Let me think about it translate Turkish
428 parallel translation
Let me think about it.
Bir düşüneyim.
Let me think about it.
Düşünmem lazım.
Say, look, I feel a little dopey right now, George,... but... let me think about it.
Şu anda biraz şaşkına dönmüş vaziyetteyim, George ama... izin ver düşüneyim.
Let me think about it.
Bunu düşünmeme izin ver.
- Let me think about it.
- Biraz düşünmeliyim.
- Well, let me think about it.
- Düşünmeme izin verin.
Let me think about it, will you?
Bunu bir düşüneyim.
Let me think about it, Frank.
- Biraz düşünmeme izin ver, Frank.
- Let me think about it.
- Bilmiyorum, bırak da düşüneyim.
- Let me think about it.
- Bu konuyu düşünürüm.
Let me think about it.
- Bir düşüneyim.
Let me think about it.
Düşünürüm.
Let me think about it.
Biraz düşünmeme izin ver.
Let me think about it.
Biraz düşüneyim.
Let me think about it.
Bunu biraz düşüneyim.
- Let me think about it.
- Bir düşüneyim.
Let me think about it
Düşünmeme izin ver.
That's easy, let me think about it
Bu kolay, sen bana bırak.
Keep cool, let me think about it
Sakin ol, bir fikrim var.
well, let me think about it.
Yani, bunu bir düşüneyim.
Let me think about it.
Düşünmeme izin ver.
Let me think about it.
Bir bakayım şuna hele...
Let me think about it.
Bırak bunu düşüneyim. Selam.
Let me think about it.
Bunun üzerinde düşüneyim.
Nam, let me think about it.
Nam, bırak biraz düşüneyim.
Don't argue, let me think about it.
Tartışmayı kesin! Ben karar vereceğim!
Well, let me think about it.
Biraz düşünmeme izin ver.
Let me think about it
İzin ver bunun hakkında düşüneyim.
Let me think about it.
Bunu düşüneyim.
Let me think about it...
Düşünmeme izin ver.
Let me think about it.
Düşünmem için bana izin ver.
- Let me think about it.
- Bunu düşüneyim.
Well, let me think about it I'll let you know tomorrow
Bunu iyice düşünmeliyim. Yarın size cevap veririm.
Well, let me think about it.
Bunu bir düşüneyim.
[clears throat] Let me think about it.
Bunu biraz düşünelim.
Let me think about it.
Bunu biraz düşünelim.
- Let me think about it.
- Bunu biraz düşüneyim.
- Let me think about it.
- Bunu bir düşüneyim.
I mean, maybe if he backed off and let me come to him, maybe I would think about it.
Yani, belki geri çekilse ve ona gelmeme izin verse belki düşünebilirim.
- Let me tell you what I think about it.
- Düşüncemi açıklama şansı ver bana.
- Don't you think it's about time... you let me in on this jolly little secret?
- Henry, sence de artık bana bu neşeli, küçük sırrını açmanın vakti gelmedi mi?
Please think about it and let me know.
Lütfen bunu düşünüp kararınızı bana iletin.
Let her forget me, not think about it...
Beni unutsun, düşünmesin.
Think about it, PasquaIino Porfusso, and let me know.
Düşün Paskualino Porfusso, ve bana bildir.
Let me finish up here, then I'll think about it.
Bu kısmı ben sonra düşünür, hallederim.
You could think about it and let me know later.
Düşünüp, sonra kararını bildirirsin.
Think about it and let me know. " I said.
Bak, böyle böyle. " " Ne diyorsun?
Let me think about it.
Bunu bir düşüneyim.
Can you do anything about that? I said let me think about it.
"Kaça patlar?" diye sordu.
When I think about it, Samantha never let me run free, or petted me or played with me.
Düşününce, Samantha beni hiç serbest bırakmadı, okşamadı benimle oynamadı.
All right, let me think about it.
Pekala, bir düşüneyim.