Ll translate Turkish
1,131,988 parallel translation
First of all, I'll tell you right now what I said, and I'll tell you this was not a joke.
Öncelikle, ne dediğimi söyleyeceğim ve bu bir şaka değil.
He said, " We'll catch up at the show, but I appreciate it.
" Gösteride konuşuruz ama sağ ol.
I'll see you soon. "
Yakında görüşürüz, " dedi.
If I stop, he'll stop.
Durursam durur.
And if I go, he'll go.
Ben yürürsem o da yürür.
He's like, "Thanks, Dave," and he'll come get it and run off.
"Sağ ol Dave," deyip yemeği alıyor, koşa koşa gidiyor.
If he smells weed in the house, he'll be like...
Evde ot kokusu alırsa diyor ki...
"Oh, this motherfucker's about to eat." And he'll just come running.
"Birazdan yemek yiyecek." Hemen koşup geliyor.
I'll be the last one up.
En son ben yatıyorum.
Then she'll walk halfway up the steps.
Merdivenlerin yarısında durur.
Now I might smoke some weed in the middle of the night, and she'll leave neatly-wrapped sandwiches all over the kitchen.
Gecenin köründe ot içerdim, o da mutfağın her yerine güzel sandviçler bırakmış olurdu.
I'll be showing up late all the time, and I'm, like, in a Porsche, and I'm blasting music that they don't like.
Hep geç kalıyorum, Porsche sürüyorum, beğenmedikleri müziklerden açıp sesi köklüyorum falan.
Because I'll say shit, and Kate's just too serious about being a lesbian.
Çünkü bir şeyler diyorum ve Kate lezbiyenlik konusunda hep çok ciddi.
I'll be like, " Hey, Kate.
Mesela diyorum ki, " Selam Kate.
But Sarah knows I'm fucking around, so she'll just say something cool.
Ama Sarah takıldığımın farkında, o yüzden latife ediyor :
I'll be right back. "
Hemen dönerim. "
The only time I jerk off now is if I know how long she'll be gone.
Artık sadece ne kadar süre eve dönmeyeceğini biliyorsam asılıyorum.
Sometimes she'll tell me, " Dave, I'm gonna take the kids to my mom's real quick.
Mesela bazen diyor ki, " Dave, çocukları annemlere bırakacağım.
I'll probably be back in a couple of hours. "
Bir iki saate dönerim. "
That's the kind of session where you'll take all your clothes off.
Tamamen soyunduğunuz bir otuzbir seansı gerçekleştirilebilir.
I'll be butt-naked in the living room like,
Oturma odasında dal taşak olurum,
I'll adjust my Christmas list.
Noel listemi ayarlayacağım.
- I'll go with Samar. - Fine.
- Samar ile ben giderim.
And it'll also help hide the truth about the task force.
Yalan olamaz. Görev gücü hakkındaki gerçeğin de saklanmasına yardımcı olacak.
- If it helps, I assume he'll be returning.
- Geri döneceğini varsayıyorum.
- I'll get you new equipment.
- Sana yeni ekipman ayarlayacağım.
Perhaps I'll add to the order.
Belki de sipariş ekleyeceğim.
We'll take the sachertortes to go.
Sachertortları giderken alacağız.
He does. But he'll have little use for it so long as you assist me in locating a passenger.
Ama bana bir yolcuyu bulmam için yardım ettiğin sürece, onun hiç kullanmayacak.
Her name is unimportant, as her ticket was likely purchased under any number of aliases, which is why I'll need to see all of the various passenger manifests leaving from Wien Mitte.
Biletinin muhtemelen herhangi bir takma adla satın alınması nedeniyle adı önemsiz, yani Wien Mitte'den ayrılan tüm yolcuların gümrük bilgilerini görmem gerekecek.
I'll call you when I get there.
Oraya gidince seni ararım.
See, if I choose to, I'll simply remove you from the equation.
Görüyorsun, müdahale edeceksem, ben sadece denklemden çıkarırım.
I'll handle Werner.
Werner'i hallederim.
I'll be in touch.
İrtibatta olacağım.
Now she'll take every step necessary to dismantle the task force, starting with Ressler. Without the task force,
Şimdi Ressler'den başlayarak, görev gücünü dağıtmak için gereken her adımı atacaktır.
He'll wake up soon.
Yakında uyanacak.
As soon as we hit the road, we'll find a way to the jet.
Yola çıkar çıkmaz jete doğru bir yol bulacağız.
Then we'll have to find another way out of here.
O zaman buradan başka bir çıkış yolu bulmamız gerekecek.
For the time being, we'll have to be comfortable with chaos.
Şu an için, kaosla rahatız demektir.
And I believe that one day, you'll be the one being dragged off in handcuffs.
Ve inanıyorum ki bir gün kelepçe takılan kişi siz olacaksınız.
And he'll be walking into his lake house to watch the sunset.
Ve o günbatımını izlemek için göl evine giriyor olacak.
They'll honor the winner.
Kazanan tarafı onurlandıracaklar.
We'll have Octavia ready for the fight.
Octavia'yla kavga için hazır olmalıyız.
You were smart to come back here and hide, but not smart enough.
Buraya gelip saklamanın zekisin, Ama yeterince akıllı değil.
For Lincoln's sake, I'll make your death quick.
Lincoln'un hatrı için ölümünü çabuk yapacağım.
I'll kill you...
Seni öldüreceğim...
- They'll never catch her.
- Onu asla yakalayamayacaklar.
They'll execute Octavia, and all of our people
Octavia'yı ve halkımızın hepsini idam ederler.
If I call for a scout, she'll be executed right now...
Bir gözlemciyi ararsam şu an idam edilecek...
Before she dies, I'll tell her she's lucky to have you as a brother.
Ölmeden önce, ona şanslı olduğunu söyleyeceğim Seni kardeşi olarak görmek
I'll save you the trouble.
Seni beladan kurtaracağım.