Liverpool translate Turkish
555 parallel translation
He then proceeded to 465 Liverpool Rd, Islington, which is a bird shop.
" Sonra da 465 Liverpool Yolu, Islington'da bir kuşçuya gitti.
About the Grand National.
Liverpool at yarışıyla ilgili.
See you at the National. Bye.
Liverpool yarışlarında görüşürüz.
My funds are in Liverpool, not Atlanta.
Param Liverpool'da, Atlanta'da değil.
One day Mr. Earnshaw was returning from a visit to Liverpool.
Birgün Bay Earnshaw Liverpool'dan eve dönüyordu.
I found him starving in Liverpool... kicked and bruised and almost dead.
Onu açlıktan ölmek üzereyken Liverpool'da bulduğumda tekmelenmiş, her tarafı çürümüş, nerdeyse ölmüştü.
One of the best in Liverpool.
Liverpool'daki en iyilerden biri.
This is a little gentleman I met in Liverpool who will pay us a visit.
Bu küçük bey ile Liverpool'da tanıştım bizi ziyaret ediyor.
I went to Liverpool.
Liverpool'a gittim.
I'll be working for myself and not for a company in Liverpool.
Liverpool'daki bir şirket için değil, kendim için çalışıyor olacağım.
- I went to Liverpool.
- Liverpool'a gittim.
You were in Liverpool when Beaky....
Beaky öldürüldüğünde sen Liverpool'daydın...
It's from Liverpool, from that newspaper.
Liverpool'dan, o gazeteden.
" Liverpool Mercury.
" Liverpool Mercury.
It's from Liverpool, from the editor of The Mercury.
Liverpool'dan geliyor. The Mercury'nün editöründen.
The Liverpool Mercury.
The Liverpool Mercury.
Read The Liverpool Mercury!
The Liverpool Mercury okuyun!
Read The Liverpool Mercury!
The Liverpool Mercury var!
- Liverpool Mercury...
- Liverpool Mercury...
- You're in Liverpool.
- Liverpool'dasınız.
Liverpool?
Liverpool mu?
I was in Liverpool yesterday morning.
Dün sabah Liverpool'daydım.
I wonder what I was doing in Liverpool.
Liverpool'da ne yapıyordum ki acaba?
I don't know quite why, miss... but I sort of think that he may have gone to Liverpool.
Tam olarak bilemesem de... Liverpool'a gitmiş olabileceğini düşündüm.
- To Liverpool?
- Liverpool'a mı?
It was from Liverpool he came that night... that he came back from the dead, as you might say.
O gece Liverpool'dan gelmişti... Hani derler ya, ölüler diyarından geri geldiğinde.
He'd been knocked down by a taxi and carried into a chemist's shop in Liverpool.
Ona bir taksi çarpmış. Liverpool'da bir eczaneye taşımışlar.
How did you know I was in Liverpool?
Liverpool'da olduğumu nereden bildiniz?
You feel that perhaps you lived in Liverpool?
Liverpool'da yaşamışsınız sanki gibi mi geliyor?
Well, Liverpool's a big port.
E, Liverpool büyük bir liman şehri.
I know Liverpool.
Liverpool'u bilirim.
Listen, tonight at 7 : 10 an important diplomat boarded a train at a little station outside Liverpool.
Dinleyin, bu akşam saat 7 : 10'da önemli bir diplomat, Liverpool'un hemen dışındaki ufak bir istasyondan trene bindi.
Have you any news of the Liverpool Express?
Liverpool Expres'inden haber aldınız mı?
Yes, sir, I'm going with the first contingent to Liverpool.
Evet efendim. 1. yedek kuvvetle birlikte Liverpool'a gideceğim.
Tomorrow morning I'll take you and Nikolas to Liverpool.
Yarın sabah, seni ve Nikolas'ı Liverpool'a götüreceğim.
Mr. Kristo has found it necessary to leave for Liverpool on business.
Bay Kristo'nun iş için Liverpool'a gitmesi gerekti.
No, I can't, and I'm going to Liverpool on Sunday.
Hayır, gelemem, pazar günü de Liverpool'a gidiyorum.
He's been positively seen in Liverpool, Margate, Ostend and the Orkneys.
Liverpool, Margate, Ostend ve Orkneys'de görüldüğü doğrulandı.
We've notified detectives all over the world... from Liverpool to Cairo.
Liverpool'dan Kahire'ye dünyanın dört bir yanındaki dedektiflere haber verdik.
If we miss our steamship in New York, how will we get to Liverpool on time?
New York'taki gemiyi kaçırırsak Liverpool'a zamanında nasıl ulaşacağız?
New York, Liverpool. "
New York, Liverpool.
In the city of Liverpool, once there lived a man. His name was Robinson Crusoe.
Liverpool şehrinde adı Robinson Crusoe olan bir adam varmış.
- Third officer on a freighter out of Boston, to Liverpool, Le Havre, and back again.
- Bir şilepte 3. kaptandım. Boston'dan Le Havre ve Liverpool'a giderdik.
I've been watching her ever since she left Liverpool.
Liverpool'dan ayrıldığından beri onu izliyorum.
Oh, and you'd better call yourfather in Liverpool.
Sen de babanı Londra'ya çağır.
AT THIS MOMENT, SHE'S ONE DAY OUT OF LIVERPOOL.
Şu anda Liverpool'a bir gün uzaklıkta.
No, Liverpool!
Hayır, Liverpool!
From Oslo to Caracas, from Liverpool to Singapore, Captain Haddock has taken down harder men than you, my little lambs!
Osco'dan Caracas'a kadar, Kaptan Haddock sizden daha salaklarını yola getirdi!
- You Liverpool ponce.
- Seni Liverpool pezevengi.
Stinks worse than Liverpool.
Liverpoollu birinden daha kötü kokuyor..
You're joining her at Liverpool, I take it?
Liverpool'dan bineceksiniz sanırım?