Livia translate Turkish
453 parallel translation
Aren't they nice, Livia?
Değil mi, Livia?
Livia.
Livia.
Go! - Farewell, Livia.
- Hoşçakal, Livia.
Just think, Livia, the time is nigh.
Bir düşün, Livia, zaman dar.
- Livia, that's your name, isn't it?
Livia... Adınız bu, değil mi?
Livia, At last!
Livia, nihayet!
Livia!
Livia!
Livia, how wonderful.
Livia, dünya varmış.
Livia, we were able to cross the border last night.
Livia, sınırı dün gece geçebildik.
I've already been very clear with Livia.
Livia'ya karşı daima açık oldum.
Livia, how are you?
Livia, nasılsın?
Livia, would you be prepared to leave for Aldeno tomorrow?
Livia, yarın Aldeno'ya gitmek için hazırlanır mısın?
For days, I've been telling Livia...
Günlerdir Livia'ya diyorum ki- -
That's fine, Livia, but now there's no time to lose.
Sorun değil Livia ama artık kaybedecek zamanımız yok.
We no longer have any rights, Livia, only duties.
Artık haklarımız yok Livia, yalnızca görevlerimiz var.
Livia!
Livia! Livia!
- Livia, listen to me...
- Livia, beni dinle...
Livia, my love.
Livia, sevgilim.
It's me, Livia.
Benim, Livia.
Livia!
Livia.
" My darling Livia...
Sevgilim Livia...
The Countess Livia Serpieri.
Kontes Livia Serpieri.
Livia, you must forbid her to leave at this hour.
Livia bu saatte gitmesine engel olmalısın.
For Livia, a year later. "
"Bir yıl sonra Livia'ya".
Think of Livia... and finally tell the truth about this angelic creature... that no one is worthy not to speak the name.
Livia'yı düşün! Yemin ederi ki, olanları hiç hak etmedi.
The Livia was a young cousin.
Livia, benim genç kuzenimdi.
In the same year as my grandmother, Livia.
Büyükannem Livia'nın öldüğü yılda.
0f Livia, my grandmother.
Büyükannem Livia'nın.
Livia, isn't that a wonderful cake?
Livia, çok güzel bir pasta, değil mi?
But even more remarkable was Livia, his second wife.
Ama daha da gözde olanı, ikinci karısı Livia'ydı.
If Augustus ruled the world, Livia ruled Augustus.
Dünyayı Augustus yönetiyordu, Augustus'u ise Livia.
My grandmother Livia.
Büyükannem Livia.
( LIVIA ) Yes?
Evet?
You know, you should eat more pears, Livia.
Daha fazla armut yemelisin Livia. Cilde çok iyi gelir.
- The Lady Livia has called, master.
- Livia hanımefendi geldiler, efendim.
( LIVIA ) Yes. I'll come soon.
Peki, hemen geliyorum.
( LIVIA ) Why?
Neden?
Then he died - poisoned by Livia.
O zamana gelindiğinde Agrippa öldü... onu Livia zehirledi.
But then everybody loved my father, except Livia... his mother.
O zamanlar herkes babamı severdi, annesi Livia dışında.
Don't blame my father.
Babamı suçlama. Livia'yı suçla.
Blame Livia. If anyone insisted, she did.
Israr eden biri varsa, o da Livia'ydı.
When Marcellus died, she had everything planned.
Marcellus öldüğünde, Livia her şeyi planlamıştı.
She knew how I felt about Tiberius and she wanted us to marry, but Agrippa had the same idea, and Augustus needed him more than he needed her son, so she had to wait.
Tiberius'a olan duygularımı biliyordu, bizi evlendirmek istedi ama Agrippa'nın hedefi de aynıydı, Augustus oğlundan çok Agrippa'ya ihtiyaç duyuyordu, o yüzden Livia beklemek zorunda kaldı.
To tell you the truth, it's crossed my mind that Livia might have had a hand in that.
Doğrusunu istersen aklımdan geçen, Livia'nın bu işte bir parmağı olduğu.
I might be wrong, but he was a strong, healthy man, and he never had a serious illness until she got her hands on him.
Yanılıyor olabilirim, ama o güçlü ve sapasağlam bir adamdı Livia müdahale edene kadar da hiçbir ciddi hastalığı olmamıştı.
- Livia? - Mmm.
Livia mı?
Livia insisted on it.
Livia ısrar etti.
Have you said goodbye to Livia?
Livia'ya veda ettin mi?
No, it makes me uneasy, Livia.
Hayır, beni rahatsız eder, Livia.
Livia, you'll back me.
Livia, bana destek olacaksın.
But she got her way in the end.
Ama, Livia sonunda emeline kavuştu.