English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Leper

Leper translate Turkish

374 parallel translation
He say y'all get there quick, before they hustle him off to that leper place.
O'nu o ucube yere göndermeden bir an önce oraya gitmenizi söylemiş.
Leper place?
Ucube yer mi?
There's no sense treating the man like a leper.
Ona cüzamlı gibi davranmanın manası yok.
" The leper is back.
" Cüzamlı geri gelmiş.
What am I around here, a leper?
- Hayır. Neyim ben, cüzamlı mı?
"Leper Colony."
"Cüzam Kolonisi."
"The Leper Colony." How do you like it?
"Cüzam Kolonisi." Hoşunuza gitti mi?
Baxter's promoted out of the Leper Colony.
Baxter, Cüzam Kolonisi'nden terfi etti.
How San Francesco, praying in the forest at night, met the leper.
San Francesco'nun, gece ormanda dua ederken cüzamlı ile karşılaşması.
Well, he's known as the White Saint of the Leper Colony.
Kendisi Cüzzam Kolonisin Beyaz Azizi olarak bilinir.
Our noble citizens of Talua didn't want a leper hospital not on their beautiful island.
Talua'nın soylu insanları güzel adalarında cüzam hastanesi istemediler.
What good is it if we are sent to a leper colony instead?
Ama cüzam kolonisine gönderilirsek bunun bize ne yararı olur?
There is only one man in Spain who could humble a king... and would give a leper to drink from his own pouch.
İspanya'da bir kralı hem küçük düşürüp, hem de bir cüzzamlıya kendi matarasını verebilecek olan tek bir kişi var.
I'm not a leper.
Korkma, cüzzamlı değilim.
I was a leper.
Ben bir cüzzamlıyım.
AND FATHER DAMIEN LOOKED AT THE LEPER AS THOUGH HE WERE HIS BROTHER.
Ve Peder Damien aynı kardeşiymiş gibi baktı cüzamlıya.
AND HE TOOK THE PIPE FROM THE LEPER'S MOUTH AND PUT IT IN HIS OWN.
Ve cüzamlının ağzından kamışı aldı... ve kendi ağzına götürdü.
FATHER DAMIEN GAVE THE LEPER SOMETHING VERY PRECIOUS.
Peder Damien o cüzamlıya çok kıymetli bir şey verdi.
You're not afraid to touch the leper?
Cüzamlıya dokunmaktan korkmuyor musunuz?
The leper is treated if it is assisted from the beginning of the wrong.
Tedaviye, hastalığın ilk safhalarında başlandığında, hastalar iyileşebilmektedir.
Touch the leper.
Bu cüzamlıya dokun.
Am I a leper?
Bana vebalı muamelesi mi yapıyorsunuz?
You made a leper well.
Cüzzamlı birini iyileştirmiştin.
Takatani was a leper.
Takatani cüzzamlıydı.
I just met this fellow, and he treated me like I was a leper or something.
Leland'a rastladım ve bana cüzamlıymışım gibi davrandı.
There is no spring here from which a leper may drink.
Cüzzamlıların buradaki pınarlardan su içmesine izin verilmiyor.
There is only one man in Spain who could humble a king and yet give a leper his pouch.
İspanya'da bir kralı hem küçük düşürüp, hem de bir cüzzamlıya kendi matarasını verebilecek olan tek bir kişi var.
I wanna work with lepers on a leper colony.
Cüzam kolonisindeki cüzamlılarla çalışmak istiyorum.
It's probably having as much effect on crime as a Band-Aid on a leper.
Bu olaylar kesinlikle suç denen cüzzama bir yara bandı oldu.
A leper!
Cüzzamlıyım.
After dedicating 30 years to the country, I feel sad, humiliated. I feel like a leper!
Vatanıma otuz yıllık hizmetin ardından,... kırıldım şu an, aşağılandım.
You're turning me out, banishing me like a leper!
Benden kurtulmaya çalışıyorsun, hastaymışım gibi beni kovuyorsun.
I got so many hickeys I look like a leper.
Her tarafım ısırık izi, cüzzamlı gibiyim.
- Alms for a leper.
- Cüzamlıya bir sadaka.
- Alms for a leper.
- Cüzamlıya sadaka.
Alms for an ex-leper.
Eski bir cüzamlıya bir sadaka.
- Spare a talent for an old ex-leper?
- Eski bir cüzamlıya bir altın yok mu?
Spare a talent for an old ex-leper?
Eski cüzamlıya bir altın yok mu?
All right, final offer, half a shekel for an ex-leper?
Pekala, son teklif, eski cüzamlıya yarım sikke?
- Did you say ex-leper?
- Eski cüzamlı mı dedin?
One minute I'm a leper with a trade, next minute my livelihood's gone.
Cüzamlı bir iş sahibiyken, geçim kaynağım elimden gitmiş oldu.
Well, why don't you go and tell him that you want to be a leper again?
Ona tekrar cüzamlı olmak istediğini söyle o zaman.
"with my revulsion at the thought... " of a leper colony only a mile distant. "
"Tabii, sadece 1 mil ötemizde vebalıların olacağı düşüncesiyle tiksinerek."
Doris, when we get through with him, he'll be happy to clean the latrines at a leper colony.
Doris, işini bitirdiğimizde cüzamlıların tuvaletini bile zevkle temizliyor olacak.
Being thrown out of here is better than being thrown out of a leper colony.
Buradan atılmanın cüzamlılar kolonisinden atılmaktan ne farkı var?
You're one of a leper organisation.
Hepiniz hastasınız.
But say you hate Christmas, everybody makes you feel like you're a leper.
Ama Noel'i sevmiyorum deyince, herkes cüzamlıymışım gibi davranıyor.
She looked at me like I was a leper.
Bana vebalıymışım gibi baktı.
Drink is urine for the last leper in Hell!
İçki, cehennemdeki son cüzzamlının sidiğidir!
"Unclean, unclean!" you shout, ringing your leper's bell, warding us all off.
"Pislik, pislik!" bağırırsın, cüzzamlı zilin çalar.
There is no spring nearby from which a leper is allowed to drink. I'm thirsty.
Cüzzamlıların buradaki pınarlardan su içmesine izin verilmiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]