Luggage translate Turkish
2,735 parallel translation
That would have been the porters with her luggage.
Bavullarını taşıyan kişi gürültü yapmış olmalı.
Don't trip over the luggage.
Bavullara takılıp düşme.
Luggage?
Bagajı aç.
I'll slip my cell phone into her luggage so you can trace her.
Susan onunla buluşmak için bir uçağa binecek. Cep telefonumu bavulunun içine bıraktım.
I'll slip my cell phone into her luggage so you can trace her.
Susan onunla buluşmak için bir uçağa binecek. Cep telefonumu bavulunun içine bıraktım. Böylece onun izini sürebilirsiniz.
But he would come back, and the tags on his luggage... would be from the strangest places.
Bana hiç anlatmadı, ama geri gelecekti, ve bavulundaki fişler en yabancı yerlerden olacaktı.
I just e-mailed you some photos of some luggage tags.
Bir kaç bavul fişinin fotolarını sana e-mail attım.
Well, I don't think somebody lost their luggage.
Birinin bagajını kaybetmediği kesin.
I took a look at your luggage.
Valizinize bakmıştım da.
Now you have to take someone else's luggage.
Şimdi başkasının valizini alman gerekecek. Bili Hoffman'ınkini.
The extra luggage scares men off. And afterwards - here she is, and that's it.
Fazla yük erkekleri korkutuyor biliyorsun.
That maid is so scared that she left her luggage behind.
Yardımcısı çok korkmuş ve çantasını sırtlamıştı.
Look, Mom. Aunt Quinn got me luggage.
Quinn teyze bana bavul taşıtıyor.
- And yet you have no luggage?
- Yine de yanında hiç bagaj yok.
If you take it, it'd be a help since it's just that much less luggage for me.
Bunu alırsan eğer, bu kadar ağır bavulların yanında bana yardımcı olacaksın.
The luggage. - I'll go get it.
- Ben getiririm.
Well, he ain't bringing'any luggage with him.
Yanında herhangi bir bagaj yoktu.
Yes, we'll get our pathetic servant boy to fetch your luggage.
Evet, zavallı uşağımıza gidip bavullarınızı getirmesini söyleyeceğim.
Here's your luggage.
Buyurun bayım.
Unattended luggage will be confiscated immediately.
Boşta bırakılmış bagajlara anında el konulacaktır.
But she may have meant the Jenna that works downstairs at that luggage store.
Aşağı kattaki o bavul dükkânında çalışan Jenna'yı da kastetmiş olabilir. Bu yüzden size vereceğim.
You and your father have until noon to collect your luggage.
Senin ve babanın valizlerinizi toplanmak için öğlene kadar vaktiniz var.
Oh, kitten, don't you know you should never leave your luggage unattended?
Ah kedicik, bagajını başıboş bırakmaman gerektiğini öğrenmelisin.
Pack this with my luggage.
Bavulumdaki siyah çantaya koy.
It takes a good while to gather up five children and their luggage for a Christmas trip.
Beş çocuğu ve bavulları bir Noel gezisi için bir araya getirmek uzun sürer.
- Any luggage?
- Bagaj var mı?
How am I gonna manage with all the luggage?
Bu kadar bavulu nasıl halledeceğim?
I've also looked carefully through her luggage.
Ayrıca bagajına dikkatlice baktım.
Her luggage is missing many items I knew she had with her.
Bavulunda yanında götürdüğünü bildiğim bir sürü şey kayıp.
I'm packing my luggage.
Valizlerimi hazırlamaya gidiyorum.
You quickly go and pack your luggage.
Sen toplanmaya başla.
Since I was going to America, I might have put them in the luggage.
Amerika'ya giderken, bagaja vermiş olmalıyım.
Quickly come here to carry the luggage.
Valizleri taşımaya yardım et.
I will move all your luggage to your room.
Valizini odana taşıyacağım.
I will take all my luggage with me.
Eşyalarımı yanıma alıyorum.
Yeah, you don't see it as part of your luggage, huh?
Evet, onu eşyalarının parçası olarak görmüyorsun, ha?
You want to grab the luggage out of the car?
Arabadan bagajları getirmek ister misin?
" Pardon me, do you have a valet for our luggage?
" Affedersiniz, bagajı taşıyacak biri var mı?
We already have your luggage.
Bagajınızı aldık.
I also noticed, you won't be needing any help with luggage?
Bagajlarınızın taşınması ile ilgili yardıma ihtiyacınız var mı?
Don't forget my luggage or my son. I'll see you at the airport.
Havaalanında görüşürüz.
Let me help you carry your luggage up. - No.
İzin ver de bavulunu taşıyayım.
Now make sure that your luggage is tagged and the driver will stow it.
Herkes valizlerinde isimleri olduğundan emin olsun. Şoförümüz yerleştirecek.
Luggage this way.
Bagajlar buradan.
Everybody got your luggage?
Herkes bagajlarını aldı mı?
Well, don't be surprised if you find me crammed into your luggage - when you leave here. - I wouldn't be.
Buradan giderken beni bavullarınıza kıvrılmış bir halde bulursanız şaşırmayın.
Play it frame by frame, so it lasts longer... 14 years after the filming, I was finally able to mount "Girls and luggage".
Kare kare oynat ki, uzun sürsün. Filmin çekilmesinden 14 yıl sonra nihayet "Kızlar ve Bavullar" ı montajlayabildim.
Please do not leave your luggage unattended at the station.
Lütfen garaj içerisinde çantalarınızın yanından ayrılmayın.
Luggage left unattended may be removed without warning or destroyed or damaged by the security services.
Sahipsiz bırakılmış çantalar uyarı yapılmaksızın toplanacaktır ve en yakın güvenlik görevlilerince imha edilecektir.
No, I told Kenneth to... Luggage store Jenna.
Bavul dükkânındaki Jenna.
It's not in the luggage area.
Bagaj bölümünde değil.