Loses translate Turkish
2,555 parallel translation
If she loses, she will marry him.
Kaybederse, onunla evlenecek.
If he loses, he will work in my tofu shop for three months.
Eğer bu kaybederse, Benim tofu dükkanımda 3 ay çalışacak.
Here he is revving the motor, but the clutch release is so slow he loses all the revs on his throttle blip.
Burada, sürücü ara gazı veriyor fakat debriyajı yavaş bırakıyor ve ara gazıyla yükselttiği devri kaybediyor.
It never loses its value.
Asla değerini kaybetmez.
Because a human can be tracked down. But a gumiho that loses the will to live... cannot ever be saved.
Kaçan birini er ya da geç yakalarsın ama bir köşeye attığın bilincini asla yakalayamazsın.
because nine times out of ten when she loses something, that's where they end up.
... çünkü kaybettiği on şeyden dokuzu sonunda oradan çıkıyor.
Each time, Wayan loses clientele and Tutti has to change schools.
Her seferinde Wayan müşterilerini kaybetmiş, Tutti de okulunu değiştirmiş.
The loser just loses.
Ezikler ise hep kaybeder.
- But then he loses that money after a bad drug deal and ends up in jail.
Fakat sonra o parayi kötü bir ilaç pazarliginda kaybetti ve sonu hapishanede bitti.
Pooling in that water, and getting electrocuted, That's how a sorcerer loses his power.
Suya düşüp elektriğe çarpılmak, işte büyücülerin gücünü kaybetmek şekli.
He loses, you're back at a consulting firm on K Street.
Kaybederse, başkentteki danışmanlık şirketine geri dönersin.
Lightning McQueen loses in the last lap to Francesco Bernoulli in the first race of the World Grand Prix.
Şimşek McQueen dünya kupasının ilk yarışında yarışı son turda Francesco Bernoulli'ye hediye etti.
In that case, when someone loses, they should laugh, because they know they won't lose all their life.
Bu mantığa göre birisi yarışı kaybettiğinde de gülmeli. Çünkü hayatı boyunca kaybetmeyeceğini bilir.
- But you know her. - She loses her fucking...
Trajediye alışıktır o.
First person not to shut the fuck up loses.
Sesini kesmeyen ilk kişi kaybeder. Hazır mısınız?
- Nobody loses anything cool.
- Kimse güzel bir şey kaybetmez zaten.
France loses the war, Mr Mazel loses his son, so I have to lose my grandson?
Fransa savaşı kaybediyor, Bay Mazel oğlunu kaybediyor, ne yani ben de torunumu mu kaybedeceğim?
One loses the job or three loses it.
Ya biri gider ya da üçü.
Carter loses. Reagan becomes president.
Carter seçimleri kaybediyor, Reagan da başkan oluyor.
If there is money to be made, no-one loses out
Eğer bu işte para varsa, kimse kaybetmez
'Australia loses their sixth wicket on 131.'
Avustralya 131 numaradaki 6. wicketi de kaybetti.
But she loses her nerve.
Ama cesaretini kaybetmiş.
Actually... the idea loses its strength,
Aslında... fikir gücünü kaybeder,
Make a game with a villain who never loses
Gel beni dinle. Kötü adamların hiç kaybetmeyeceği tarzda bir oyun yap.
The villain never loses
"Kötüler kaybetmeyecek" miş.
Never loses
Nasıl hiç kaybetmez?
Ra.One never loses
Ra.One asla kaybetmez.
I told Dad to make a villain who never loses
Babama hiç kaybetmeyen bir kötü adam yaratmasını ben söyledim.
He wanted a villain who never loses
Kötü adamın hiçbir zaman kaybetmesini istemiyordu.
He strikes when he loses control.
Kontrolünü yitirince saldırıyor.
2, 3, 12 loses on the first throw.
2, 3 ve 12 ilk atışta kaybeder.
You're talking about a woman who loses her whole family in a blink of an eye.
Bütün ailesini kaybetmiş bir kadınla konuşuyorsunuz... ANTHONY TERAN - STEVEN'IN KARDEŞİ... göz açıp kapayana kadar.
Do I care who wins or loses? Hardly.
Kimin kazanıp kaybettiğini umursamam.
-... boy screws up, boy loses girl.
-.. sonra işleri mahveder
If Germany loses, aren't we all dead anyways?
Eğer Almanya yenilirse her şartta ölmeyecek miyiz zaten?
No shit. Really? If he loses by 15 points it's a technical fall and even though the score is tied, we're gonna lose.
- 15 puanla kaybederse, teknik mağlubiyet olur ve ne kadar başa baş olsak da, kaybederiz.
Needless to say, my client never loses.
Ve asla kaybetmek yok
At the end of the day, one guy wins, one guy loses.
Günün sonunda adamın biri kazanıyor, biriyse kaybediyor.
Cartoon, kills himself, she loses an arm.
Biri çizgi film, birinde intihar ediyor, diğerinde de kolunu kaybediyor.
Exactly. But when she gets here, she loses it, goes crazy.
Buraya geldiğinde kendini kaybetmişti.
Whoever loses trivia has to drive Bobby's visor to him.
Kim bu tırıvırıyı kaybederse, Bobby'nin şapkasını ona götürecek.
Okay, then we get back to the hotel, and Santana loses it.
Tamam, sonra otele geri döndük ve Santana kendini kaybetti...
Marge, when someone loses their hair, they miss it the most.
Marge, bazı insanlar saçlarını kaybetteği zaman, onları çok özlerler.
He loses your vote, that's one vote.
Senin oyunu kaybedecek, bu bir oy.
No, I move to Diane's side, so she gains one and he loses one.
Ben Diane'ın tarafına geçince, Diane bir oy kazanacak Derrek bir oy kaybedecek. Hayır. - Ne diyorsun sen ya?
If she loses consciousness and the ambulance takes too long, you can inject it yourself.
Eğer bilincini kaybeder ve ambulansın gelmesi uzun sürerse iğneyi kendiniz de yapabilirsiniz.
You're gonna torture me, I don't talk, someone loses a heart.
Bana işkence edeceksin, konuşmayacağım ve birinin kalbi sökülecek.
Liverpool loses. you stay.
Liverpool kaybeder. Sen kalırsın.
Okay, so, Mr. Non-Violence loses his temper, gives Jason the back of his hand.
Peki, yani Bay Şiddet Kullanmayan'ın tepesi atıyor Jason'a elinin tersiyle vuruyor.
You know, when a man lets his wife down, loses her... sometimes he can lose himself.
Bir adam karısını hayal kırıklığına uğratıp, onu kaybettiğinde bazen kendini de kaybedebilir.
She made it do it - - she starts yelling, she loses it, and I just wanted her to calm down.
O zorladı. Bağırmaya başladı, kendini kaybetti. Sadece sakinleşsin istedim.