English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Launder

Launder translate Turkish

254 parallel translation
The most wonderful feature of these, you don't have to launder them.
Bunların en güzel yanı yıkamanıza gerek olmaması.
Princesses do not launder or make fires
Prensesler ateş yakmaz Ya da ev işlerine bakmazlar
But not easy to launder.
Kolay iş değil.
I do the heist, you launder the money.
Ben soygunu yapacağım ve parayı gömecğim...
- Daniel, we're gonna launder you.
- Pekâlâ Daniel, seni pislikten arındıracağız.
Where'd you launder the cash, the Bahamas?
- Parayı nerede aklıyordun, Bahama adalarında mı?
Some of these stores are owned and operated by people... that are using them to launder money.
Bu mağaza sahiplerinden bazıları... mekanları para aklamak için kullanıyor.
Our play involves a gentleman who wishes to launder bonds, protect his tax position.
Vergi açısından zora düşmek istemeyen bir müşterimize yardım ediyoruz.
You come here with a bank full of money to launder.
Buraya bir banka dolusu aklanacak parayla gelmişsin.
Got me to thinking : " Who would old Johnny Handsome trust to launder all that money?
Johnny'nin parayı aklamada kime güvenebileceğini düşündüm?
All I did was launder a half a billion dollars in drug money.
Tüm yaptığım, yarım milyar dolarlık uyuşturucu parasını aklamaktı.
You have money to launder.
Aklanacak paran var.
Launder it.
Alkayın.
Why don't you tell them you only launder money on the first of the month?
Sadece ay başlarında para akladığını söylesen?
Fifty fake business fronts to launder money.
Amerikan halkı daha hakiki röntgenleri ve otopsi fotoğraflarını görmedi.
Without the firm the Moroltos can't launder money.
Morolto'lar sirket olmadan para aklayamaz.
You're nothing but a common thug. You launder money for the Mob.
Sen mafyanın parasını aklayan bir pisliksin.
Death penalty doesn't mean anything unless you use it on people who are afraid to die like the bankers who launder the drug money.
Ölüm cezası, ölümden korkmayanlar üzerinde uygulanmadığı sürece işe yaramaz. Mesela, uyuşturucu parasını aklayan bankacılar gibi.
The bankers who launder the drug money.
Uyuşturucu parası aklayan bankacılar.
If somebody wanted to launder money so it couldn't be traced, they'd come to you.
Biri para aklamak isterse doğrudan sana gelir.
Launder it by getting a casino check when you cash in.
Ödediği parayı gazino çeki ile aklıyor.
They were auctioning Johnny's paintings to launder money.
Para aklamak için Johnny'nin resmini müzayedeye soktular.
Maybe we could launder the money.
Belki bu kara parayı aklayabiliriz.
Uh, launder.
Aklamak.
Even if we could launder money, I wouldn't want to.
Para aklayabilecek olsaydık bile, ben bunu istemezdim.
It was either that or launder it in the States for a 60 % surcharge.
Ya o ya da Amerika'da % 60'lık ek ücretle parayı aklamak.
In the'80s, the DEA set up a network of dummy corporations as a front to launder drug money and gather evidence.
SeksenIerin başında Narkotik, uyuşturucu parası akIamak... ... ve kanıt topIamak amacıyIa bir paravan şirketIer ağı kurdu.
Song used his accounts to launder money And?
Song onun hesabını para aklamak için kullanırdı.
What were you doing? Capt. Cho helped Song launder the money.
Komiser Cho Song'a para aklamasında yardım ediyordu.
And I launder his suit!
Bense yıkadım onu!
I was gonna launder it a bit and make money on the side.
Parayı aklayıp tam bir kenara koyacakken,
I've brought my stuff, launder it.
Çamaşırlarımı getirdim, yıkayıp ütüleyiver.
Launder it, that's what you're here.
Yıkayıp ütüle, niye buradasın ki? .
Launder it.
Hadi yıka ve ütüle.
You can launder others'shitty pants, and you can't do these?
Elalemin boklu pantolonlarını yıkayıp ütüleyebilirsin ama benimkileri değil öyle mi?
On the right, a holding company that Khasinau uses to launder money.
Sağ taraftaki de Khasinau'nun para aklamak için kullandığı bir holding.
So you wanna help me launder my money?
Yani paramı aklamama yardım etmek mi istiyorsun?
Can you tell me how this Ballyfermot lowlife has £ 300,000 to launder in an Amsterdam casino? You're the star journalist. Gilligan.
Amsterdam'daki bir kumarhanede 300 bin sterlin bırakan bir adamın nasıl bir hayatı olabileceğini söyler misin?
How you guys launder all the money you're making from the drug deals.
Bu adamlar senin uyuşturucudan kazandığın parayı nasıl aklıyor?
- We launder it.
Lokantacı dostum var.
I think you specialize in buying property for drug dealers... so they can launder money.
Uzmanlık alanın dağıtıcılara para işletmek için emlak almak.
Shvitkoy wants to launder the rest of the money.
Shvitkoy paranın geri kalanını da aklamak istiyor.
Shvitkoy is still going to try to launder it.
Shvitkoy onu aklamak isteyecektir.
His legitimate hotel and casino operations allow him to launder counterfeit bills without suspicions.
Meşru otel ve kumarhane işlemleri, sahte paraların hiç dikkat çekmeden aklanmasını sağlıyor.
These rags were fine broadcloth shirts before I brung'em to launder.
Bu paçavralar, temizlenmeye getirdiğimde güzel çuha gömleklerdi.
You, know, it's a... like a legit business to buy the chemicals and launder the money, but the lab was here.
Şey gibi hmm... para aklamak ve kimyasalları satın alabilmek için yasal görünen bir yer.
You got your income back, and they got a new place... - to launder cash. - Jesus.
Sen eski gelirine kavuştun, onlar da para aklamak için yeni bir yer bulmuş oldular.
Ever since the Armenian money train gotjacked... the Russians have been looking for another place to launder their cash.
Ermeni para treni soyulduğundan beri Ruslar paralarını aklayacakları başka bir yer arıyorlardı.
And I've been looking for a way to launder the money I made selling club soda as flu vaccine.
Ve Ben Çok Çabuk Para Kazanmanın Oylunu Arıyordum, Flu Vaccine Kulübünü Satarak.
Will you launder the money, Scannapieco?
Scannapieco para aklamaya hazırmısın? ;
You sing while you launder?
Çamaşır yıkarken şarkı mı söylersiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]