English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Lovemaking

Lovemaking translate Turkish

263 parallel translation
How's that for lovemaking?
Kur yapmak bunun neresindeyse.
Listen, Gottlieb, nix on the lovemaking, because I saw Mrs. Claypool first.
Gottlieb, kur yapmaktan vazgeç, çünkü Bayan Claypool'u önce ben gördüm.
The others were like schoolgirls compared to my lovemaking.
Benim sevişmemin yanında diğerleri öğrenici gibiydiler.
Can't you even leave the king to do his own lovemaking?
Kralı kendi sevişmesine bırakamaz mısın?
"Man, that lovemaking's for the birds".
"Adamım, ağaçta sevişmek kuşlara göreymiş." diyen tavşan hakkındaki.
He interrupted our lovemaking.
Sevişmemizi böldü.
The ship's company was pleased to have it confirmed that the Tahitians considered lovemaking a gesture of goodwill.
Gemidekiler, Tahiti'lilerin aşk yapmayı bir iyi niyet jesti olarak düşündüklerinin ortaya çıkmasından memnun kalmışlardı.
Don't look, don't touch, don't dirty the mouth too much with lovemaking.
"Bakma, dokunma, sevişirken ağzını çok bozma."
And trying to soften me up with a little preliminary lovemaking...
Beni yumuşatmak için küçük bir önsevişme yapman...
Tonight is for lovemaking ; is love a sin?
Bu gece aşk gecesi ; aşk günah mı?
- No, lovemaking.
Hayır, sevişmek.
It'll help you in your lovemaking when I'm gone.
Sizin de aşkınıza katkıda bulunmak için yardımcı olacağım giderken.
On earth when our psycho-cardiograms are in harmony for lovemaking we take an exaltation transference pill.
Psiko-kardiyogramlarımız sevişmeye uygunsa, o zaman bir tane heyecan yaratıcı hap alırız.
Lots of... lovemaking, but no love.
Aşksız sevişmeler vardı.
No more lovemaking for love's sake with you every day.
Her gün seninle sevişmek yok artık.
I'm worth it for my lovemaking.
Sevişmeme değsin.
Always this lovemaking.
Hep aynı sevişme.
We concocted many reasons why our lovemaking gave us no pleasure.
Sevişmekten neden artık zevk almadığımız konusunda art arda yaptığımız o tartışmalar...
We must teach him the art of lovemaking.
Ona seks sanatını öğretmemiz şart.
Seeing your brother was here the $ 75 includes personal instructions in 32 positions of lovemaking!
Ama madem kardeşin müşterimiz 75 dolara, 32 tane sevişme pozisyonunun öğretilmesi dahil!
Florence showers after lovemaking.
Florence sevişince duş alıyor.
It was somehow better than lovemaking.
# Sevişmekten bile daha iyiydi.
" Most satisfactory lovemaking occurs :
En tatmin edici aşk yapma şu şekilde gerçekleşir :
People find out things about themselves through lovemaking that they never dreamed of.
İnsanlar sevişirken kendilerinde hayalini bile kuramadıkları..... şeyler keşfederler.
I'll go back to my bedroom and I'll get anaesthetized with meaningless lovemaking.
Odama gideceğim. Orada anlamsız sevişmelerle kendimi avutacağım. - Size iyi şanslar.
You really do learn an awful lot about yourself through lovemaking.
Sevişirken..... kendinle ilgili çok fazla şey öğreniyorsun. Kendini tanımaya başlıyorsun.
These woods are enchanted, filled with the spirits of the lucky men and women of passion who have passed away at the height of lovemaking.
Bu çayırlar büyülü. Ve sevişirken bu dünyadan göç eden..... tutkulu kadınlarla erkeklerin ruhlarıyla dolu.
always when the kissing gets hot and heavy... just before the lovemaking, there's a fade-out.
Öpüşme sahnelerinde, sevişmeden hemen önce her seferinde kararma olurdu. Burada olmadı.
And the lovemaking?
Ya aşkı?
But no lovemaking without precautions.
Ama korunmadan sevişmemeli.
[LOVEMAKING SOUNDS]
[SEVİŞME SESLERİ]
No lovemaking here!
Burası sevişme yeri değil!
They are for lovemaking.
Onlar sevişmek için.
( Woman ) Accept this as a part of normal lovemaking, and an opportunity for more oral pleasuring.
Bunu normal sevişmenin bir parçası ve daha fazla oral zevk için bir fırsat kabul edin.
As he rips her clothes off, they writhe like eels into a frenzy of unadulterated lovemaking.
Kızın kıyafetlerini yırtıp atarken, katkısız sevişme coşkusuna su yılanları gibi kıvrılırlar.
In lovemaking?
Sevişirken?
Anyway, what I wanted to tell you was that well, last night was one of the greatest nights of lovemaking I've had since...
Her neyse, sana şunu söylemek istiyorum : Dün gece cinsel açıdan yaşadığım en muhteşem gecelerden biriydi. - Şeyden beri...
This woman I'm dating is doing her nails during lovemaking.
Şu anda birlikte olduğum kadın, sevişirken tırnaklarıyla uğraşıyor.
And you see lovemaking and relations with the other gender as what you translate your male aggressions into.
Erkekçe saldırganlıkların sevişmeye ve diğer cinsle ilişkilere yöneldiği görülüyor.
The art of lovemaking takes two.
Aşk sanatı iki kişiyle yapılır.
But just so as we're clear, even though there's no actual lovemaking, Joe and I can on occasion, say, read poems to each other in here at night?
Sevişmesek de Joe ve ben burada zaman zaman geceleri birbirimize şiir okuyabiliriz'değil mi?
I know this is probably pushing it... but, anywhere in this sweet, tender lovemaking thing that we're gonna do, could a soft bed be involved?
Biraz zorluyor olabilirim belki... Ama, bu yumuşak aşk yapmanın bir yerinden sen ve ben Yumuşak yatağımıza gitsek
Enough lovemaking.
Bu kadar sevişme yeter.
After the lovemaking...
Seviştikten sonra...
I guess we could use some food in our lovemaking.
Sanırım sevişirken biraz yiyecek kullanabiliriz.
Robin, would you like to interview this professional woman for that panel on lovemaking next Tuesday?
Robin, bu profesyonel kadınla Salı günkü sevişme konulu panel için röportaj yapmak ister misin?
You know, I come from a very uptight, proper family, and I was taught, growing up, you know, that a lot of acts of lovemaking are wrong.
Bilirsin, ben çok iyi ve düzgün bir aileden geliyorum. Ve büyürken bana verilen eğitime göre seksteki birçok pozisyon, yanlıştır.
It is because Eric is noble, and a woman wants her first lovemaking... to be in the arms of a man she can trust.
Çünkü Eric asil biri, ve kadınlar ilk sevişmelerini... güvenebilecekleri bir adamın kollarında yapmak isterler.
You got a lot of lovemaking'to make. You got a lot of booze to drink.
Daha sevişeceksin, içeceksin.
I'm not paying you for the lovemaking.
Sana seviştiğimiz için para vermiyorum.
You enjoy the lovemaking- -
Sevişmek hoşuna gidiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]