English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Lg

Lg translate Turkish

29,327 parallel translation
It's madness.
Bu çılgınlık.
The son of Robert Oz lecturing me about madness.
Robert Oz'un oğlu bana çılgınlık hakkında ders veriyor.
So, we're going after a crazy, drug-addled venom dealer in the middle of a hurricane?
Yani fırtınanın ortasında, uyuşturucu bağımlısı çılgın bir kimyageri arıyoruz.
Makes them do crazy things.
Onları çılgınca şeyler yapmaya zorlar.
Love... makes people do crazy things, doesn't it?
Aşk... İnsanlara çılgınca şeyler yaptırabiliyor değil mi?
No, no, I never met him, but, uh, heard some crazy stories.
- Hayır hiç tanışmamıştık. Ama bazı çılgın hikayeler duydum.
You think the stories about Asa are crazy, you should hear what they say about you.
Asa ile ilgili hikayelerin çılgınca olduğunu mu düşünüyorsun? SEnin hakkında ne dediklerine bakmalısın.
Oh, this is nuts.
Bu çılgınca.
This job, this life... it's crazy and insane.
Bu işe, bu hayat çılgın ve manyakça.
New freakin'car.
Yeni çılgın bir araba.
Damn, dude, that was insane...
Kanka, çok çılgıncaydı yalnız.
Okay, you're getting a little crazy with this tracking app.
Bu izleme uygulaması seni çılgına çevirmeye başladı.
Well, Freaky Friday's over.
Çılgın Cuma buraya kadarmış.
I just had a couple wild nights back in college, so...
* Hayır. Üniversitede birkaç çılgın gece geçirdim sadece, bu yüzden...
At the first hit on passive radar, the helo and RHIB will launch simultaneously, each one heading 180 degrees from our course, blasting surface radar to confuse the enemy.
Pasif radardaki ilk temastan sonra helikopteri ve RHIB'ı rotamızla 180 derece açı yapacak şekilde eş zamanlı göndereceğiz ve bu şekilde düşmanı radar konusunda yanılgıya düşüreceğiz.
This crazy.
Bu çok çılgınca.
Yeah, I was wildin'back then.
Evet, o zamanlar çok çılgındım.
We used to get freaky in there all the time.
Orada çılgınca şeyler yapardık.
That'd shake up the world!
Oh, Bu dünyayı çılgına çevirecek!
That's crazy.
Bu çılgınca!
No, I'm sorry. Look, this is gonna be a very long, arduous... yet certainly rewarding... journey for you, at my side, so before the madness begins, as a pre-ward, I want to take you on a restorative trip.
Özür dilerim ama bak, benim yanımda olmak oldukça uzun ve çetin ama kesinlikle kârlı bir yolculuk olacak senin için o yüzden, bütün bu çılgınlık başlamadan avans ödül olarak, gözümüzü açacak bir seyahate çıkmak istiyorum.
Wait, crazy idea.
Durun, çılgın bir fikir geldi aklıma.
My mom is gonna go bonkers.
Annem çılgına dönecek.
So you're gonna make sure we get payed, and then start your killing spree.
Öyleyse ödenmiş olduğumuzdan emin ol ve sonra başla. Öldürme çılgınlığı.
Nothing. It's crazy.
Hiç birşey.Çılgınlık!
I told you it was crazy.
Sana söyledim bütün bunlar çılgınlık.
Damn. She was always hot, even in her crazy hippie getup.
çılgın hippi tarzıyla bile.
What are these crazy people trying to do?
Bu çılgın insanlar ne yapmaya çalışıyorlar?
But I worry less about crazy people's motives than I do about stopping them.
Ancak çılgın insanların hareketlerinden onları durdurmaktan daha az endişeleniyorum.
Ganja Girl?
Çılgın kız?
Crazy man.
Çılgın adam.
OK, er, this is going to sound crazy but I think that I should take your number and I think I should call it, and I think I should ask you if you want to go out for a drink with me.
- Tamam, kulağa çılgınca gelicek ama numaranı almayı ve aramayı hatta, istiyorsan dışarıda benle bir şeyler içmek isteyeceğini merak ediyorum.
Five years? That's insane!
Bu çılgınlık!
You know, seven grand a pop is still insane, and I don't know why the cube is magnesium, but I still appreciate a good machine.
Buna kişi başı yedi bin dolar harcamak hala çılgınca geliyor. Ve neden hala bu kasanın magnezyumdan olduğunu anlamış değilim. Ama iyi bir makine takdir ediyorum.
- I know it sounds insane.
- Kulağa çılgınca geldiğini biliyorum.
Look at these districts. They're crazy.
Bölgelere baksana, çılgınlık bu.
I had one crazy night in college, And now the smell of it just...
Üniversitede çılgın bir gece vardı, ve şimdi kokusu...
That... That sounds crazy.
Bu... bu kulağa çılgınca geliyor.
Crazy.
Çılgınca.
God, that's crazy.
Tanrım, bu çok çılgınca.
Mad man!
Çılgın!
You may think it's mad to suggest the cheapest M car is the best, but look at it this way, this track is a lot cheaper than Silverstone.
En ucuz M serisi arabanın en iyisi olduğunu söylemeyi çılgınca bulabilirsiniz ancak bir de şu açıdan bakın. Bu pist Silverstone'dan çok daha ucuz.
It was a crazy thing to do
# Yapılacak çok çılgıncaydı #
Cleaning lady's gonna have a fit, huh?
Temizlikçi kadın çılgına dönecek, değil mi?
I'll love you so much that you'll go crazy.
"Seni o kadar çok seveceğim ki çılgına döneceksin."
That's insane.
Bu resmen çılgınlık.
Crazy old kook up in Idaho. But he supports the cause.
Idaho'lu yaşlı çılgın herifin biri ama gayemizi destekliyor.
We got a guy that makes that stuff for us, crazy old kook up in Idaho.
Onları yapan bir adamımız var. Idaho'lu yaşlı çılgın herifin biri.
Even if Robert Oz was still alive, what use would I have for a lunatic who can't even get a job teaching high school biology?
Robert Oz halen hayatta olsa bile, Lise biyoloji dersi bile veremeyen bir çılgınla ne işim olabilir ki?
With everything that's going on, no, not crazy.
Bağlantılı olması mantıklı değil mi sence? Bu kadar şeyden sonra, hayır, çılgınca değil.
He's not some crazy assassin, and he didn't try to kill the president.
O, Cumhurbaşkanı'nı öldürmeye çalışan çılgın bir suikastçı falan değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]