English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Lifting

Lifting translate Turkish

1,279 parallel translation
Bunch of private school punks on their mountain bikes trying to be gangsters who get their kicks lifting purses, or surrounding some pretty thing and scaring the hell out of her.
Dağ bisikletleri olan bir grup özel okullu serseri, gangster olmaya kalkıyor. Çanta çalarak ya da kızların etrafını sarıp onları korkutarak eğleniyorlar.
Mark's lifting his 15th print. We're just getting started.
Mark, orada 15'inci parmak izini çıkartıyor ve biz daha yeni başladık.
And lifting up into Cobra.
Kobra hareketi yapıyoruz.
- and lifting weights.
- Hoş, değil mi?
He's lifting off!
Yavaşlıyor!
We saw him lifting.
Biz onu, kaldırırken gördük.
Well, lifting weights, pumping the iron, you know, the usual way.
Şey aslında çok basit oldu. Hep alışıla geldiği gibi sigara alış verişiyle diyebilirim.
You been lifting a little weights?
Ağırlık falan mı çalışıyorsun?
Not lifting weights so much as losing weight.
Ağırlık çalışmıyorum. Zayıflıyorum
He tried lifting me like the Iceland guy.
İzlandalı adam gibi beni enselemeye çalıştı.
Captain of the Weight-Lifting Team.
Dark Ox, Jang Ryang Güreş Takımının Kaptanı.
War Breaks Out Weight-lifting Team's Attack Destroys Rugby And Soccer Teams
Güreş takımının, futbol ve Amerikan Futbolu takımlarına saldırmasıyla savaş patlak verdi.
Is it true you're getting rid of the weight-lifting team?
Güreş takımını sepetlediğin doğru mu?
You know, Tyr, a lot of people think you're selfish because you're always reading, you're always lifting, and you're always exercising.
Biliyor musun Try, çoğu kişi senin bencil olduğunu düşünüyor. Çünkü her zaman okuyorsun, ağırlık kaldırıyorsun ve idman yapıyorsun.
OK, so what can we do that doesn't involve reading books or lifting weights?
Söyle bakalım, kitap okumak ve ağırlık kaldırmak dışında başka ne yapabiliriz?
I'm unworthy of lifting your burden. Nonsense.
Yükünüzü ortadan kaldırmaya layık değilim.
I think there'll be burden-lifting on both sides.
Sanırım, her iki taraftan da bazı yükler kalkacak.
Actually, you won't be building so much as lifting and toting.
Aslında pek inşa etmek sayılmaz. Daha çok kaldırmak ve taşımak.
Still the best tool for lifting prints off cardboard.
Kartondan parmak izi almanın en iyi yolu bu.
- Have you been lifting weights, Max?
- Sen ağırlık mı çalışıyorsun, Max?
No lifting.
Bir şey kaldırmak yok.
I don't know anything about lifting, so that just leaves us the one option.
Kaldırmak hakkında bir şey bilmiyorum, geriye sadece tek seçenek kalıyor.
Like lifting your skirt in public... or calling someone you normally wouldn't call at really weird times.
Eteğini insanların içinde yukarı kaldırırsın ya da normalde aramayacağın insanları garip zamanlarda ararsın.
Yeah, well I'm down here in the trenches, doing the heavy lifting of parenting, then they waltz into town and get all the glory.
Ben burada, cephede ebeveynliğin yükünü sırtlanayım onlar dans ede ede şehre gelip tüm şanı toplasın!
Mayor beame was a tiny man, and part of my job involved lifting him up so he could look out the window.
Ve benim görevlerimden biri de pencereden dışarı bakabilsin diye onu kaldırmaktı.
What--what are you, lifting'?
Vay, ağırlık mı çalışıyorsunuz?
I'll do the heavy lifting.
- Zor kısmını ben hallederim.
It's not the heavy lifting.
- Önemli olan zor kısmı değil.
It's the metaphysical heavy lifting I can't do anymore.
Ruhuna ağır geliyor. Yapamam.
She won't be spilling any fluids or lifting things incorrectly.
Sıvıları kazara dökmeyecek ve bir şeyleri yanlış bir şekilde kaldıramayacak.
His guys did the heavy lifting.
Onun adamları zor kısmı yaptı.
And those teeming masses exist for the sole purpose of lifting the few exceptional people onto their shoulders.
Bu kitlelerin tek varlık amacı olağanüstü kişileri omuzlarına almak.
No, I don't feel like lifting.
Hayır, kaldırabileceğimi sanmıyorum.
And those teeming masses exist for the sole purpose of lifting the few exceptional people onto their shoulders.
Ve buradaki çalışan insanların çoğu, kazanç sağlamak için bir başkalarını sırtlarında taşımak zorundalar.
Or was he around for heavy lifting?
Yoksa ona ağır bir yük mü getiriyordu?
You try lifting a couch with mittens on.
Bu eldivenlerle bir kanepe kaldırmayı denesene.
- They're lifting the truck!
- Kamyonu kaldırıyorlar!
They're lifting the fucking truck!
Lanet kamyonu kaldırıyorlar!
So I was lifting credit cards, cos nobody ever checks that shit.
Sonra kredi kartı işine başladım. Çünkü hiç kimse o boku kontrol etmez!
Lifting heavy things.
Ağır şeyleri kaldırmak.
At last, he died... lifting his head to kiss them.
Sonunda, öldü... başını öpmeleri için bıraktı.
Also, smiling and lifting your eyes is better.
Aynı zamanda, gülümseyip gözlerini de kaldırsan daha iyi.
Your are planning to get us in front of them and matching speed lifting up and braking for us all.
Önlerine geçip hızınızı eşitlemeyi, onları içeri alıp fren yapmayı düşünüyorsun.
Oh, that's good, because I hate lifting heavy objects.
Ah, bu iyi, çünkü ağır cisimleri kaldırmaktan nefret ederim.
What are you doing lifting things.
- Niye bir şeyler kaldırıyorsun?
Lifting.
Kaldırdım..
Shop... lifting.
Dükkan kaldırdım.
I got this blinding pain in my stomach when I was lifting weights.
- Ağırlık kaldırırken midemde felaket bir ağrı oldu.
Samantha has to pee again and I'm in charge of lifting her dress.
Gitmeliyim. Samantha'nın tekrar işemesi lazım. Gelinliğini kaldırma işinden ben sorumluyum.
No heavy lifting.
Ağır yük kaldırmak yok.
Ok, start by lifting the penis to one side.
Penisini bir tarafa cekmekle baslayalim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]