English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Layin

Layin translate Turkish

93 parallel translation
Scrub was layin'on the ground, and them two fellas was standin'over him.
Scrub yerde yatıyordu ve bu iki adam başında dikiliyordu.
If it hadn't been for that, we'd all be layin'around here dead right now.
Eğer o, öyle yapmamış olsaydı şimdi biz burada ölmüş olacaktık.
So she's layin'there, gasping'for breath, and she says "How could you do that?"
Kız oraya yığılıyor ve nefes nefese diyor ki : "Bunu nasıl yapabildin?"
Is this the money that's supposed to have been layin'out here all these years... since the War Between the States?
Bunca yıldır toprağın altında olduğu düşünülen para? Eyaletler arası savaştan kalma?
I put that boy where there was fast, easy money just layin'there.
O çocuğu hızlı paranın olduğu yere koydum.
- We was layin'8-1 you wouldn't show.
- Gelmez diye 1'e 8 bahse girmiştik.
In a tent, standin'up, layin'down, or any other way.
Bir çadırda, ayakta, uzanırken ya da başka bir şekilde.
And if they ain't liars, they're worse, layin'for you with wedding music.
Ve yalancılığın dışında, daha kötüsü, senin için serilip evlenmesi için müzik olması gerekliliğidir.
And I run in the house and... poor Mayella was layin on the floor squallin'.
Koşarak eve girdim... zavallı Mayella yerde yatıyor ve feryat ediyordu.
And what do you figure the old man's layin down to number one sone right now?
Şu an büyük oğluna ne anlatıyordur sence?
He's layin'down between 28th and 23rd.
28 ve 23. durak arasında öylece duruyor.
I'm just layin'it out for you.
Kararı size bırakıyorum.
We's layin'in bed one morning, and suddenly she sprung it on me. She said, "dodger... " don't you think it's about time we was gettin'hitched? "
Bir sabah yatakta yatıyorduk aniden bana döndü ve şöyle söyledi : "Dodger, artık evlenmemizin zamanı gelmedi mi?"
It's like walkin'into a casino in Vegas... layin'down your money on the crap table and winning'on the first roll.
Bu Vegas'ta bir kumarhaneye girmek gibidir. Paranı masaya yatırıp ilk turda kazanmak gibi.
There's a man layin'hurt out there, honey.
Orada yaralı bir adam var, tatlım.
I'm layin'the groundwork.
Bunun temellerini atmaya çalışıyorum.
But in the midnight hour, layin'there, alone, on the hot bed of lust, I'm sure they must've thought what it would be like... to have one of them big, black bucks... their husbands were so desperately afraid of.
Ama eminim geceleri şehvet dolu yataklarında yatarken kocalarının çok korktuğu şu bizim gençlerden bir tanesini yataklarına almanın nasıl bir şey olacağının hayalini kurmuş olmalılar.
- Provolone was just layin'low.
- Provolone alttan geliyor.
- You was just layin'there.
- Öylece yatıyordun.
- A man ain't dead just cos he's layin'on the floor.
- Öylece yatıyor..... diye bir adam ölmüş sayılmaz.
You're layin'it on a bit thick.
Fazla şişiriyorsun.
Certain things were put in motion last night, and I'm not layin'blame.
Dün bir şeyler kıpırdandı. Suçu üstüne yıkmıyorum.
Your brains are layin on the ground in little bloody pieces.
Beynin, küçük kanlı parçalar halinde yere saçılıyor.
Hidin'out, layin'low. What are we going to do?
Ne yapacağız?
Hell, no, she's not gonna take it layin'down.
Kahretsin, Hayır, o bunun altından kalkacak.
That my getting'out is just some bullshit, fantasy trip I'm layin'on you?
Buralardan gitmek istemem yalan mı, sana kakaladığım bir masal mı?
Th-that marquee out there say "Ike and Tina Turner"... and the people out there are waitin'on me, and you layin'up here talkin'about you tired.
Tabelada Ike ve Tina Turner yazıyor dışarıda insanlar bizi bekliyor ve sen burada yatmış yorgunluktan bahsediyorsun.
It's layin'your hands in a familiar way on Marsellus's new wife.
Bu Marsellus'un karısını bilindik şekilde ellemek demek.
I'm a mushroom-cloud-layin'motherfucker.
Ben de atom parçasıyım lanet olası.
Layin'back in the cut, passin'some baggies and raking'in the dough.
Kendi hesabına satıyor ve paraları topluyor.
And I'm just layin'there... naked.
Karın üzerinde uzanıyorum. Çırılçıplağım.
I been thinkin'about him, thinkin'how if in his last days... when he was layin'on the bed staring'up at the ceiling... in this shitty little apartment... knowing'he was gonna die,
Son zamanlarda onu düşünüyordum. Son günlerini nasıl geçirdiğini düşündüm. Yatağında uzanmış tavana bakıyordu.
My sister's layin'down there, and I don't know if she'll get up again.
Kız kardeşim orada yatıyor tekrar kendine gelecek mi bilmiyorum.
Get the fuck outta here, layin'you down.
Hassiktir ordan, arkandan iş çeviriyormuşuz.
He's layin'over there.
Orada yatıyor.
She's layin'across the backseat. I'm half hanging'out, knees on the ground.
O, arka koltuğa uzanmış ben de dizlerimin üzerinde yerdeyim.
He's layin'drunk somewhere.
Büyük ihtimalle bir yerlerde kafayı çekiyordur.
Layin'down like a broke-dick dog.
Siki kırıImış köpek gibi yatıyorsun.
Yeah, he's been layin'out at night.
Orada uzanıyor gibiydi.
You've been layin'out for the boys all night.
- Sabahtan beri tüm erkeklere iş attın.
- You've been layin'out for the boys all night.
- Sabahtan beri tüm erkeklere iş attın.
I was just layin'there for, like, two days... and it gave me some time to think.
İki gündür orada yatıyordum... Ve bu bana düşünmek için zaman verdi.
I'm layin'it on the line this time
SEN O MUSUN?
- Just layin'back in the cot, peeping'at this here homey.
- İskemleye yayıldım bu hemşoları dikizliyorum.
This motherfucker layin'the motherfuckin'power!
Sonunda adam olmaya başladın!
Yo, word is they got David layin'in the street like a little bitch, son.
Duyduğuma göre David'i sokağın ortasına fırlatıp atmışlar.
The man goes to leave and the barman says "Oi! You can't leave that lying there."
Adam tam giderken barmen der ki "Onu böyle yatarken ( lying = layin ) birakip gidemezsin."
He says "No, it's not a lion. It's a giraffe".
O da der ki O bir aslan ( lion = layin ) degil o bir zürafa ".
Look, Lieutenant, I got out of the car, I heard some shots, went around the corner into the alley, Sonny was layin'dead.
Bakın Teğmen, arabadan çıktığımda, silah sesi duydum, köşeyi dönüp ara sokağa doğru koştum, Sonny yerde cansız yatıyordu.
You might find it layin'around.
Bir yerde gözüne çarpabilir.
When you're layin'down next to me Wow.
Wow.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]