Learn translate Turkish
32,537 parallel translation
He states that as a child he seemed to learn everything backward.
Bunu, çocukken belirtmiş ve her şeyi geçmiş yıllarda öğrenmiş sanki.
I didn't learn this art from my guru to earn money.
Üzerinden para kazanmak için bu sanatı öğrenmedim.
Well, where am I supposed to learn to be a real man?
Gerçek bir adam olmayı nerede öğreneceğim peki?
If you have the spare time, I would think you'd be spending it trying to learn about your parents.
Boş zamanlarında aileni tanımaya çalışırsın diye düşünmüştüm.
She gonna learn sometime.
Bir ara öğrenecek.
- No, she was not, learn your facts.
- Hayır, değildi, gerçekleri öğren de gel.
Always meant to learn, but just can't get away.
Her zaman öğrenmek istedim ama hiç gidemedim.
You might actually learn something.
Bir şeyler öğrenebilirsin.
You believe that, but you must learn to see things differently now.
Buna inanıyorsun fakat artık olaylara farklı bakmasını öğrenmelisin.
People can learn a lot about each other in a short period of time.
İnsanlar kısa süre içinde birbirlerini iyice tanıyabilirler.
They say it's a good age for kid to learn English.
Çocukların İngilizce öğrenmesi için bu yaşlar iyi diyorlar.
Watch and learn, pickles.
İzle de öğren, turşucuk.
You really should learn the language if you're gonna work here.
Eğer burada çalışacaksan dile hakim olmalısın.
Follow my friend where to go, to learn the truth you've hidden below.
Öğrenmek için sakladığın gerçeği, nereye giderse arkadaşım, takip et onu.
And yet I still have so much to learn from you.
- Yine de senden öğreneceğim çok şey var.
- Like I learn their names.
- Adlarını sorar mıyım hiç?
- No. I'm trying to learn about every part of your life.
Hayatının her köşesini öğrenmeye çalışıyorum.
I'm going to learn how to Douche.
Nasıl şapşallık edeceğimi öğreneceğim.
Because I want to learn what it's like to be you, Daniel.
Çünkü nasıl senin gibi olabileceğimi öğrenmek istiyorum, Daniel.
So, you were trying to learn how not to Douche.
Yani sen de şapşallığı bırakmaya çalışıyorsun.
But you can learn how to control it.
Nasıl kontrol edildiğini öğrenebilirsin.
Well, you should take a business class and learn how the world works.
O zaman işletme dersi al da dünyanın nasıl döndüğünü öğren.
Main target of my task force is about to learn that his daughter was found hanging from a billboard in a vacant lot.
Benim ekibimin ana hedefi olan adamın kızının billboarda asılmış halde bulunduğunu öğrendim.
How often do you learn so much so quickly?
Ne sıklıkla bu kadar fazla şeyi, bu kadar çabuk öğreniyorsun?
Gonna learn all kinds of new things...
Bir sürü yeni şey öğreneceksin.
I want to learn stuff. Well, what do you want me to do about it?
- Bir şeyler öğrenmek istiyorum.
This where I'm gonna learn math, science, and spelling?
Matematik, fen ve imlayı burada mı öğreneceğim?
Mrs. Yang, you might learn things in court today.
Bayan Yang, Bugün mahkemede bazı şeyleri öğrenebilirsiniz.
That's how you learn how to watch people like that.
Bu şekilde insanları izlemeyi öğrendin.
Watch and learn, kid.
İzleyin ve öğrenin evlat.
You learn something new every day.
Hergün yeni bir şey öğreniyorsun.
Where did you learn to do that?
Bunları nereden öğrendin!
Where did you learn to do that?
Bunu yapmayı nereden öğrendin?
If only we can learn to take care of each other.
Ama sadece birbirimize dikkat etmeyi öğrenebilirsek.
You learn to trust your gut.
İç güdülerinize güvenmeyi öğrenmelisiniz.
It's when computers learn to outsmart man like women did years ago.
Bu bilgisayarların, yıllar önce kadınların yaptığı gibi erkekleri zekâyla alt etmeleri.
Hello, and thank you for choosing to learn more about the New Life Church where worship and devotion, both to Christ and our fellow members, serve as the foundation of our belief.
Merhaba. Yeni Hayat Kilisesi'ni yakından tanımayı seçtiğiniz için teşekkür ederiz. İnancımızın temelinde, hem İsa'ya hem de cemaat üyelerimize biat etmek ve kendimizi adamak yatar.
It's just getting really difficult the way your girls talk to me when you're not here, - and I just think that they should learn some respect, - Oh, okay.
Kızlarının sen yokken bana karşı olan tavırları zoruma gidiyor ve biraz daha saygılı olmaları gerektiğini düşünüyorum.
Hey, Duke? You need to learn how to whisper.
Duke, fısıldamayı öğrenmelisin.
People learn after it is over.
İnsanlar herşey bittikten sonra öğreniyorlar.
Where did you learn all this?
Bütün bunları nereden öğrendin?
- That is when you will learn...
İşte o zaman öğrenirsin.
And now he must learn to be a man.
Ve şimdi bir erkek olmayı öğrenmeli.
But... what if the Search Bloc were to learn the location of your labs?
Ama peki ya Araştırma Birliği laboratuvarlarının yerini öğrenseydi?
- Well, you better learn.
- Öyleyse, öğrensen iyi edersin.
We'll learn.
Öğreniriz.
You would learn so much with Frankie, so then you'll be totally up to speed.
Frankie'ye dair ne var ne yok öğrenmiş olursun.
You're never gonna make it unless you learn how to be fired.
Kovulmayı öğrenemezsen bu işte başarılı olamazsın.
There's nothing else we can really learn from him because...
Hakkında başka bir şey öğrenemiyoruz çünkü...
'He'll learn to walk.. .. and to deal with his pain.'
'Yürümeyi böyle öğrenecek ve acıyla başa çıkmak zorunda.'
You may learn something.
Birkaç şey öğrenebilirsin.