English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Legless

Legless translate Turkish

73 parallel translation
A legless tadpole.
Bacaksız iribaş.
He is the armless, legless wonder of the 20th century!
O 20. yüzyılın... kolsuz, bacaksız harikası.
To grow up like his father, a legless fucking joke.
Onun babası gibi büyümeli, bacaksız kahrolası şaka.
Miss Flora, the legless woman.
Bayan Flora, bacaksız kadın.
I earn my living by being on show as Flora the legless woman, you know.
Hayatımı bir şovda bacaksız kadın Flora olarak kazanıyorum.
Condemned to a watery grave with a captain who's legless.
Bacaksız kaptanı olan, sudan bir mezara mahkum olduk.
and maybe this... legless ghost is the guy... who went instead of me.
Ve belki bu... ayaksız adam benim yerime orada olan kişi.
And they'd be legless.
Sahnede küfelik olurlardı.
Absolutely legless onstage.
Resmen küfelik.
Poor legless cripple!
Seni bacaksız kötürüm!
Alms for the legless!
Bacaksızlara sadaka!
I should have died out there with my men, but now, I'm nothing but a goddamn cripple, a legless freak!
Orada, adamlarımla birlikte ölmeliydim ama şimdi, bacakları olmayan, sakat bir ucubeyim!
So come to The Legless Frog... if you want to get sick and die and leave a big, garlicky corpse!
Hastalanıp ölmek ve sarımsak dolu koca bir cesede sahip olmak istiyorsanız Bacaksız kurbağa'ya gelin.
"A legless man, identified as W.J. Pickens, was discovered Sunday afternoon in a men's room at a rest stop near Alva."
" W.J. Perkins adındaki, bacakları kopmuş adam, Pazar günü Alva yakınlarında bir dinlenme alanında bulundu.
Dad, how is a legless doll gonna protect me on the subway?
Bacaksız bir manken beni metroda nasıl koruyacak, baba?
Julien, stop it, he's legless
Julien, yapma, ayakta duramıyor.
My other masters, they fine me one week pay if I blind drunk, two week pay if I blind, legless drunk.
Öbür patronlarımın, benimle araları iyiydi, içmekten görmez olursam bir haftalığımı, yürüyemez olursam iki haftalığımı keserlerdi.
Blind, legless, daft, sick, smelly drunk.
Kör, kötürüm, perişan hasta, kokmuş sarhoş.
In fact, blind, legless, daft, sick, smelly drunk by the sounds of things.
Aslında kör, kötürüm, perişan, hasta, kokmuş sarhoş ve onun sesleri.
Him and his little playmate, legless, chucking clods at my window.
O ve onun sarhoş arkadaşı pencereme taş atıyorlardı.
She was drunk legless, so they took her home and kept her there.
Kız çok sarhoş olmuş, onlar da kızı eve götürmüş.
Get that legless witch out of here!
O bacaksız cadıyı çıkar buradan!
For all these years she has been looking for her "legless bird."
Lulu bunca yıl boyunca bacaksız kuşunu aramıştı.
He's legless.
O bacaksız.
You can't be as bad as us, we're legless.
Eminim bizim kadar kötü olamazsın. Biz bacaksızız.
Driscoll, the seller, legless with liquor.
Satıcı, körkütük sarhoş Driscoll'du.
I mean, that's like riding a legless horse,
Yani bu bacakları olmayan bir ata binmek gibi
Having some legless, Leathery, um--What's the, uh,
Bacaksız ve derili şey...
Big, slimy, legless- - Cocks.
Kocaman, sümüksü, bacaksız.
His legless mother's cunt.
Bacaksız annesinin şeyinden.
There's a legless skeleton of a horse in John Jacob's tomb,
John Jacobs'ın lahitinde bacaksız bir at iskeleti var.
He spent most of his time lying on the floor In front of his legless piano Surrounded by orange peels and apple cores.
Zamanının çoğunu, bacaksız piyanosunun yanında, portakal kabukları ve yenmiş elmalarla birlikte, yerde yatarak geçirdi.
How about you, poor, legless child?
Sen gel bakalım fakir bacaksız çocuk?
Blind elongated and legless caecilians maybe but simple inoffensive earthworms they are not.
Sesilyanlar kör, uzun ve bacaksız olabilirler ama basit ve zararsız solucanlar değiller.
Blind elongated and legless caecilians maybe but simple inoffensive earthworms they are not.
Kör, sünmüş ve ayaksız kör kertenkeleler basit, zararsız solucanlar gibi görünebilirler, ama değiller.
These early legless reptiles flourished and remained underground for a long time.
Bu ilkel, bacaksız sürüngenler uzun süre yer altında kaldı ve çoğaldı.
He was a legless 55-year-old man with no dreams, who did the one thing he used to despise most.
Bacaklarını kullanamayan, 55 yaşında bir adamdı. Hiçbir hayali yoktu. En çok küçümsediği şeyi yapmıştı.
Promise you won't get Eddie too legless tonight, will you?
Eddie'nin zil zurna sarhoş olmasına engel ol, olur mu?
The coach said, "How would you like to be pro hockey's... first legless, handless player?"
Koç dedi ki, bacaksız ve elsiz bir profesyonel olmak ister misin?
He came home legless, but, uh, he home.
Bacaklarını kaybetmiş ama eve döndü.
Because they, uh, you know - It's like, I wonder what I did in my past life to be reborn a legless, flightless bird... in the middle of the North Pole -
Çünkü onlar da büyük ihtimalle... daha önceki hayatlarında ne günah işlemişler de Kuzey Kutbu'nda... kanatsız ve bacaksız bir kuş olarak doğmuşlar, diye düşünüyorlardır.
You're legless, eh?
Zil zurna olmuş!
We are legless turtles rotting on the beach.
Biz kumsalda çürüyen bacaksız kaplumbağalarız.
- Come on, Legless Pooch.
- Hadi, Bacaksız Pooch.
Legless Pooch and I are on it.
Bacaksız Pooch'la hallederiz.
Call me Legless Pooch again, you're gonna be Headless Jensen.
Bana bir daha Bacaksız Pooch dersen, Başsız Jensen olacaksın.
Let's get you legless.
Hadi artık gidelim.
Well, no point carrying you back legless.
Seni bacakların olmadan geri taşımanın manası yok.
You just said that you were legless.
Biraz önce ona "bacaksızsın," dedin.
You're legless.
Sen bacaksızsın.
He came home legless... but he home...
Bacaklarını kaybetmiş ama eve döndü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]