English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / M'kay

M'kay translate Turkish

17,726 parallel translation
Mike Ross's employment records?
Mike Ross'un işe alım kayıtları mı?
It means that we don't have to prove that she can't subpoena our records ; she has to prove that she can.
Bizim kayıtlarımız için mahkeme celbi çıkaramayacağını kanıtlamamıza gerek yok onun tersini kanıtlaması gerek.
Okay, I'm cross referencing deaths at UC Santa Monica Medical Center with recent bank activity.
Tamam, Santa Monica Tıp Merkezi'ndeki ölüm kayıtlarını inceliyorum. Son banka kayıtlarını da ekledim.
You know, it would help if we knew some more about his medical history, other doctors he's been to, the tests they might've run.
Geçmişteki tıbbi kayıtlarını görmemizin, gittiği diğer doktorları ve uygulanan tahlilleri bilmemizin büyük yardımı olur.
So, I managed to track down your records you're not very easy to track down.
Kayıtlarına bakmayı başardım, kayıtlarını bulmam pek kolay olmadı.
Yeah, I'm just here for the induction, so...
- Kayıt olmak için gelmiştim...
Hey. Hi. Hey, are you missing your clover charm?
Bilekliğinin parçasını kayıp mı ettin?
You gonna record me or what?
Bana kayıt yapacak mısın yapmayacak mısın?
Well, you've got me medical records.
Tıbbi kayıtlarım sizde var.
I'm gonna go use a miter to jerry-rig a shim jamb strap hinge quarter-round soffit two-by-six dowel cherry-picker flim-flam.
Ben gönye, takoz, söve, kayış, menteşe dişbükey pervaz, taban, altı birimlik dübel, çalışma platformu, falan filan kullanacağım.
There's no record of me living there because I sublet up there when I had my place down here.
Orada yaşadığıma dair bir kayıt yok çünkü buraya taşındığım zaman orayı alt kiraya verdim.
The one where Pearson Specter Litt is my attorney of record.
Pearson Specter Litt kayıtlardaki avukatım.
I'm saying that she recorded you, and if that tape ever sees the light of day, any partner who wants can walk out that door and take their clients with them.
Seni kayıt altına aldığını ve o kayıtlar gün yüzüne çıkacak olursa o kapıdan çıkıp gitmek isteyen herhangi bir ortak müvekkillerini de alıp gidebilir diyorum.
All I need is a guest list and whether you want brunch or dinner, co-ed or single sex, and where you're registered.
Tek ihtiyacım olan davetli listesi ve branç mı yoksa yemek mi karma mı yoksa değil mi ve nereye kayıtlı olduğunu bilmem yeterli.
I'm not registered.
- Ben kayıtlı değilim.
I held her in my arms and watched the life disappear from her eyes.
Onu kollarımın arasına alıp gözlerinden hayatının kayıp gidişini izledim.
I searched the National Child Identification Program, and of the prints we lifted from the finger paint on Ethan's body, seven of them belong to that group of missing children.
Ulusal Çocuk Tanımlama Programı'nda aradım Ethan'ın vücudundaki parmak boyasında bulduğumuz parmak izleri kayıp 7 farklı çocuk ile eşleşti.
And this is the phone-home log that Mulgrew created.
Bu da onun sayesinde aldığımız kayıtlar.
We'll need any record you have of those, along with a complete client list.
Müşteri listenizle birlikte bu tehditlere dair bütün kayıtlara ihtiyacımız var.
Years ago, I-I suffered an unspeakable loss.
Yıllar önce tarif edilmez bir kayıp yaşadım.
This is the definition of a lost cause.
Bu bir kayıp nedeni tanımıdır.
I'm gonna tell your son-in-law everything, just so he knows his father-in-law.
Damadına her şeyi anlatacağım ki kayınpederinin nasıl biri olduğunu bilsin.
They're lost and bitter, and I can't help them.
Onlar kayıp ve acılı, onlara yardım edemiyorum.
I can check my records, but I think it was about a month.
Kayıtlarımı kontrol edebilirim, ama sanırım yaklaşık bir ay.
Josh will help you review everything you know, make sure it matches with our records.
Josh bildiğin her şeyi gözden geçirecek ve kayıtlarımızla eşleştiğinden emin olacak.
I'll call Serena in registration and see if she can track something down.
Kayıt bölümünden Serena'yı arayıp numarasını bulabilir miymiş, sorayım.
You lost?
Kayıp mı oldun?
I grabbed a still from a traffic cam at the DOT.
Ulaşım Dairesi'nin kamera kayıtlarında bir şey bulmuştum.
Every time we get close to something real, it just slips through my fingers.
Ne zaman ciddi bir fırsat yakalasak parmaklarımın arasından kayıp gidiyor.
According to EPA records, in our radius, it's just five.
Çevre Koruma Ajansı kayıtlarına göre aradığımız alanda sadece beş bina.
- So, how do we find them? - Before the handoff, there's footage of Camila using the gas station across the street using a pre-paid gas card.
- Kamera kayırlarına göre Camila aktarımı yapmadan önce karşı yoldan bakiye kartıyla benzin almış.
R.O.R. Security isn't registered with the DOT or anywhere, for that matter.
R.O.R. Güvenlik ulaşım dairesine veya başka bir yere kayıtlı değil.
I'll walk out with you.
Seninle beraber çıkayım.
Let's start with the paper trail, or rather lack thereof.
Resmi kayıtlarla başlayalım. Daha doğrusu eksik belgelerle.
Look, I know I'm not supposed to work a case a family member's worked on, but my friend, she wanted me to see my father's logbooks, and I can see here that you were his handler during Omaha.
Ailemden birinin çalıştığı bir dava üzerinde çalışmamam gerektiğini biliyorum. Ama arkadaşım, babamın kayıt defterlerinden birini görmemi istedi. Omaha'da eğitmeninin siz olduğunu görüyorum burada.
Are you lost?
Kayıp mı oldun?
So, I went through Nina's financials.
Nina'nın finansal kayıtlarına baktım.
So what we need is a proper system, so the artefacts can be first dealt with in situ and then be brought out for cataloguing and recording.
Bu yüzden düzgün bir sisteme ihtiyacımız var. Böylece el yapımı eşyalarla öncelikle oldukları yerde ilgilenirken ardından kataloglanıp kayıt edilmeye götürülebilir.
I'm just following up on a phone number registered in your name.
Adınıza kayıtlı bir telefonu takip ediyordum.
- You're recording this? -... hidden away...
Bunu kayıt mı ediyorsun?
I need records.
Kayıtlar lazım.
The one with the missing strap or the one with the broken heel? in the "brush up on rush" section, and they said to be casual but memorable...
Kayışlı topuklular mı yoksa kırık topuklular mı?... rahat ama etkileyici olunmasını söylemişler.
Seriously, you lost the pizza bag?
Pizza çantasını kayıp mı ettin? Hayır.
I'm assuming you've checked the missing children's database.
Herhalde kayıp çocuk veritabanına baktın. - Evet.
Newspaper clippings, municipal records, police reports that I'm totally not supposed to have.
Gazete kupürleri, belediye kayıtları, hiç sahip olmamam gereken polis raporları.
You lost your powers?
- Güçlerin kayıp mı ettin?
We're gonna miss our window to crossing...
Anlıyor musun? Böyle olursa sınırı geçme şansımızı kay...
I know we're all gonna miss her. M'kay?
Hepimizin onu özleyeceğinin farkındayım.
I know that some of you are feeling anger, m'kay, some of you are feeling a little guilt, and asking how something like this can happen.
Bazılarınızın sinirli olduğunu biraz suçlu hissettiğini ve böyle bir şeyin nasıl olabileceğini sorduğunu biliyorum.
M'kay?
Taam mı?
So now why don't we all get on Twitter, m'kay, and just tweet some of the things we loved about Heidi, m'kay?
Şimdi de, Twitter'da bir araya gelip Heidi hakkında sevdiğimiz şeyleri söyleyelim, taam mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]