Law enforcement translate Turkish
2,244 parallel translation
Bringing law enforcement into the fight creates a weakened city up for grabs.
Güvenlik güçlerini kavganın içine çekmek herkese açık zayıf bir şehir yaratacaktır.
But law enforcement has failed to play an effective role in our production and must be cut.
Ama güvenlik güçleri bizim bu eserimizde etkin rol oynamakta başarısız oldu....... ve kesilmesi gerekiyor.
It was your grandmother who inspired you to go into law enforcement. You wrote a sentimental story about it
Bu konuda iş başvurunda duygusal bir hikaye yazdın.
Perhaps I'm a stranger to the world of law enforcement, but...
Belki kanun dünyasına yabancıyım fakat insan kalbi konusunda uzmanımdır.
She won't let me in, her sister in law enforcement.
Bana izin vermedi, kız kardeşi bir ayaklanmaya katılmış.
I thought you weren't involved in law enforcement.
Emniyet teşkilatından değilsiniz sanmıştım.
See, I thought they'd probably rather hear it from somebody who's actually in law enforcement.
Kolluk kuvvetlerinden birinden duymayı tercih edeceklerini düşünüyorum.
He's just gonna screw up again, and when he does, law enforcement will be there, and we'll just haul his ass right back to prison.
Yine işi eline yüzüne bulaştıracak ve bulaştırdığında da kanun adamları orada olacak ve onu tekrar hapse tıkacağız.
You got any idea what it's like running local law enforcement in this county?
Bu ilçede yerel kolluk kuvvetlerini idare etmenin ne demek olduğunu biliyor musun?
Well, looks like Christmas is coming early to law enforcement.
Görünüşe göre kanun adamları için Noel erken gelecek.
If Limehouse wanted me bound for jail, I'm sure he had a word with law enforcement, and I'm guessing part of what he told them was that you and Errol are still here.
Eğer Limehouse hapse girmemi istiyorsa, eminim polislerle de konuşmuştur. Ve tahminimce söyledikleri arasında Errol'la hâlâ burada olduğun da vardır.
Us and Quarles.'Cause no matter how big a scumbag he is, until he runs afoul of federal law enforcement, he's not Marshal business.
Şerefsizin teki de olsa, federal kanunları ihlal edene kadar... -... federal şerif teşkilatının görevleri kapsamında değil.
As a rule, women aren't into crimes where they get shot by people in law enforcement, so we don't get that many opportunities to shoot women.
Genelde kadınlar kolluk kuvvetleri tarafından vurulmalarına sebep olacak suçlar işlemedikleri için, kadınları vurma fırsatı pek elimize geçmez.
You wouldn't be here at all if it weren't for the fact that a few hours ago, friends of yours in the federal law enforcement field saw fit to intervene in our local affairs. Forced us to release him from the cell he's been occupying since his cowardly attempt on my life.
Hatta, eğer federal kolluk kuvvetlerinden arkadaşların birkaç saat önce gelip yerel işlerimize müdahale etmeyi uygun görüp, korkakça hayatıma kastetme teşebbüsünden beri yatmakta olduğun hücreden seni salıvermemiz için bizi zorlamasaydı aslında burada olmayacaktın bile.
Full weight of the most powerful law enforcement agency in the country.
Ve tabi ki ülkedeki en güçlü adlî kolluk kuvvetinin tümü.
By using the full force of the most powerful federal law enforcement agency in the country.
Ülkedeki en güçlü adlî kolluk kuvvetini kullanarak.
As local law enforcement remain mum about the progress of the investigation, the average Philadelphian we talked to reels from shock to fear to anger to sorrow, but all of them want to know, who is John Q. Plague... and where is he now?
Emniyet teşkilatı soruşturmanın gidişatı hakkında sessiz kalsa da bizim konuştuğumuz her Philadelphialı şok, korku, kızgınlık ve üzüntü içinde ama hepsi de John Q. Veba'nın kim olduğunu ve nerede olduğunu bilmek istiyor.
We at Channel 4 would like to thank the heroic members of law enforcement, the FBI, and the C.D.C. for all of their hard work...
Biz Kanal 4 olarak emniyet teşkilatı, FBI ve C.D.C'nin kahraman çalışanlarına çabaları için teşekkür etmek istiyoruz.
I know people, too, Georgia... judges, councilmen, law enforcement.
Bende insanlar tanıyorum, Georgia... Hakimler, konsey üyeleri avukatlar...
Who rose up the ranks of government and law enforcement.
Hükümet içinde ve kanun güçlerinde kıdem sahibi olan kişiler.
Or law enforcement or government or corporate-sponsored governance.
Kanun güçlerini, hükümeti ve şirket sponsoru yönetimleri de.
Special Agent Lundy had this theory that the Bay Harbor Butcher was in law enforcement.
Özel Ajan Lundy'nin savına göre Liman Koyu Kasabı emniyet görevlisiydi.
I can't risk Jimmy spotting any law enforcement once we're on the run.
Firari olduğumuz sırada Jimmy'nin polisleri görmesi riskine giremem.
I've still got a lot of contacts in law enforcement.
Hukuki yaptırımlarda hala bir çok bağlantım var.
Yeah. I know all about the little sweetheart deals bounty hunters make with law enforcement, Ray.
Ben kelle avcılarının hakimlerle yaptığı bütün anlaşmaları bilirim Ray.
You are interfering with a law enforcement investigation.
Şu anda bir soruşturmayı engelliyorsun.
I told you I had contacts up the ass with law enforcement.
Bağlantım olduğunu söylemiştim.
Every law enforcement agency in the country has a price on your head.
Ülkedeki her emniyet müdürlüğü senin için büyük ödül koydu.
Also law enforcement...
Kanuni zorunluluk da...
My business is an open book to law enforcement.
Yasalara uymak için her şeyi yaparım.
It's a big night for law enforcement.
Kolluk güçleri için büyük bir akşam.
I know some of the more powerful tasers used by law enforcement leave a couple little red marks when the electrodes hit the body.
- Güvenlik güçleri tarafından kullanılan bazı güçlü aletler vücuda elektrik verdiği zaman bir çift ufak kırmızı iz bıraktığını biliyorum.
Egocentric, manipulative, possibly in or on the outskirts of law enforcement.
Bencil, çıkarcı... Polis teşkilatının içinden ya da teşkilatı tanıyan biri.
You... Get me an upgraded grid of all local law enforcement in the area.
Sen, bölgedeki kolluk kuvvetleriyle iletişimimi sağla.
You're law enforcement?
- Hukuki yaptırımdan mısınız?
She's law enforcement.
Bayan da Teşkilât görevlisi.
Cross-referencing facial data points of our known Clairmont associates against worldwide law enforcement databases.
Clairmont'un dünya çapında kanun güçleri veri tabanında çapraz karşılaştırması.
Even law enforcement.
Hukuki yaptırım bile.
Enhanced Law Enforcement.
- Yükselen kanun gücü.
But for Harry Daugherty, the chief law enforcement officer of the United States, to be involved with, to in fact be the head of a large criminal conspiracy,
Ama Harry Doherty Amerika Birleşik Devletleri yasalarının en başındaki adamın çok büyük bir suç örgütü ile ilişkisi var.
Here's the problem, bro... foreign dignitaries don't register their fingerprints with local law enforcement.
Problemde bu, kardeşim.. yabancı devlet adamları parmak izlerini yerel devlet güçlerine kayıt ettirmezler.
Which means if any of his law enforcement contacts gets out of line, he has a backup plan.
Bu da demektir ki, eğer polisteki bağlantıların başına buyruk davranırsa, bir yedek plânın vardır.
For law enforcement.
Hukuki yaptırım için.
Contact local law enforcement.
- Yerel polisle bağlantı kurun.
It assures you the local law enforcement won't divulge your presence here, nor will they hassle you.
Yerel kanun güçlerinin burada olduğunuzu ifşa etmeyeceğini ve size zorluk çıkarmayacağını garanti eder.
My prior law enforcement work makes me a target.
Teşkilattaki eski işlerim beni hedef haline getiriyor.
I am a fellow law enforcement brother.
Ben de sizin gibi kanun adamıyım.
Its official name is the Support Our Law Enforcement and Safe Neighborhoods Act.
Resmi adı Kolluk Kuvvetlerini Destekleme ve Güvenli Mahalle Yasası.
State police invited us to be part of a task force, due to local law-enforcement corruption and the like.
Yerel polisin yolsuzlukları sebebiyle eyalet polisi özel ekibe bizi davet etti.
I'm asking you, from one law-enforcement official to another.
Senden rica ediyorum, bir kanun adamından diğerine yapılan bir rica.
Derek wanted millions of extra dollars training law-enforcement agencies about human trafficking.
Derek, emniyet teşkilatını insan ticareti konusunda eğitebilmek için milyonlarca dolar istiyordu.