against Kai today, she'd lose in, like, 9 seconds.
Kai'yle bugün karşılaşsa,... 9 saniyede falan kaybeder.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]