English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Lip's

Lip's translate Turkish

879 parallel translation
Teach not thy lip such scorn... for it was made for kissing, lady... not for such contempt.
Böyle ifadeler yakışmıyor dudaklarına, öpmek için yaratılmış onlar, hor görmek için değil.
She's got pearls and the kind of smile I like : with lip rouge!
İncileri var ve sevdiğim türden al dudaklı bir gülüşü!
Now, now. There's only one thing to do, Bertha — keep a stiff upper lip.
Yapılacak tek bir şey var Bertha, soğukkanlı olacağız.
Keep a stiff upper lip.
Soğukkanlı olmalısın.
- Mama, I think it's her lip.
- Anne, galiba dudağı.
- She fell and cut her lip.
- Düşmüş ve dudağı yarılmış.
Your lip's bleeding, George.
- Dudağın kanıyor, George.
Remember telling George what this hollow is above the upper lip?
Dudağının üzerindeki çukurun ne olduğunu anlatışınızı hatırlayın.
You don't get a split lip from imagination.
Size dudağınız patlamış gibi gelir mi?
Don't you think it most likely that this lapse in security was due to a slip of the lip at some party or reception?
Sizce bu güvenlik açığı, bir parti ya da resepsiyonda istemsiz bir dil sürçmesinden kaynaklanmış olabilir mi acaba?
Chin up, stiff upper lip and all that sort of stuff, Always ready to discuss things sensibly.
Metin olup, dudağını ısıran ve her şeyi hassas bir şekilde konuşan kocalardan.
- Your lip's bleeding.
- Dudağın kanıyor.
We say that Shore's wife hath a pretty foot... a cherry lip, a bonny eye... a passing pleasing tongue and that the queen's kindred are made gentIefoIks.
Diyoruz ki, Shore'un karısı zarif ayaklı, kiraz dudaklı, şirin gözlü ve pek tatlı dillidir. Kraliçenin yakınları da asil insanlardır, diyoruz.
See, he gnaws his lip.
Bak, dudağını ısırıyor.
If you wanna play, it's okay, but button up your lip.
Oyun oynamak istiyorsan, oynarım ama ağzını bozma.
Now, what's your particular problem, Mr. Fuzzy-Lip?
Senin şu sorunun nedir Bay İnce Bıyık?
- And a gashed lip.
- Ve yarılmış bir dudak.
You think nobody'll have you because you bite your lip and hang your head.
Kimsenin benimle evlenmez diyorsun ; çünkü dudaklarını ısırıyor ve kafanı sallıyorsun.
You keep a tight lip, boy... or I'll come after you with my bare hands!
Ağzını sıkı tut, evlat yoksa ellerim yakanda olur!
Oh, there's a painful lip.
Acı çeken bir dudak.
There's a hole in my lip and it burns.
Dudağımda delik var ve acıyor.
She says : I have an abrasion on my lip
Kadın : "Dudağımda bir sıyrık var." diyor.
You're twisting your hankie. You're biting your lip.
Elinde mendil, dudaklarını ısırıyorsun.
Dear colleague, I realize French methods are outdated, that our police are too manic, that you have the secret of the stiff upper lip, but I didn't think Scotland Yard levitated tables.
Bakın, Fransız yöntemlerinin modası geçmiş olabilir, tamam. Polisimiz karışıklık çıkartır, bu da tamam. Yöntemlerinize ait ufak sırlarınız da olabilir.
Thou canst not frown, thou canst not look askance... nor bite the lip as angry wenches will.
Ne kaş çatabilirsin sen, ne de surat asabilirsin, Kızınca dudaklarını ısıranlardan değilsin ;
But I warn you, Sister, I'll have none of your arrogant lip.
Ama sizi, uyarıyorum, rahibe, şımarık konuşmalardan haz etmem.
You've got a hard lip, Herbert.
Sıkı bir ağzın var, Herbert.
Boredom dripping from every lip.
Herkes sıkıntıdan patlamış.
What's that sore on your lip?
Dudağındaki yara acıyor mu?
Stiff upper... lip.
Kasılmış üst dudak
That's the fairest drink of whiskey you'll ever throw lip over, boy.
Bu şimdiye kadar boğazından geçen en iyi viski evlat.
Some scorpion will put a lip-lock on your big ass.
Akrebin biri o koca kıçından bir ısırık alabilir.
You wanna zip your lip, Myra?
Dilini tutacak mısın, Myra?
She's learning to speak and lip-read.
Konuşmayı ve dudak okumayı öğreniyor.
Oh, what's this sore on my lip?
Ama dudağımdaki bu yara ne?
She's waking lip.
Uyanıyor.
If you're trying to kill us, at least let me put on some lip gloss.
Bizi öldüreceksen bari biraz dudak parlatıcısı süreyim.
- Watch your lip or you'll be out and I'll dock you for a full day's pay.
- Kapa çeneni yoksa kovulursun ve bir günlük yevmiyeni keserim.
Take it easy, Garth, don't you give me no lip
Sakin ol gardiyan Bana sıkıntı verme
Billy, look, I'm not talking about a split lip or a busted nose.
Billy bak, burada yarılmış bir dudaktan ya da kırılmış bir burundan bahsetmiyorum.
He must have had a seizure while in the tank bit his lip while convulsing, and is postictally aphasic.
Tankın içindeyken kriz geçirmiş olmalı... kriz sırasında dudağını ısırmış olmalı. Şimdi de postiktal afazi yaşıyor.
Fenwick, you break another window, and I'm gonna give you a fat lip.
Fenwick, bir pencere daha kırarsan sana sıkı bir yumruk atacağım.
- What's your wise lip response to that?
- Buna cevabın nedir?
And a broken lip?
Ve patlamış bir dudak?
She said, "Take your bottom lip and pull it over your head."
"Alt dudağını, kafanın üzerine geçirmeye çalış."
There's a sliver of food on your upper lip.
Üst dudağınızda yemek kırıntısı var.
If you are talking about the stick, I'll pull your lower lip over your head like a cabbage leaf.
Eğer ki... Eğer sırıktan bahsediyorsan, alt dudağını kafana lahana yaprağı gibi sararım.
While he's happy that cable tv has been installed in his area, he'd really just like to meet a nice girl with attractive lip lace.
Kablo tv kendi alanına kurulacağından beridir mutlu, o gerçekten sadece dantel şeklinde çekici dudaklı kadındınla buluşacak.
- You're obviously bored with lip diddling.
- Büyük ihtimal ağız çekmekten sıkıldınız.
- You bit my lip!
- Dudağımı ısırdın!
If you've got any thoughts about making it in the hotel business, then you better just watch your lip, okay? That's all.
Otel işinde başarılı olmak istiyorsan ağzından çıkanlara dikkat et.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]