English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Limoges

Limoges translate Turkish

76 parallel translation
No, I come from Limoges Limoges... porcelain!
- Hayır, ben Limogeslu'yum. - Limoges, porselen!
His name's Pierre Duval from Limoges on his way to Rouen to inspect a cathedral.
bir katedrali onarmak için gidiyoruz. Rouen yolu üzerindeki Limoges'deniz. Adı da, Pierre Duval.
I sprinkle a little of something they call Limoges Green into the glaze before I fire it. And then...
Perdaha yakmadan önce Limoj yeşil dedikleri bir şeyden biraz serptim.
Better go by way of Limoges and Périgueux, or you'll meet the German army.
Limoges ve Périgueux üzerinden gidin yoksa Alman ordusuyla karşılaşırsınız.
I went to my aunt's in Limoges
- Limoges'e teyzemin yanına gittim.
Only you would go to Limoges on a holiday.
Limoges'e tatile anca sen gidersin zaten.
It doesn't rain often in Limoges.
Limoges'e yağmur yağmaz pek.
I went back to Limoges.
Ben Limoges'e geri döndüm.
I already told you I had an accident and went back to Limoges.
Sana anlatmıştım. Kaza geçirdik ve Limoges'a döndüm.
My Limoges.
Limoges takımlarım.
They didn't know it was Limoges.
Limoges olduğunu bilmiyorlardı.
"My Kikuyu." "My Limoges." "My farm."
"Kikuyularım." "Lemoges'larım." "Çiftliğim."
and I was looking at this really gorgeous Limoges gravy boat.
Mükemmel bir Fransız porseleni sos tabağıydı.
And don't forget the Limoges spittoon.
Tabii Limoge'un tükrük hokkasınıda unutma.
I have to take my black forest ham, my wheel of Brie, my Cabernet sauvignon, my Limoges trivet, throw them in the front yard and set them ablaze in a big bonfire as a tribute to Jeff's book signing!
Limoges peyniriyle karıştırıp, hepsini bahçeye dökmem.. ... ve Jeff'in imza günü onuruna ateşe vermem gerekiyor!
It gives me a chance to debut my Limoges coffee set.. A series of six unique cups.
Bu da kahve setimi çıkarmak için bir fırsat oldu... 6 benzersiz fincandan oluşuyor.
He's playing tennis with the Marquis de Limoges tomorrow at noon.
Marquis de Limoges ile yarın öğlen tenis oynayacak.
We got as far as Limoges.
Limoges'e kadar gittik.
As far as jobs go, it's a no-brainer but you know how smiles give people ideas and Limoges is so full of lonely men.
İşe alışıncaya kadar, üzerinde düşünülmesi gerekmiyor fakat gülümsemelerin insanlara ne düşündürdüğünü bilirsiniz. Limoges yapayalnız erkeklerle doludur.
As we agreed, you'll live in Limoges in the old Barnery house that you're so fond of.
Anlaştığımız gibi Limoges'da çok sevdiğin Barnery evinde oturacaksın.
I'll see your Uncle Barnery in Limoges.
Amcan Barnery'i Limoges'da göreceğim.
Did you eat well in Limoges?
Limoges'da ki yemek iyi miydi?
If Americans stop drinking from jewels, the Limoges workers will be much poorer.
Amerikalılar mücevherlerle içmeyi bırakırlarsa, Limoges çalışanları çok daha yoksul olacak.
If only Jean had stayed in Limoges...
Jean Limoges'da olsaydı...
I'll write to Limoges directly.
Direkt Limoges'a yazacağım.
You know Barnery Porcelain in Limoges.
Limoges'daki Barnery Porselen'i bilirsiniz.
I remember the terrible poverty in Limoges.
Limoges'da ki korkunç yoksulluğu hatırlıyorum.
Uncle, I didn't know you were in Limoges.
Merhaba, amca. Limoges'da olduğunu bilmiyordum.
We're not going to live in Limoges... with that factory, those appalling problems...
Limoges'da yaşamayacağız herhalde, değil mi? O fabrika, bir sürü inanılmaz sorun. Hayır!
There will be an outcry, strikes... I'll be the most hated man in Limoges.
Patırtı kopacak, grevler... Limoges'da en sevilemeyen kişi olacağım.
We haven't met in 20 years but if I remember rightly, the worker won't be forgotten in this factory now.
Limoges'a ne zaman döndün? Paris'le burası arasında yaşıyorum. Yeni belediye başkanı beni çağırdı.
What we're not?
Limoges'da olduğunu biliyordum.
I've visited your Limoges factory.
Babanın izinden mi gideceksin?
I'll speak to my husband when he gets back.
Limoges'da ki fabrikanızı gezdim. Bazı çok kötü objeler var...
I see her in Limoges.
Jean Barnery'nin zevkli olduğunu söylemeliyim.
Limoges porcelain may not be that beautiful. Some say it's hideous.
Ben çocukken Robert Barnery konuşulurdu hep, inanılmaz zevki, zekası.
Dear Vouzelles, thank you for your letter and your loyalty.
Limoges porselenleri o kadar da güzel olmayabilir. Bazıları çirkin diyor.
Is business improving in Limoges?
Onu görmek istiyorum. Huzurunu bozma.
I came to Paris to close down our outlet here.
Limoges'da işler düzeliyor mu?
You send weapons because south of Limoges, we're all vou have.
Bize sadece silah gönderirsiniz. Çünkü elinizde sadece biz varız.
You realize it was a Limoges?
Porselen olduğunu farkında mıydın?
Indeed, as regional leader in Limoges,
İki tarafın da farklı görüşleri vardı.
– And the order came from London? – Yes.
Aslında, Limoges'da bölge lideri olarak komünistlerle hiçbir temasta bulunmadım.
Why didn't you use the Limoges?
Neden Limoge kullanmadın?
I can still back out.
Limoges'dan vazgeçebilirim.
I knew you were in Limoges.
Burası kocamın kütüphanesi.
I'd like to travel, I'd like to leave Limoges.
Çok soğuktun.
I dare not e ven visit Louise. Do you know what the y say?
Seyahate çıkıp, Limoges'dan ayrılmak istiyordum.
The y say the daughter leads a dissipated life.
Onu Limoges'da görüyorum.
Limoges, November 4, 1929...
Ama iyisini seçmeyebilir.
I had seen this world crisis coming, but now its here, I don't recognise the danger I feared.
Limoges, 4 Kasım, 1929.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]