English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Leave me out of it

Leave me out of it translate Turkish

203 parallel translation
Well, if he's going to ask a lot of questions, he can leave me out of it.
Çok soru soracaksa beni bu anketten çıkarabilir.
Well, drive one another crazy, but leave me out of it!
Şey, git başkasını delirt, ama beni bu işe katma!
Here now, you'd better leave me out of it.
Şimdi, beni bunun dışında tutsanız iyi olur.
Rip off the Eiffel tower, hijack a tourist boat, forge the Mona Lisa but leave me out of it.
Eyfel Kulesini veya Mona Liza'yı çal.., Ya da turistleri tekneyle dolaştır Ama beni bu işlere bulaştırma.
But leave me out of it!
Beni bunun dışında bırak.
Just leave me out of it.
Beni onlara karıştırma.
Just leave me out of it!
- Beni bu işe karıştırma!
Leave me out of it.
Beni bu işin dışında bırakın.
Just leave me out of it.
Sadece benim bunun dışında tut.
But just leave me out of it.
Ama beni karıştırma.
Well, just leave me out of it.
İyi, en azından beni karıştırma.
Just leave me out of it!
Sadece beni buna bulaştırma!
Do what you have to do and leave me out of it, and don't describe it when you come back.
"Yapman gerekeni yap beni karıştırma yeter." "Ayrıca geri döndüğünde de bokunu betimleme bana!"
- Leave me out of it.
- Beni karıştırma.
If you two wanna kill each other, leave me out of it.
Birbirinizi öldürecekseniz, beni karıştırmayın.
Look, leave me out of it, all right?
Beni karıştırma, tamam mı?
Please... leave me out of it.
Lütfen... beni bu işten uzak tutun.
Leave me out of it.
Beni bu işe karıştırma.
Just leave me out of it.
Beni bu işin dışında bırakın.
Leave me out of it.
Beni de rahat bırak.
You wanna visit old school friends, leave me out of it.
Eski okul arkadaşlarını ziyaret etmek istiyorsan beni unut.
Just leave me out of it.
Yeter ki beni kurtar.
Do what you want, but leave me out of it.
Ne istersen yap, ama beni karıştırma.
Next time you want to make an ass out of yourself, leave me out of it.
Bir daha kendini salak durumuna düşürmek istediğinde beni karıştırma.
The next time you try to assert yourself, leave me out of it.
Gelecek sefer, kendini göstermek istediğinde, beni bunun dışında bırak.
If you wanna die, leave me out of it!
Ölmek istiyorsan beni bu işe karıştırma!
Well, leave me out of it too.
Beni de bu işin dışında bırak.
Well, maybe that's why I said to leave me out of it.
Belki de bu yüzden beni karıştırmayın dedim
- Leave me out of it.
- Beni olaya karıştırma.
Just leave me out of it, OK?
Beni bu işe karıştırma, tamam mı?
Remember Faith how you want, but leave me out of it.
Faith'i istediğin gibi hatırla, ama beni buna karıştırma.
Just leave me out of it.
Beni hiç karıştırma, tamam mı?
Just leave me out of it.
Beni bu işe karıştırma yeter.
Why not let Inspector Miura take it and leave me out of it?
Niye Müfettiş Miura'ya izin vermiyorsunuz. Onu alıp beni dışarı mı itiyorsunuz?
Leave me out of it.
Beni bunların dışında bırak.
"I come from this poor, Texas-Irish, illiterate fucking background so leave me out of it because my people got fucked over"?
Ben İrlanda asıllı cahil bir Teksaslı'yım, beni bu işe karıştırmayın, benim halkım... -... çok kazık yedi dedi mi?
I don't know anything, so leave me out of it, all right?
Baksana! Ben bir şey bilmiyorum. Beni bu işin dışında bırak!
Let me tell you, Charlie, leave Tom out of it.
Bana bak, Charlie, Tom'u sokma bu işe.
It'll get me hospital leave and get me out of sight of your ugly old face.
Bana hastane izni verip o çirkin suratını görmememi sağlayacak.
It was very kind of you to leave this out for me.
Bunu benim için bırakmanız ne büyük incelik.
Flo, I really don't need anybody making speeches for me... so I'd appreciate it if you'd just leave me out of your jokes, okay?
Flo, kimsenin benim içim konuşma yapmasına ihtiyacım yok. O yüzden, şakalarına beni karıştırmazsan çok sevinirim.
That's right, leave it to me, let me get you out of it.
Tabii bana bırak, seni bu işten kurtarayım.
Madam, I'm sensible to your predicament and you need have no concern about my wages, I can willingly forego them but it is out of the question for me to leave Her Ladyship in her present state.
Madam, içinde bulunduğunuz ruh halini anlıyorum. Maaşım konusunda tasalanmanıza da gerek yok, bundan seve seve vazgeçerim. Ama Leydi Hazretlerini şu halde bırakmam söz konusu olamaz.
Leave me out of it.
Beni bırak.
And please leave me and Dad out of it.
Ve lütfen babamı ve beni bu işe karıştırma.
Billy cares about me so just leave him out of it.
Billy beni seviyor onu karıştırma.
It's one of those things that it's better not to think about! When paintings fall, when you wake up one morning and you don't love her, when you open a newspaper and read that war has broken out, when you see a train and want to leave, when you look in a mirror and realise you're old, when one evening, in the middle of the ocean, Nineteen Hundred looks up from his plate, looks me in the eye and...
Bu üzerinde düşünmemenin daha iyi olacağı şeylerden birisi... resimler düştüğünde, bir sabah kalktığında artık o kadını sevmediğinde, gazeteyi açıp savaşın patlak verdiğini okuduğunda, bir tren görüp onunla ayrılmak istediğinde, aynaya bakıp yaşlandığını fark ettiğinde, bir akşam, okyanusun ortasındayken, Bindokuzyüz... tabağının üzerinden gözlerimin içine bakıp...
I'd really appreciate it if you would just leave me out of your act altogether.
Beni tamamen gösterinden çıkarırsan memnun olacağım.
Why don't you buy some brownies, put it in and leave me out of this?
Neden siz kek alıp, içine koyup, beni de bunun dışında bırakmıyorsunuz?
Of course, leave it to me to wait until you've got a boyfriend to finally ask you out.
Şüphesiz, bana bırak bunu, sana çıkma, teklif edecek bir erkek arkadaş bulana dek.
Just leave me the hell out of it.
Beni bu işe karıştırma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]