Lemon translate Turkish
5,245 parallel translation
Of all the crazies who have walked through that door today, Lemon Breeland, you are the craziest. ( shrieks )
Bugün bu kapıdan giren bütün o manyaklar içinde, Lemon Breeland, en manyağı sensin.
( quietly ) : Lemon, people are leaving, all right?
Lemon, insanlar gidiyor, tamam mı?
Lemon is gonna show our brand-new chef how to cook grits.
Lemon yeni şefimize nasıl mısır pişirileceğini gösterecek.
Well, at least no one's storming out, Lemon, so that's a plus.
En azından kimse basıp gitmiyor, Lemon. Yani bu iyi bir şey.
Besides, we don't have a chef, Lemon- - thanks to you.
Ayrıca, bir şefimiz yok Lemon, senin yüzünden.
Genius revelation, Lemon.
Çok akıllı bir gözlem, Lemon.
Didn't know you'd ever noticed them, Lemon.
Onları fark ettiğini hiç bilmiyordum, Lemon.
Lemon, you can't bribe the Alcohol Control Board with free booze.
Lemon, Alkol Kontrol Kurulu'na beleş içkiyle rüşvet veremezsin.
I could pursue a relationship - with the man Lemon once loved.
Lemon'un bir zamanlar sevdiği, bir adamla ilişki yaşayabileceğim, bir dünya yok.
With Lemon?
Peki Lemon'la?
Lavon, Lemon and I... just became friends again.
Lavon, Lemon ve ben... daha yeni tekrardan arkadaş olduk.
Okay, you were always Lemon's favorite cousin, so I had to be nice, but, I'm not with Lemon anymore, so I can say that now. I do not like you.
Lemon'un ev sevdiği kuzeniydin, ben de iyi davranmak zorundaydım, ama artık Lemon ile birlikte değilim, yani artık rahat rahat söyleyebilirim.
Well, Lemon Breeland.
Lemon Breeland.
Why do you even want the Rammer Jammer, Lemon?
Neden Rammer Jammer'ı istiyorsun ki, Lemon?
Hey, Lemon, why don't you get your daddy, just go out and buy you a boat?
Hey, Lemon, neden babacığını çağırmıyorsun, gidip sana bir tekne alsın?
Whatever, Lemon.
Neyse ne, Lemon.
Why do you even care so much, Lemon?
Neden bu kadar önemsiyorsun ki, Lemon?
Lemon, come on.
Lemon, hadi.
Well, it's no fun to win like that, Lemon.
Öyle kazanmak hiç zevkli değil, Lemon.
Lemon, you don't need to...
Lemon, özür dilemene gerek yok...
As long as it's not lemon, I don't give a rat's ass.
Limonlu olmadığı müddetçe, umurumda bile değil.
And my favorite food, of course, is lemon sage chicken and Yukon gold potatoes with braised kale.
Ve benim de en sevdiğim yemek tabii ki ; limon ve adaçayı ile marine edilmiş tavuk ve haşlanmış patates ile yanında da kısık ateşte pişirilmiş lahana.
It's very scrummy if you add lemon.
Eğer limon sıkarsanız nefis oluyor.
We didn't use any. Iced lemon tea!
Hiç kullanmadık.
Iced lemon tea.
Limonlu buzlu çay.
One iced lemon tea, coming right up!
Limonlu buzlu çay, hemen geliyor!
I make a lemon drizzle.
Ben de limonlu kek yapabilirim.
If not, I'll take a Grey Goose with soda and a lemon.
Eğer yoksa limonlu Grey Goose votka ve soda olsun.
Collin Jennings, who I hadn't stopped thinking about since we bonded over lemon bars in my epic outing, but with my man in my bed,
Özgüvenli olup bencil olmaması şey, seksiydi. Bir ikinci sınıf öğrencisini seksi bulmam acayip miydi?
LEMON : Right there is just fine.
Tam burası gayet iyi.
Hey, Lemon.
Hey, Lemon.
( sighs ) ANNABETH : Hi, Lemon. Psst!
Selam, Lemon.
And we are all so proud of you, Lemon.
Hepimiz seninle çok gurur duyuyoruz, Lemon.
LEMON : Okay, can you please have them call me back today?
Tamam, lütfen beni bugün geri aramalarını söyler misiniz?
This is Lemon Breeland.
Ben Lemon Breeland.
Lemon, I just saw posters up at the Dixie Stop.
Lemon, az önce Dixie Stop'taki posterleri gördüm.
Lemon.
Lemon.
LEMON : And in conclusion, not only would this be an incredible honor and a favor, but we also think that you would have a great time.
Ve sonuç olarak, bu sadece inanılmaz bir onur ve iyilik olmayacak, ayrıca çok iyi zaman geçireceğinizi düşünüyoruz.
Quinby's only 20 minutes away, Lemon.
- Quinby sadece yirmi dakika mesafede, Lemon.
LEMON : Oh, my...
Amanın.
Tom, Rachel, Mike, this is Lemon.
Tom, Rachel, Mike, sizi Lemon'la tanıştırayım. Lemon Breeland.
Lemon Breeland. Ah, nice to meet you.
Tanıştığımıza memnun oldum.
Lemon Breeland, you did it.
Lemon Breeland, başardın bu işi.
Wade Kinsella and Lemon Breeland owning a business together?
Wade Kinsella ve Lemon Breeland birlikte iş mi yürütecekler?
Uh, excuse me, Wade, Lemon?
Afedersin, Wade, Lemon.
LEMON :
Bayan Curran, şef pozisyonu için mi başvuruyorsunuz? - Evet.
I am not a sexual lemon!
Ben çükü olan bir hıyar değilim!
( phone ringing ) CRICKETT : Lemon!
Lemon.
Lemon?
- Lemon? Jonah?
Lemon!
Lemon!
♪ Don't know what else I can do... ♪ LAVON :
Lemon.