English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Liquidated

Liquidated translate Turkish

107 parallel translation
You liquidated her, eh?
Demek onu sıvılaştırdınız.
He was-Well, they have a word for it over there - Liquidated.
Durumu iyi ama orada işini bitirmeleri için tek bir söz yeter.
"Liquidated" is a word foreign to Spain.
"Likide" İspanyolca değil. - O zaman "kurşuna dizilmeniz", bu İspanyolca.
Otto says they'll have to be liquidated.
Otto onların harcanması gerek diyor.
You are to be liquidated within a period of 48 hours, but you have an option as to method and precise time.
48 saatlik bir süre içinde yok edileceksin. Ancak yöntem ve tam zamanı konusunda seçim hakkın var.
Isolate the persons to be liquidated.
İdam edilecek kişiyi izole etmek.
Now he only waited to be liquidated with, somewhere inside him, the memory of a twice-lived fragment of time.
Artık sadece, içinde barındırdığı, iki kere yaşanmış zaman diliminin hatırasıyla birlikte infaz edilmeyi bekliyordu.
Three of our best people in England were liquidated within days of your arrival.
İngiltere'deki en iyi üç adamımız sen oraya vardıktan birkaç gün sonra öldürüldü.
They've been liquidated, I'm afraid.
Korkarım ki tasfiye edildiler.
If he does not pay off his debts, he will be liquidated.
Eğer borçlarını ödemezse, öldürülecek.
Liquidated?
Öldürülecek?
'The woman has been liquidated as a routine precaution.'
"Sıradan bir tedbir olarak kadın tasfiye edilmiştir."
We've learned that he's been liquidated, secretly, by her new boyfriend, Josef Varsh.
Yeni sevgilisi Josef Varsh'ın adamı gizlice öldürdüğünü öğrendik.
How do you explain that the enemy paratroopers spared you when they liquidated all civil population within the area of four square kilometers?
Peki o zaman paraşütçü askerlerin, 4 kilometrekarelik bir alanda bütün sivil nüfusu ortadan kaldırırken,... sadece sizi sağ bırakmalarını nasıl açıklayacaksınız?
We'll do the same as the Hungarians who liquidated Rajk.
Biz de Rajk'i tasfiye eden Macarlar gibi yapacağız.
But AGIP is being liquidated.
Ama AGIP tasfiye edilecek.
The unyielding chief of police is liquidated by American Legionnaires... portraying Red trigger men.
Boyun eğmeyi reddeden komiser tutuklanıyor ve karakolu, Kızıl tetikçileri canlandıran Amerikan lejyonerleri tarafından tasfiye ediliyor.
Their liquidated stock.
Bütün mallarına el koyuyorlardı.
Agent Zarkov, you will be liquidated for treachery.
Ajan Zarkov, ihanetten yargılanacaksın.
Amilcar murdered by members of his own party, the liberated areas fallen under the yoke of bloody petty tyrants liquidated in their turn by a central power to whose stability everyone paid homage until the military coup.
Amilcar, kendi partisinin üyelerince katledildi özgürlesmis alanlarin kaderi kanli sersem tiranlara terkedildi buna karsin, onlar da istikrarina herkesçe güvenilen merkezi bir güç tarafindan bertaraf edildi, ta ki askeri darbe gelinceye kadar...
- I'm afraid Ilija's been caught and liquidated.
Korkarım Ilija'yı yakalayıp, temizlediler.
Anyway, my wife and I, we liquidated.
Her neyse, eşim ve ben her şeyi nakde çevirdik.
But ask yourself if we had learned on November 22, 1963 that the Russian Premier had been shot from a Moscow building by a lonely capitalist sympathizer who, himself, was then liquidated by a patriotic Muscovite within 48 hours while surrounded by armed police.
Başlıca konu, bu yaslı günlerde bile... ara vermeksizin süren Vietnam kriziydi. Alınan karara göre... Amerikan hükümeti, Vietnam'ın yeni hükümetine... komünist asilere karşı savaşında yardımcı olmaya devam edecek.
They are liquidated.
Tasfiye edilirler.
I had the group liquidated, you little shit.
Grubun tamamını yok ettim, seni küçük pislik.
I want every one of them liquidated
Başka sağ kalan varsa yokedilmelerini istiyorum
Rufus, we're to be liquidated?
Rufus, işini bitiriyor muyuz?
Have you liquidated moose and squirrel?
Mus ve sincabı temizlediniz mi?
Yeah, we thought so, too. Till the company got liquidated. Me and 200 other people found ourselves out on the street and out of luck.
Evet bizde öyle düşünüyorduk, Taki şirket iflasını açıklayana ben ve 200 kişi daha kendimizi sokakta tüm şansımızı kaybetmiş bulana kadar.
His family assets were also liquidated in some fraud scheme.
Ailesinin serveti kirli işlerde kullanılmış.
But I'm ordering Ms. Porter to pay liquidated damages in the amount of $ 300,000.
Ama bayan Porter'ın cezai şart olarak $ 300.000 ödemesine hükmediyorum.
In order to control the spread of the virus, in one hour's time this town will be liquidated.
Virüsün yayılmasını engellemek için, bir saat içinde bu kasabayı yerle bir edecekler.
Your husband liquidated the contents of your flat... through three reputable auction houses and cashed the proceeds, roughly the equivalent of $ 1.8 million immediately.
Eşiniz dairenizdeki eşyaları... üç saygın açık artırma şirketi aracılığı ile nakde çevirmiş. Kabaca $ 1.8 milyonu nakden hemen almış.
Khasinau recently liquidated over $ 200m in assets.
Khasinau'nun geçenlerde 200 milyar dolarlık malı nakde çevirdiğini biliyoruz.
Turns out Maggie liquidated all her stocks and bonds eight days ago.
Maggie'nin bütün hisselerini ve bonolarını sekiz gün önce bozdurduğu ortaya çıktı.
Golden Spike will be closed, and the inventory liquidated.
Golden Spike kapatılacak, ve içerideki malzeme de tasfiye edilecek.
I suggest you consider buying... something which could be rapidly liquidated... if ever you're in need.
Benim tavsiyem daha uygun.... satarken zarar etmeyecek bir şeyler almanız zor günler için.
Buy gold which can be rapidly liquidated.
Değeri düşmeyen altın almasını söylerdim.
Liquidated.
Yok edilmiş.
We liquidated the center's emergency slush fund should last for awhile.
Merkezin acil durum fonlarını paraya çevirdik bir süre idare etmesi gerekir.
30 minutes ago, he liquidated every single one of them.
Yarım saat önce hepsinden para çekti.
In the last two months, your friend liquidated all of his assets which definitely gave him enough cash on hand to make some investments.
Son 2 ay içinde, tüm birikimini nakit hale getirmiş, bunu da araştırma için harcamış.
Philly Falzone liquidated everything.
Philly Falzone hepsini boşaltmış.
The remainder of her cash and liquidated assets will be spent... seeing that her beloved cats live the rest of their lives in the utmost comfort.
Onu hatırlamaları için, servetinin bir kısmını hayatları boyunca lüks içerisinde yaşamaları için kedilerine bırakmıştır.
Eventually when the ghetto was liquidated, Rumkowski and his family suffered the same fate as 200,000 other Lodz ghetto Jews they were murdered by the Nazis.
Ancak sonunda, Getto kapatıldığında Rumkowski ve ailesi, Lodz'taki diğer 200.000 Yahudi ile aynı kaderi paylaşmış ve Naziler tarafından öldürülmüştü.
They were liquidated. The prisoners killed them at night.
Mahkûmlar, onları geceleri öldürüyorlardı.
Franken, will not be liquidated.
Franken öldürülmeyecek.
Look, right now, if we liquidated everything, got ourselves out of the lease, we're looking at maybe half of what we need to start growing marijuana.
Dinle. Her şeyi nakde çevirir ve krediden kurtulursak marihuana yetiştirmek için gerekenin belki de yarısını elde ederiz.
The sale price... of the land is, uh, is--is--is liquidated.
Satış fiyatı... kararlaştırılmış.
Accounts have been liquidated.
Hesaplar tasfiye edilmiş.
Their debt is liquidated.
Bunları yapmasına gerek yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]