Lowlands translate Turkish
74 parallel translation
A few examples of the vast Hungarian lowlands, with herds of sheep and cattle.
Evet, Majesteleri! Geniş Macaristan ovalarından bir kaç görüntü koyun ve sığır sürüleri görülüyor.
The Lord, returning to the welcoming lowlands, fixes His gaze on the simplicity of those who address Him.
Rab, insanı hoş karşılayan ovalara geri dönüyor, onda sevinç bulanların sadeliği üzerindeki zarif bakışını düzeltiyor.
Spreading through the lowlands.
Ovalara doğru yayılıyorlar.
We've always preferred the lowlands.
Alçak yerleri tercih etmişiz hep.
So they chose the lowlands to avoid the danger.
Bu yüzden, tehlikeden sakınmak için alçak yerleri seçiyorlar.
National comrades... of Danzig and Langfuhr... of Ohra, Schidlitz and Praust... from the hills and from the lowlands... I know you all... cherish but one wish.
Sevgili bay bayan tüm yurttaşlarım Danzig'ten ve Langfuhr'dan,... Ohra'dan, SchidIitz'den Prusya'dan,... deresinden tepesinden olmak üzere,... hepinizi tanıyor ve bağrıma basıyorum ancak bir temennimiz var.
He had owned a farm down in the lowlands.
Ovanın aşağılarında bir çiftliği varmış.
The British are trapped in the Belgian lowlands.
İngiliz Üçüncü Kolordusu, Belçika ovasında sıkışmış kalmış.
Flatlands, highlands, lowlands, wooded land.
Düzlükler, dağlar, ovalar, ormanlar.
Then south across the Potomac to the lowlands of Virginia.
Sonra güneye. Potomac'ı geçip Virginia ovalarına.
When I was a boy, my family lived in the lowlands of Ketha Province.
Ben çocukken, ailem hâlâ Ketha eyaletinin ovalarında yaşıyordu.
A boy from the Ketha lowlands.
Kehta ovalarından bir oğlan çocuğu.
You struck his name from an officer's list because he's from the Ketha lowlands.
Ailesi Kehta ovalarından geldiği için onu bir subay listesinden çıkardığını söyledi.
How do you think the High Council will react when they're asked to follow a man from the Ketha Lowlands?
Söyle bana Worf. Yüksek Meclisin üyeleri onlara Ketha ovalarından sıradan bir adamın dediklerini dinlemeleri istendiğinde nasıl tepki verirler dersin?
The break-up of the old continents has pushed up the ocean floor and raised sea levels, flooding the lowlands and creating vast shallow seas.
Eski kıtaların kırılıp, ayrılmaları, okyanus tabanına baskı yapıp, deniz seviyesini yükseltmiş, bu da ovalara su basmasını sağlayıp, engin sığ denizler oluşturmuştur.
But my home is the lowlands
Ama benim evim daha aşağılarda.
Soon hundreds of mammoths are winding their way through the wintry lowlands of Europe.
Yakında yüzlerce Mamut dolambaçlı yolardan geçerek buz gibi Avrupa ovalarına gidecek.
Many years later, he arrived in the lowlands of the Ganges river near the village of Bodh Gaya.
Yürüyüş yıl, buraya geldi, sonra Ganj Ovası, R. Gaya'nın köyü yakınlarında.
Many of the faithful come from the Indian lowlands and are not adequately accustomed to the climate.
Genellikle inananların olacak Kızılderili şeritlerinde o değil yeterince acclimatised.
More than twenty times over the last 2.5 million years the paramos have been pushed down into the lowlands, by freezing temperatures and growing glaciers.
Burası Billingsgate Pazarı yani Londra'nın en büyük balık pazarı. Burada yemekten zevk aldığımız tüm bildik balıkları alabilirsiniz ama Britanya'da stokları tehlikeli derecede düşük olan balıkları yiyoruz.
Millions have flown up here to escape the heat of the lowlands and they're now roosting among the rocks.
Ovaların sıcaklarından kaçıp buraya gelen milyonlarca kemirici kurt, şimdi kayaların arasında.
We helped a captain from the lowlands.
Aşağı düzlüklerden bir Yüzbaşı'ya yardım ettik.
We helped a captain from the lowlands.
Ama gecenin örtüsü yardım eder.
The lowlands. south of the lake.
Gölün kuzeyindeki alçak bölge.
Legion upon legion poured out of the Five Elements Mountain into the lowlands of the Middle Kingdom.
Yüzlerce, binlerce asker Beş Element Dağı'ndan Krallığın üzerine bir sel gibi aktı.
We must look somewhere around the lowlands.
Ovaların çevresinde bir yer bulmalıyız.
Lowlands become too narrow.
# Ovalar bana çok dardır.
Lowlands become too narrow
# Ovalar bana çok dardır!
Lowlands become too narrow.
- Deli rüzgârlarım vardır. - Ovalar bana çok dardır.
With global warming trapping the CO2 inside our poisonous atmosphere, our super-heated oceans will rise, drowning our lowlands, leaving what's left of humanity baking in deserts that once fed the world!
Zehirli atmosferimizdeki oksijeni hapseden küresel ısınmayla, geride, bir zamanlar dünyayı besleyen çöllerde pişen insanları bırakarak, fazla ısınan okyanuslarımız evlerimizi yutarak yükselecek!
In the lowlands, there are lush coastal rainforests teeming with life.
Ovalarda, bereketli yağmur ormanları vahşi yaşamla dolu.
When we hit the lowlands, they'd be back.
Aşağı indiğimizde yine gelecekler
We were entering the lowlands.
Alçak araziye gidiyorduk
Nice idea, but this pollen is from a particular kind of calabash that only grows in the lowlands of the Yucatà ¡ n Peninsula where the dig site was.
Güzel düşünce ama bu polen, sadece Yucatán Peninsula'nın ovalarında yetişiyor. - Kazı alanının olduğu yer...
How many Mayans from the Yucatà ¡ n lowlands could possibly have flown into the New York area in the last few days?
Son birkaç günde Yucatán ovalarından New York bölgesine kaç tane Mayalı uçmuş olabilir ki?
This vast herd of Centrosaurus are on the move... from their nesting sites on coastal lowlands to the east.
Bu büyük Centrosaurus sürüsü hareket halindeydi. Yuvalanma alanları olan kıyısal bölgelerden doğuya doğru gidiyorlardı.
" Anyway, this next number is called Cross-eyed Mary of the Lowlands.
" Her neyse, bir sonraki şarkıya sıra gelir, Güneyli şaşı Meryem.
# Lowlands, lowlands away, my John
# Ovalar, ovalar uzakta, John...
# Lowlands, lowland away, my John
# Ovalar, ovalar uzakta, John...
Ahead lies their winter destination - the warm lowlands of the Indian subcontinent.
Kışı geçirecekleri yer Hindistan yarımadasının sıcak ovaları.
The other 50 stayed with the dragon to farm and fish the lowlands.
Öbür 50 aşağı kısımda ejderhayla kalıp çiftçilik ve balıkçılık yapmış.
The lowlands are crawling with them.
Ovalar onlarla kaynıyor.
But then when the rains kick in, the lowlands tend to green up, and the tortoises go down there, probably to fatten up.
Sonra yağmurlar yağdığında, ovalar yeşillenirler, Kaplumbağalar aşağıya inerler. Muhtemelen beslenmek için.
The rainwater now flows southwards from Mozambique's highest peaks to the lowlands of the Eastern Cape.
Yağmur suyu şimdi... Mozambik'in en yüksek zirvelerinden güneye... Doğu Burnu'nun ovalarına akıyor.
Melt water should bring life to the lowlands.
Eriyen su ovalara hayat verecek.
Elephants are great travellers, and here, in this part of Kenya, they regularly moved from the lowlands up the side of the mountains to feed in the forests up there.
Filler muazzam seyyahlardır. Ve Kenya'nın bu bölgesinde düzenli olarak... ovalardan, dağlardaki ormanlarda beslenmeye giderlerdi.
Penning the elephants down in the lowlands where they created havoc amongst the farms.
Ovalarda sıkışan filler... çiftlikleri talan etti.
The seas will rise up and drown the people living in the lowlands.
Denizler kabarıp düzlüklerdeki insanları yutacak.
The people in the lowlands will drown.
- Düzlüklerdeki herkes boğulacak.
What are lowlands, anyway?
Düzlükler nedir hem?
It was Philip, the one-eyed, who changed all this uniting tribes of illiterate sheepherders from the high and lowlands.
Bütün bunları değiştiren tek gözlü Philip oldu.