English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Lifelong

Lifelong translate Turkish

575 parallel translation
The techniques that Rutherford pioneered have been extended and refined by scientists like Stephen Moorbath at Oxford University. MANNING : ... sort of lifelong love-hate relationship.
Rutherfordun öncülüğünü yaptığı teknikler Oxforddan Stephen Moorbath gibi bilim insanları tarafından geliştirilip, inceltildi ; bir tür hayat boyu aşk-nefret ilişkisi.
Lifelong imprisonment.
Ömür boyu hapis.
Come after me, lifelong you have a depending
Benimle güvende olacaksın.
Grandmorin will be our lifelong bond.
Grandmorin hayatımız boyunca yakamızda olacak.
My lifelong ambition was to have been a soldier.
Hayatım boyunca asker olmak tutkumdu.
I hope this will be the beginning of a lifelong friendship.
Umarım bu, ömür boyu sürecek bir dostluğun başladığı an olur.
The only difference between caprice and lifelong passion is that caprice lasts a little longer.
Geçici heves ve ömür boyu süren tutku arasındaki tek fark, geçici hevesin biraz daha uzun sürmesidir.
It's a lifelong vice.
- Çok eski bir takıntım.
We're overjoyed at this wonderful reception... of our third show together... and I think I speak for my two lifelong partners... my charming wife and Ezra Millar, the composer... when I say that none of us could have done it without the other two.
Sizlere sunduğumuz üçüncü gösterimizin... gördüğü ilgiden büyük haz duyuyoruz. Ve sanırım bunu söylerken iki hayat arkadaşım... güzel karım ve besteci Ezra Millar adına da konuşuyorum... Üçümüzden hiçbiri diğer iki ikisi olmadan başaramazdı.
Is it possible to offer more than affection and lifelong devotion?
Ömür boyu sürecek bir sevgi ve sadakatten daha fazla ne verilebilir?
Lifelong devotion is measured after the fact.
Ömür boyu sadakatten önce gerçeklere bakılır.
Well, to begin with, any story of my career would have to include my lifelong friend, Cosmo Brown.
Pekala, kariyerim hakkında herhangi bir hikaye ile başlayacaksak benim yaşam boyu arkadaşım, Cosmo Brown'da yer almalı bunda.
He was totally disinterested in horse racing... And held a lifelong contempt for gambling.
At yarışlarına hiç ilgisi yoktu... ve kumara hayatı boyunca küçümseme ile bakmıştı.
My best friend, my lifelong pal.
En iyi arkadaşım, Kankardeşim.
And good King Stefan and his queen made welcome their lifelong friend.
İyi yürekli Kral Stefan ve Kraliçe, kadim dostlarını karşıladılar.
Part of his lifelong war against the herbaceous border.
Bitkilerden oluşan bahçe sınırına karşı ömür boyu savaşının bir bölümü.
"... as a lifelong mate...
" benim seni istediğim kadar beni istediğin...
Is to be granted the lifelong respect and honor of the Roman people.
Roma halkının ömür boyu onur ve saygısını kazanmak demek.
And I always say that to love yourself is the beginning of a lifelong romance, and after watching you, I know you and you will be very happy together.
Ben de şunu hep söylerim, kendini beğenmek ömür boyu süren bir aşktır. Ve sunu görüyorum ki, sen ve sen birlikte çok mutlu olacaksınız.
But for you, it's a lifelong problem.
Ama senin için, bu hayatın boyunca bir sorun olarak kalacak.
This woman, destined by divine providence to have her faith and Christian patience tried by lifelong misfortune - at least now she can look down upon you from above.
Bu kadın, Tanrının yazdığı alın yazısıyla sadakat ve sabrını, ömür boyu süren kötü talihiyle test ederek yaşadı en azından, artık yukarıdan bizlere bakıp, görebilecek.
You must bear in mind at all times this image of his wife is Shahbandar's lifelong obsession.
Her zaman aklında bulunsun eşinin bu imajı, Shahbandar'ın hayatının tutkusudur.
"My dad's a lifelong fighting liberal who loathes race prejudice and fights discrimination."
"Babam hayatını ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadeleye adamış bir liberaldir." dedi.
No, I'm not one of his numerous lifelong lovers.
Hayır, ben onun sayısız sevgililerinden biri değilim.
What about your numerous lifelong lovers?
Sayısız sevgililerinden bahsetmek ister misin?
"Wife and lifelong friend."
"Eşim ve hayat arkadaşım."
Don't think that you've just made a lifelong commitment.
Ömür boyu sürecek bir taahhüde girdiğini düşünme.
This isn't any kind of a lifelong commitment we're after.
Hayat boyu bir bağlılık beklemiyoruz zaten.
- Just a lifelong hobby.
- Öylesine hobi işte.
Sandra, this is Judy, a lifelong member of this house.
Sandra, bu Judy, bu evin ömür boyu üyesi.
I guess in your line of work you don't make many lifelong friends.
Bence, sizin meslekte ömür boyu dostluklar olmuyordur.
We'll be lifelong friends.
Hayat boyu dost oluruz.
It was the beginning of a lifelong fascination with electricity.
Hayat boyu süren elektrik hayranlığı işte böyle başladı.
The temporary job became a permanent one, and the Royal Institution became his lifelong home.
Geçici iş kalıcı olmuş Kraliyet Enstitüsü de Faraday'in ömürlük evi haline gelmişti.
A lifelong Republican commenting on a Democrat.
Ömürboyu Cumhuriyetçi olan biri bir Demokrat hakkında yorum yapıyor.
Bewilderment's your lifelong fate
Şaşkınlıkla kaderini izlersin.
Mary Ann is a lifelong friend of mine.
Mary Ann eski dostumdur.
And now, to our honored guest Rick and his lifelong friends, I say, gentlemen :
Ve şimdi, şeref misafirimiz Rick ve onun çocukluk arkadaşları :
A lifelong struggle, raising us kids... A wasted life...
Bizi, çocuklarını yetiştirmek için bir ömür mücadele etti... boşa harcanmış bir ömür...
Well, my ideal man would have to be loving and warm, and share in my lifelong dream of a world at peace.
Şey, benim ideal erkeğim sevgi dolu ve sıcak olmalı, ve benim hayatımın anlamı olan dünya barışını düşünmeli.
I was in Spain last week with Ballesteros, a businessman... and a lifelong socialist.
Geçen hafta işadamı ve ömürboyu sosyalist Ballesteros'la birlikte İspanya'daydım.
I'll watch the Academy Awards. I'm looking for injuries, serious lifelong, crippling, debilitating injuries.
Ben çok ciddi, ömür boyu kötürüm bırakan elden ayaktan düşüren sakatlıklar görmek istiyorum.
it's the fulfillment of a lifelong dream.
- Hayat boyu kurduğum rüyanın gerçek olması bu!
Our lifelong battle is ending at last in the only way it could.
Hayatımız boyu süren savaş sonunda olması gerektiği gibi son buluyor.
As a lifelong Democrat, I should do my best to delay your appointment.
Doğuştan demokrat olduğum düşünülürse senin atanmana engel olmalıyım.
Investigation revealed that Sierra's lifelong friend and associate Antonio Vasquez, had been cheated out of a vast sum of money by the aforementioned Sierra.
Sierra'nın uzun zamandır arkadaşı ve ortağı olan Antonio Vasquez'in Sierra'yı yüklü miktarda dolandırdığını öğrendik.
And I'll expect your lifelong goddamn gratitude.
Ömür boyu minnettarlığını da isterim.
In less than 2 hours, you'll be leaving a whole part of your life behind you, and entering a lifelong contract... that will change everything you've ever known.
Sonuçta, iki saate kalmadan hayatının bir bölümünü geride bırakıp ömür boyu sürecek bir anlaşmaya adım atacaksın bu da bildiğin her şeyi değiştirecek.
When God has given lifelong hurt, what are all these hurts?
Ben zaten yaralıyım bu kazalar artık önemsiz.
Tell me where she is, I will be grateful to you lifelong.
Nerde o kız Mehra bey ismi nedir? Bu iğliginizi ömür boyu unutmam.
Just touch my Raja and see, you will regret lifelong
Eğer Raja ya bir daha dokunursan hayatın boyunca pişman olursun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]