English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Levitating

Levitating translate Turkish

60 parallel translation
- That's levitating.
- Bu göğe yükselmedir.
Unless you plan on levitating this thing, I think it's here to stay.
O şeyi havaya kaldırmayı düşünüyorsan, burada kalmayı tercih ederim.
Imagine seeing that in Peking. A plaque of a Chinaman pumping his bayonet into an Englishman halfway up Regent Street, a bowler hat, levitating in shock, and underneath, "West London Campaign, 1898."
Şimdi bir de bunu Pekin'de versiyonu olsa, bir Çinlinin süngüsünü, Regent sokağının üzerinde, fötr şapkalı, şoka girmiş bir İngiliz'e defalarca sokup çıkardığını altına da, "Kuzey Londra Zaferi, 1898." yazsa.
There's evidence in the X-Files - furniture moving untouched, objects levitating, unexplained electrical discharges.
Gizli Dosyalar'da kanıtlar var ; dokunmadan eşyaları hareket ettirmeler,... havalanan eşyalar, açıklanamayan elektrik boşalmaları.
I want my nipples to press, but I don't want them to look like they're levitating.
Göğüs uçlarıma basmasını istiyorum havaya kalkmasını değil.
You'll see the Dance of the Seven Veils, the Arab lady levitating, the Chinese lady crucified with daggers!
Yedi peçelinin dansını görürsün, Arap bayan havaya yükseliyor. Çinli bayan hançerle çarmıha gerilmiş!
Or that leaving us alone with our thoughts had so empowered us that... Simon was levitating up to heaven?
Ya da bizi düşüncelerimizle başbaşa bırakınca Simon'u cennete yükselttiğimizi mi düşünüyordu?
One more anal-probing, gyro-pyro, levitating-ecoplasm, alien-antimatter story and I'm gonna shoot somebody.
Bir tane daha anal test, daire, havada uçan ektoplazmik uzaylı karşıt madde hikayesi daha duyarsam silahımı alıp birisini vuracağım.
I would see that Debbie Magee and me beast would start levitating.
Şu Debbie Magee'yi gördüm ( Paul Daniels'in karısı ) ve bazı uzuvlarım kıpraşmaya başladı
And then suddenly, I start floating, like levitating up to the ceiling.
Birdenbire havada yüzmeye başladım tavana doğru yükseliyordum.
And then... the boy drops the cover over the sea and turns into a Madonna, all in white, and rises towards the sky, levitating, with her ass showing.
Ardından çocuk yüzeyi tekrar denizin üstüne koyuyor. Beyazlar içinde Meryem Ana'ya dönüşüp eşeğini göstererek göğe yükseliyor.
Levitating exercises.
Havada durma egzersizi.
- For one thing, you suck at levitating.
- Öncelikle, havada kalma işinde berbatsın.
Tonight she'll perform the classic levitating dragon trick.
Bu gece size klasik ejderha uçurma numarasını gösterecek.
She tells me that Michael Guerin was levitating tables at age 6.
Ve o bana Micheal Guerin'in 6 yaşındayken bir masayı uçurduğunu söyledi.
Try levitating.
Havaya kaldırmayı dene.
That woman had a seizure and she was practically levitating.
Kadın bir kriz geçirdi ve havada asılı duruyordu.
It's very high.
Levitating, benim en sevdiğim. Çok bir Yüksek.
All they understand is to genuflect before those levitating holy men.
Bütün bildikleri, kutsal adamların göğe yükselmesinden önce diz çökmek.
I'm levitating!
Havada durabiliyorum!
Holy fuck, it's levitating!
Siktir lan. Havalandırdım.
They were levitating...
Uçuyorlar.
Let's move on to some levitating.
Şimdi de havalandırma numarasına geçelim.
Dr. Morris, I'd like to discuss the case of the levitating gurney at some point.
- Doktor Morris sedye mevzusunu konuşmak istiyorum. - Bir an önce geleceğim.
- Ever hear of the levitating frog?
- Uçan kurbağayı duydun mu?
You wake up, your stuff is levitating and you have no idea when it started?
Uyandığında, eşyaların havalanıyor ve bunların ne zaman başladığı hakkında hiç bir fikrin olmuyor mu?
It's this really cool levitating train.
Gerçekten çok sıkı manyetik bir trendir.
And that includes ET visitations, levitating the blocks with some kind of sound system, Antigravity.
Ve bunlar Uzaylı ziyaretlerini, bir çeşit ses sistemiyle taş blokları havalandırmayı, ve anti yerçekimini içermektedirler.
Is she actually levitating?
Gerçekten havaya mı uçuyor?
Great levitating skill!
Harika bir havada durma yeteneği!
I'm surprised Ed's not levitating alongside of you right now.
Ed'i yanında meditasyon yaparken görmediğime şaşırdım doğrusu.
You know I don't like gossip, but I was down at me yoga classes and..... I was levitating beside Mary Matthews and... she was talking about Teddy Brannigan.
Dedikoduyu sevmediğimi bilirsin. Yoga dersimdeydim Mary Matthews'in yanında düşünce gücümle havada dururken Teddy Brannigan hakkında konuştuğunu duydum.
Just feed that shit to a lab rat and watch the fun begin... watch that thing start levitating and speaking French!
O zamazingoyu bir laboratuvar faresine versinler ve eğlenceyi görelim. O farenin uçmaya ve Fransızca konuşmaya başladığını görsünler!
I mean, he was levitating.
Demek istediğim o inanılmazdı
He was levitating.
- Havada süzülüyordu.
So the one thing we know for sure is he was not levitating.
Yani, hasta hakkında kesin olarak bildiğimiz tek şey havada süzülmediği.
He was levitating.
Çocuk uçuyordu.
I didn't think that those levitating effects that the witnesses described was a result of a change in gravity.
- Düşündüğüm gibi. Tanıkların belirttiği eşyaların yükselmesi olayının yer çekimindeki bir değişmeden ötürü olduğunu sanmıyordum.
I don't like you levitating me to fake the power of flight.
Beyin gücünle beni havada tutup uçuyormuşum gibi görünmekten hoşlanmadım.
Levitating food could replace waiters.
Yemeği böyle yapmak garsonların yerini alabilir.
I must have been levitating. I felt as if I was rising off the ground.
Bu kelimeleri düşündüğümde sanki havaya doğru yükselmiştim ayaklarım yerden kesilmiş gibiydi.
And it's almost like you're sort of levitating.
Bizim üstümüzde bir güç gibiydi.
It's like they're levitating.
Şahane değil mi? Ne kadar enerjik.
- Are you saying I wasn't levitating?
Havaya kalkmadığımı mı söylüyorsun yani?
So, you're levitating people with just your mind.
Yani insanları sadece zihninle mi uçuruyorsun.
Look, you see, the thing is, Monty, there might be some unfortunate side effects on the people you're levitating.
Olay şu ki Monty uçurduğun insanlarda bazı talihsiz yan etkiler olabilir.
Or like in my sleepless nights, you kept levitating over the floor, with a certain theatrical arrogance, typical from a trapezist.
Ya da uykusuz gecelerimdeki gibi, trapezcilere özgü tiyatral bir kibirle sürekli havaya yükselip dururdun.
It means sound, and we are here using sound waves to apply forces to objects, and we are levitating things with sound.
Bu deneyi ne zaman yapsam,... boş uzayda havada duran bu şeyler beni şaşırtıyor.
And remember, levitating in the passageways is strictly prohibited.
Unutmayın, koridorda havalanmak kesinlikle yasaktır.
Levitating?
Havaya kalkıyordun?
Elvis is levitating out of the building.
Elvis binayı uçarak terk ediyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]