English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Leaky

Leaky translate Turkish

282 parallel translation
We are about to embark... On an ocean of mysticism and passion... in a small, leaky boat.
Küçük, su sızdıran bir tekneyle gizem ve tutku okyanusunda yola çıkmak üzereyiz.
You paid Captain Toombs triple fare for passage on a leaky old freighter?
Oraya gitmek için eski bir gemiye üç kat para mi ödeyeceksiniz
Leaky pipes down to the cellar.
Sızıntılar.
Mow the lawn, fix leaky faucets, paint fences and read a few detective stories in the bathtub.
Çimleri biçmek, sızdıran muslukları onarmak, çitleri boyamak ve küvette birkaç tane polisiye roman okumak istiyorum.
- I don't rent leaky boats!
- Ben hatalı kayık kiralamam!
A leaky doghouse.
Su sızdıran bir köpek kulübesi.
Or we develop a sick headache or leaky carburetor or something like that... and we'd be forced to spend the night the other side of the border.
Ya da biraz kafa şişiririz, ya da karbüratörü deleriz, ya da öylesine birşeyler yaparız... sonrada geceyi sınırın öte tarafında geçirmek zorunda kalırız.
Fix the leaky gas here.
Şuradaki gaz sızıntısını tamir et.
I've been here for nearly two hours giving you an estimate on a leaky valve.
Yaklaşık iki saattir akıtan bir vanaya fiyat vermek için buradayım.
It's a leaky, broken-down derelict, that will probably sink and dump us all in the river.
O her tarafından su sızan metruk şey, herhalde hepimizi batırır ve nehre döker.
OR A LEAKY FOUNTAIN PEN SO I CAN PICK WINNERS. WHATEVER IT IS, I WANT IT TO KEEP COM ING.
Çünkü son bulmalı.
That leaky boat you rented, and me in a black negligee and a life preserver.
Benim de üstümde siyah bir kabanlık ve can kurtaran yeleği vardı.
- Not back to that leaky boat?
- Yine o tekneye mi? - Sana söz veriyorum.
We're all in the same leaky boat.
Hepimiz de aynı su alan gemideyiz.
You wouldn't want me to catch a cold in a leaky chapel.
Damı akan bir kilisede üşütmemi istemezsin.
For a park, where no lumberman will cut down all the trees for houses with leaky roofs. Nobody will kill all the beaver for hats for dudes, nor murder the buffalo for robes.
Sızdıran çatılı evleri için ağaçları kesen kerestecilerin züppelerden aldıkları rüşvetle cinayet işleyenlerin yada derileri için sığırları avlayanların olmadığı bir yer.
That's the one with the leaky roof, but you won't find out about it..... until it rains, and then it'll be too late to do anything except swim out if it.
Bu çatısı akan oda, ama yağmur yağana kadar fark etmezsiniz, sonra yüzmenin dışında bir şey yapmak için artık çok geç olur.
Leaky roof?
Dam mı akıtıyor?
Honest and true, it's like bailing out an old leaky boat filled with holes.
Şurası bir gerçek ki bu, her tarafı delik deşik eski bir tekneden su boşaltmak gibi.
I hear you've been studying hard in this leaky room.
Bu sızıntılı odada çok çalıştığını duydum.
My prescription for them is to throw them overboard in a leaky lifeboat.
Benim onlar için yazacağım reçete sızdıran bir cankurtaran botuyla gemiden atmak olur.
Right now I'm painting a bunch of leaky boats.
Şu anda sadece su alan tekneleri boyuyorum.
Goodbye, leaky closet.
Hoşça kal, sızan tuvalet.
Could be a leaky valve.
Vanalardan biri sızdırıyordur belki.
I told you that leaky mouth would jump up on you, Boetius!
Salyalı ağızlının üzerine atlayacağını söylemiştim, Boetius!
All the client can afford is a leaky faucet!
Müşterinin parası ancak damlatan bir musluğa yetti.
On the corner, in my old leaky phone booth.
Köşede, su basmış eski bir telefon kulübesinde.
It's my last account, my last stop tonight, and I had a leaky pen.
Bu benim son raporum, bu geceki son durağım ve sızdıran bir kalemim var.
Aim at that leaky porthole.
Deliğe hedef al.
- They won't even let us fix our leaky roof.
- Çatıyı onarmamıza bile izin vermiyorlar.
It's sure not a leaky gas pipe.
Sızan bir gaz olmadığı kesin.
It's called leaky pipe irrigation.
Adı Sızıntılı Boruyla Sulama.
I think Jake's always been too leaky a vessel for anybody to put much hope in.
Jake kabından olması gerektiğinden fazlasını sızdırıyor. Birileri içine bir şeyler eklesin diye umuyor.
I meant to get you on that leaky faucet.
Damlayan musluğu tamir eder misin diyecektim.
She's got a bladder like a leaky marrow.
Delinmiş balon gibi idrar kesesi var.
- But the leaky toilets and the 500 cats.
- Ama sızdıran tuvaletler ve 500 kedi.
Now, if the soil is contaminated so far away... there must be more leaky canisters than we thought.
Eğer toprak bu kadar zamandır kirlenmiş ise sandığımızdan daha fazla sızıntı yapan kutular var demektir.
The other world is as leaky as a boat.
Öbür dünya, bir kayıktan daha fazla su geçirmez değil.
Without you Niagara Falls is just a leaky faucet
Siz yokken Niagara sanki bir damlacıktı.
" He saw the world out of the porthole of a leaky freighter...
Dünyayı hurda bir şilebin lombarından gördü.
Leo, we're having a problem with a leaky faucet in the sink.
Leo, hazır buradayken, musluk su sızdırıyor.
Damn leaky rubber woman.
Lanet hava kaçıran plastik kadın.
A handful of people on a leaky boat are going to save the world?
Yani bu gemide bulunan birkaç kişinin dünyayı kurtaracağını mı söylüyorsun?
It's not like we're boat people out in the Bermuda Triangle in a leaky raft dying of thirst.
Tekneden Bermuda Şeytan üçgenine düşmüş bir salda susuzluktan ölmek üzere olan insanlar gibi değiliz ya.
Half the crew drowned in leaky lifeboats.
Mürettebatın yarısı, delik filikalarda boğulmuştu.
Ah, it were a terrible shame. - Leaky lifeboats?
Korkunç bir şanssızlıktı.
You sure this leaky tub is the right one?
Bu sızdıran teknenin doğru olan olduğundan emin misin?
Design Division wants me dead over a leaky sunroof?
Design Division sızdıran bir tepe penceresi yüzünden ölmemi mi istemiş?
A LEAKY PEN.
Dur bir dakika...
I'M SUPPOSED TO NEED A LEAKY PEN, IS THAT IT?
Çılgınca.
Oh, put that away, and that leaky fountain pen.
Baba. Vali arıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]