Lonely translate Turkish
9,927 parallel translation
I was very lonely as a child.
Çocukken çok yalnızdım.
They are lonely!
Onlar yalnız.
It's lonely as fuck in here.
Burada sik gibi yalnız kalmış.
I'm lonely.
Yalnızım.
I'm always gonna be lonely.
Her daim yalnız olacağım.
We're all looking for a clue that there's a reason for things, that everything's not all random and lonely, you know?
Böyle şeyler için ufak da olsa bir şeyler ararız her şeyin öyle alelade, bir başına olmadığını anlamak için.
I've traveled so far. To change this lonely life.
Bu yalnız hayatı değiştirmek için çok fazla yol kat ettim.
Call me if you get lonely.
Yalnız hissedersen beni ara.
Well, that is a shame. Because I am lonely as hell and the idea of trying to have a conversation with some 25-year-old as she swipes through Tinder, makes me want to impale myself on that bar tap.
Çünkü deli gibi yalnızım ve Tinder uygulamasıyla sevgili arayan 25 yaşında biriyle sohbet etmektense şuradaki bar sopasını kendime geçirmeyi tercih ederim.
Who says I'm lonely?
- Yalnız olduğumu da kim söyledi?
I mean, it's been a bit lonely at times... but I don't know, I guess I can focus on myself.
Zaman zaman yalnızlık hissettim ama bilmem, herhalde kendime odaklanabilirim.
You're looking real lonely up there.
Orada gerçekten yalnız görünüyorsun.
Does he look lonely up there, boys, huh?
Yalnız görünmüyor mu, çocuklar?
Looking a bit lonely, George.
Biraz öyle görünüyor, George.
I'm sorry to hear of your suffering, but a handsome, educated man such as yourself must never be lonely.
Başınız sağ olsun, ama sizin gibi yakışıklı ve eğitimli bir adam kesinlikle yalnız değildir.
You dangled me like a sex carrot to get brewery equipment? You were lonely.
Beni seks havucu niyetine bu adama gösterip bira üretmek için ekipman mı aldın?
♪ You became one of the lonely ♪
â ™ ª Yalnız biri oldun â ™ ª
"I want you to know, the bed feels so lonely when you're not in it."
"Şunu bil ki sen yokken yatakta yapayalnız hissediyorum."
Anyway, she wants us to go to the house and check in on Stuart because he might be "lonely."
Neyse, eve gidip Stuart'ı kontrol etmemizi söyledi. Yalnız olabilirmiş.
Well, I'm her son, how come she doesn't send someone to check on me if I'm lonely?
Ben oğluyum. Niye ben yalnız mıyım diye kontrol etmesi için birini yollamıyor?
A man gets lonely guarding the Wall.
Duvar'ı korurken yalnız kalıyoruz.
My wife must be lonely.
Karim yalniz kalmistir.
- I was lonely and afraid.
- Yalnizdim ve korkuyordum.
- That's how horny and lonely I've been these days, like a dog humping a lamppost.
İşte bu da son günlerde elektrik direğine çakan bir köpek kadar azgın ve yalnız olduğumun göstergesi.
Maybe it was the lonely, rich kid thing, maybe I just liked the car.
Belki yalnızlıktan, zengin çocuk tribi belki de yalnızca arabasını seviyordum.
You know, like sometimes it gets a little sad, lonely, and I just got to...
Bazen üzülecek. Yalnızlık çekecek. Ben de ona :
Must get lonely.
- Yalnızlık çekiyorsunuzdur.
When that time comes, you're gonna be very lonely.
Zamanı geldiğinde, sen çok yalnız olacaksın.
It's so lonely.
Çok boş duruyor.
♪ lonely summer
# Yaz'ım gidecek #
That way I won't get lonely until I get tired.
Böylece ben de uyuyana kadar yalnız kalmamış olurum.
She felt very lonely.
Kendini çok yalnız hissetti.
We are just two lonely souls in need of comfort.
Sadece rahatlamaya çalışan iki yalnız insanız.
Because that way you would never, ever be lonely. Ever.
Çünkü böylelikle kendini hiçbir zaman yalnız hissetmezsin.
Look I know that you're-that you're a bit lonely, Ok?
Bak, senin biraz... Biraz yalnız olduğunu biliyorum.
Well, murder's a lonely game, you know.
Cinayet yalnız bir oyundur, biliyorsunuz.
This was a killing from afar by a sniper on a lonely highway.
Bu boş bir otoyolda keskin nişancı tarafından belli bir mesafeden olan bir öldürmedir.
I'm a sociopathic child rapist who preys on lonely girls.
Ben yalnız kızları avlayan sosyapat bir çocuk tecavüzcüsüyüm.
Elephants are sensitive creatures and if you just get one, then it'll get lonely.
Filler hassas hayvanlardır, sadece bir tane alırsan yalnızlık çekerler.
It's empty and it's lonely and it hurts.
Boş ve yalnız, bu acı veriyor
- Don't be lonely.
- Yalnız olma.
Don't be lonely, Barb.
Yalnız olma, Russ.
It's people like you, weak and deluded, that keep people in the dark, afraid and lonely and suffering.
Senin gibi zayıf, kandırılmış, karanlıkta bırakılmış korkak, yalnız, acı çeken insanları.
And it's so lonely.
O kadar yalnız ki.
I mean, what if Nick was lonely?
Peki, ya Nick yanlız biri olsaydı?
If hypothetically, Nick was a sad, lonely person... yeah.
Varsayalım ki Nick üzgün ve yanlız biri olsaydı... Evet.
I was lonely, and if I could take it back, - I would.
Yanlızdım ve eğer zamanı geri alabilseydim isterdim ama yapamam.
It's very lonely here, and I have little to do but think.
Burada çok yalnız kaldım ve düşünmek için zamanım oldu.
♪ Living in a lonely world ♪
# Yalnız bir dünyada yaşayan #
- I'm so lonely.
Bir başıma hissediyorum.
Are you lonely?
Yalnız mı kaldın?