English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Limbs

Limbs translate Turkish

996 parallel translation
Limbs.
Baldır bacak.
One cannot help but imagine this literally unique upright sea creature with limbs like those of a biped.
Belki biraz zor olabilir ama... gerçek anlamda eşsiz olan bu dik duruşlu deniz canlısını... iyi ayaklı bir yaratık olarak hayal edin.
A strange heaviness in your limbs.
Kol ve bacaklarında tuhaf bir ağırlık.
You better get out and stretch your legs, I mean your limbs, ma'am.
Çıkıp bacaklarınızı hareketlendirseniz iyi olur, yani uzuvlarınızı, efendim.
When the match was over, I felt my limbs had been broken to pieces.
Turnuvadan sonra yoruldum.
Moving to our right, we have a model of the famous rack... the instrument of torture upon which prisoners were stretched... their limbs being frequently torn from their sockets... in an effort to extract a confession from them, true or false.
Sağ tarafımızda, ünlü gergi aletinin maketini görüyoruz... mahkumların üzerinde gerildiği işkence aleti. Doğru ya da yanlış itirafta bulunmalarını... sağlamak için kolları ve bacakları eklemlerinden koparılırdı.
Our native land is no more than a trunk whose limbs have been hacked off.
Anavatanımız dalları budaklanmış bir ağaç gövdesinden başka bir şey değildir.
Therefore, since brevity is the soul of wit, and tediousness the limbs and outward flourishes, I will be brief.
Düşüncenin canı kısa sözdedir madem, uzun sözlerse dış görünüşü, süsü püsüdür, kısa keseceğim ben de.
You can tell by the position of the limbs. Scurvy's killed the whole crew.
Kol ve bacakların durumundan anlayabilirsiniz.
I still have my limbs but they won't bear the weight of my body.
Eklemlerim hala yerinde ama vücudumun ağırlığını taşıyamacaklar.
Our course will seem too bloody, Caius Cassius, to cut the head off and then hack the limbs, like wrath in death and envy afterwards.
Girişimimizi fazla kanlı görebilirler Caius Cassius,.. ... başla birlikte kolu bacağı da kesersek öldürünce kan sarhoşluğuna tutulanlar gibi.
Over thy wounds now do I prophesy, which like dumb mouths do ope their ruby lips to beg the voice and utterance of my tongue, a curse shall light upon the limbs of men. Domestic fury and fierce civil strife shall cumber all the parts of Italy.
Kahince söylerim yaraların önünde, o yaralar ki sessiz birer ağız gibi açıp yakut dudaklarını biraz ses, biraz söz dileniyorlar benden derim ki lanet yağacak dört bir yanına insanların kardeş kavgaları, azgın iç savaşlar saracak İtalya'nın dört bir yanını.
But when I see his face, all my limbs itch to hit him.
Sadece onu gördüğümde suratına patlatmak geliyor içimden.
In good time I shall offer to the public my secret herbal elixir, the certain cure for aches and shakes, for languishments of the limbs and troubles of the trunk.
Oraya vardığımda halkın arasına karıştım ve, onlara her derde deva olacak bu yılanı anlatmaya başladım. Evet, bu yılan sayesinde bütün rahatsızlıklarınızdan kurtulabilirsiniz.
If the limbs complete this reproductive cycle, this would have been a jungle of living tendrils.
Çoğalma döngüsünü tamamlasaydı bu oda canlı sülük dal bitkisi ile dolardı.
Lubbers with four limbs don't know what they're missing.
Dört uzuvlu acemiler neler kaçırdıklarını bilmiyorlar.
When you have been bathed in scented water, when your limbs have been caressed by sweet oils and your hair combed with sandalwood, there will be no time for tears.
Kokulu sularda banyo yapınca, kol ve bacakların tatlı yağlarla okşanıp, saçların gülağacıyla taranınca, gözyaşı dökmeyeceksin.
Now we must take the parts limbs, organs, and then we must build.
Parçaları, uzuvları, organları... tek tek toplamalı, sonra bir araya getirip inşa etmeliyiz.
Tear off my limbs and I'll crawl out.
Bacaklarımı koparsan, sürünerek çıkarım.
For craftsmen like us, limbs are life.
Bizim gibi zanaatkârlar için, ellerimiz ayaklarımız yaşamdır.
And couldn't ideas come into our limbs, just like ideas come into our minds?
Ve fikirler uzuvlarımıza gelmezler, tıpkı fikirlerin zihinlerimize girdiği gibi?
Ugh! You should see the abscess... the limbs knotted in frenzy.
Çıbanları ve cinnetle düğümlenen eklemleri görmelisin.
Unlike the limbs, life cannot be restored once life has gone.
Uzuvların aksine, yaşam bir defa kaybedildi mi geri getirilemez.
Make supple the limbs and strong the sinews.
Kol ve bacakları oynat, kasları güçlendir.
Let not these limbs be without movement.
Bu uzuvların hareketsiz olmasına izin verme.
Make supple these limbs and strong these sinews.
Bu uzuvları esnek, bu kirişleri güçlü kıl.
Let not these limbs be without movement.
Bu uzuvların hareketsiz... ... olmasına izin verme.
Make supple these limbs and strong these sinews.
Bu uzuvları esnek kıl. Bu kirişleri güçlü kıl.
Limbs twisted and broken!
Kolları ve bacakları bükülüp kırılarak!
You have nothing but spindly limbs and a dream and the state has no use for your kind!
Cılız kolların ve hayallerinden başka bir şeyin yok. Devletin senin gibi türlere ihtiyacı yok.
To be able to transplant limbs and organs.
Uzuv ve organların nakli...
He thinks it's you who's been stealing those limbs from the amputee operations.
Ampütasyonlardan sonra uzuvları çalanın sen olduğunu düşünüyor.
I've got to have limbs for my transplant experiments.
Organ nakli deneylerim için uzuvlara ihtiyacım var.
Yes, but limbs and organs taken from people!
Tahlil ve deney! Evet ama insanlardan alınan uzuv ve organlar...
It just lay there, weighted down with its transplants of broken limbs and amputated arms.
Orada nakledilmiş organlarla, eklenmiş uzuvlarla yatıp duruyordu.
She has to use her limbs.
Eklemlerini kullanmak zorunda.
Little things, crouching naked - little minxes with the devil in their eyes, limbs like silk, and the figures, my lad.
Küçücük, minicik çıplak gözlerinde şeytani bir bakış vardı. Teni ipeksiydi. Hatları ise, evladım...
We pray the same secular power to moderate its judgement short of death and mutilation of the limbs.
Aynı dünyevi güce hükmünü hafifletmesini ve organlarını hemen bozup ölüm anını kısaltması için dua ediyoruz.
She has lovely limbs, beautiful hands.
Kolları ve bacakları oldukça hoş, ayrıca elleri de gayet güzel.
Limbs.
Kendinizi.
One day you'll lose all your limbs!
Bir gün tüm organlarını kaybedeceksin!
Limbs, muscles... carved with a force and energy as stirring as a rebellion.
Bir isyanın ihtişamını yansıtan bir kuvvet ve enerjiyle oyulmuş uzuvlar, kaslar...
I see their faces and limbs drenched in blood.
Yüzleri ve bacaklarda görüyorum sırılsıklam kan içinde.
With slippery, firm limbs.
Kaygan, sağlam kol ve bacakları vardı.
When I saw her touching lovingly those limbs, I knew she can understand, my complicated soul.
Mankenlere olan sevgi dolu dokunuşunu gördüğümde ruh halimdeki çalkantıyı hissettiğini anlamıştım.
Your limbs are stiff... worms are eating your heart... and this heady fragrance of dead flowers... this heady fragrance of dead flowers...
Bedenin hareketsiz. Kurtlar seni yiyor. ve ölü çiçeklerin kokusu... odayı dolduruyor.
One gies strength to the limbs, the other fire to the blood for dancin'.
Biri ekstremitelere kuvvet verir, diğeri de dans için kanı ateşler.
I think we can look for the cause in the purely mechanical need... to fight against the torpor of hibernation... to restore circulation by primary motion... to cause the vital limbs to work without thinking.
Sanırım bunun altında kış uykusunun mahmurluğunu atmak ilkel hareketlerle kan dolaşımını sağlamak ve hayati uzuvların bilinçsiz hareketi yatıyor.
Parts of two skulls, fragments of upper and lower limbs.
İki kafatasının parçaları, alt ve üst bacak parçaları.
Any of the limbs of the large trees growing at a level of less than six feet are to be cut away.
1,5 metreden kısa ağaç dalları da kesilecek.
I'll get you all and murder you without mercy! And I'll cast your limbs into the woods, whore-mongers!
Sizi birer sığır gibi keseceğim, hem de hiç acımadan... ve parçalarınızı ormana dağıtacağım...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]