English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Levity

Levity translate Turkish

93 parallel translation
Now, Blanche, less of your levity.
Tamam Blanche, bu kadar yeter.
I object to the note of levity which the counsel for the defence is introducing.
Sayın yargıç bu görüşmeler sırasında savunma avukatının yaptığı hafifliğe itiraz ediyorum.
Levity in the young is like unto a dry gourd with the seeds rattling around.
Gençlerin umursamazlığı, içinde tohumlar sallanan kuru balkabağı gibidir.
Jenny, let's have no levity.
Laubalilik etme Jenny.
For us it's not a matter for levity.
Bizim için bu bir şaka konusu değil.
I find your levity tasteless and macabre.
Münasebetsizliğini zevksiz ve korkunç buluyorum.
- This is hardly a time for levity.
- Laubaliliğin hiç sırası değil.
The Courtroom is no place for levity.
Mahkeme salonu ciddi olunması gereken yerdir.
Now if you'll allow me to conclude on this note of levity... even a talk-show host knows when to leave them begging...
"Onların altında, gökyüzü mavisi, aşkının gözleri bulunuyordu." Geçen ay Enquirer fotoğrafında seni birlikte gördüğüm aynı adam mıydı?
Yeah, skip the levity.
Dalga geçmey ¡ birak.
Kidding, joke, levity, humor.
Şaka, espri, matrak, dalga geç.
Levity is out of place, Mrs. Crawford.
Saygısızlığın yeri değil, Bayan Crawford.
A little Crystal Lake levity.
Bu buradaki Crystal Lake espirisidir.
There's a time for levity and a time for genuine concern.
Laubaliliğin zamanı var, gerçek endişenin zamanı var.
Now he's so angry, moments of levity actually cause him pain.
Ve şimdi çok kızgın, laubalilik ona acı veriyor.
Xena, I will remember that, in my moment of misery you chose levity rather than sympathy.
Zeyna, perişanlık anımda, halden anlama yerine alay etmeyi tercih ettiğini hatırlayacağım.
Someone's misguided attempt at levity.
Biri şaka yapmaya çalışmış.
But enough of this levity, wench!
Bu kadar laubalilik yeter bayan!
Darling, don't you know I'm engaging in a little bit of levity.
Hayatım ciddi olmadığımı bilmiyor musun?
Don't interpret me with suspicion and levity!
Beni şüpheci ve ciddiyetsiz olarak değerlendirme!
If you want levity, Mr. Turner. I can squeeze you in around 4 : 00 p.m. a week from thursday...
Cindy'nin evden çalışmasının hoşuma gitmediğini açıkça söyleyeyim.
A little fucking levity.
Biraz espri olsun dedim.
"Levity is the time thief that picks the pocket of a company."
"Laubalilik, şirketin cebinden para aşıran bir zaman hırsızıdır."
See, I thought a little levity might... but OK. Also no.
Biraz laubalilik iyi olur diye düşünmüştüm ama olmadı.
I hope, ambassador, that you regard the charges against you with less levity.
Büyükelçi umarım, size yöneltilen suçlamaları daha ciddiye alırsınız.
Your levity is good.
Neşeli olmanız güzel.
Because I couldn't take it, so I had to humor this situation, create some humorous levity.
Çünkü dayanamıyordum, biraz laubali davranarak ortamı neşelendirmem gerekiyordu.
I guess a little levity is refreshing.
Sanırım, bu tür bir olay, bunu canlandırabilir.
Is this a time for levity?
Laubaliliğin vakti mi?
Well, this is hardly the time for levity, Mr. Bialystock.
Ciddiyetsizliğin zamanı değil, Bay Bialystock.
You are attempting levity, I believe.
Sanırım ciddiyetsiz olmaya çalışıyorsunuz.
I don't know about you, but I always think the secret of a good wedding toast is a little levity.
Sizi bilmiyorum, ama ben her zaman iyi bir düğün konuşmasının sırrının biraz neşe olduğunu düşünürüm.
But as a wise man once said, this is a time for levity.
Ama bir zamanlar akıllı bir adamın söylediği gibi şimdi neşe vakti.
C'mon, a little levity never hurt anybody's sex life.
Haydi ama. Biraz hoppalık seks hayatını bitirmez.
Come on, Lizzy, even lesbians can enjoy a little levity at Christmas.
- Oh, hadi, Lizzie. Siz lezbiyenler bile Noel'le dalga geçebilecek kadar laubali olamazsınız.
Perhaps, levity is not in your best interest at this moment.
Belki şu anda biraz daha ciddi olmak istersin.
I find a little levity at the start of a mission relaxing.
Görevden önce biraz şaka yapmak beni rahatlatır da.
levity helps keep far more insidious things at bay.
Şakalaşma, çok daha sinsi şeyleri uzakta tutar.
Levity helps keep far more insidious things at bay.
Şakalaşma, çok daha sinsi şeyleri uzakta tutar.
. There is no room for levity in the ER.
Acil serviste bu tür ciddiyetsizliğe yer yoktur.
- Excuse his levity, ma'am.
- Ciddiyetsizliğini mazur görün, efendim.
That's just a little bit of levity but the point is that if we can't trust each other ain't gonna work.
Şaka bir yana birbirimize güvenemezsek bu iş yürümez.
All levity aside, what are you doing in France?
Şaka bir yana, Fransa'da ne yapıyorsunuz?
Let's just pick on the nice guy for bringing a little levity.
Ciddiyeti bozan adama sataşalım.
This is no time for levity, Jason.
Dalga geçmek için vakit yok Jason.
Britta, why waste your time envying my gift for levity When there's so much you could be doing With your natural talent for severity?
Britta, neden vaktini doğuştan gelen ciddiyetini değerlendirmek yerine laubalilik yeteneğimi kıskanarak harcıyorsun?
Where is that trademark gift for levity?
Meşhur laubalilik yeteneğine ne oldu?
I like levity.
Kısalığı severim.
You like levity, brevity, and gravity.
Hoppalığı, kısalığı ve yerçekimini mi seviyorsun?
Let's remember the other side of Rob, the Rob Brydon the entertainer, the Rob Brydon who gave some levity to our life and helped us avoid confronting the harsh realities and helped us avoid looking at the brutal reality
Rob'un diğer yönünü unutmayalım. İnsanları eğlendiren Rob Brydon'ı! Hayatlarımıza ciddiyetsizlik katan...
'Your insults are absorbed by the theoretical levity of the costume.'
Kostümün ciddiyetsizliği, hakaretlerinizi absorbe ediyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]