Mango translate Turkish
643 parallel translation
I knew the cloth shops where endless yards of silk reflected the sun - the shop with baskets piled high with many varieties of grains... which the housewives grind to make curry - the vendors selling chickens and mangoes, papayas and coconut milk... candies, betel nuts and soda water -
Güneş ışınlarını sonsuzmuşcasına yansıtan ipekli giysilerin satıldığı tezgahları ve... evkadınlarının bol baharatlı yemeklerini yapmak için kullandıkları çok çeşitli... hububatlarla dolu sepetlerin koca koca kümelendiği tezgahları da biliyordum. Satıcılar mango, tavuk, papaya, hindistancevizi sütü... mum, hurma ve maden suyu... ve her yerde tembel tembel gezen inekleri satıyordu.
And when she removed the mango leaves covering her eyes... she saw his face.
Gözlerini kapatan mango yapraklarını kaldırdığı zaman... damadın yüzünü gördü.
Don't do it, Mango!
Yapma, Mingo.
It's only a few mangoes.
Sadece birkaç tane mango.
There's breadfruit, mangoes, papaya... not to mention the fish in the sea...
.. ekmekağacı, mango, papaya.. .. balığı söylememe gerek yok..
Bamboo groves, mango orchards
Bamboo koruları, mango bahçeleri
The mango groves are green and ripe
Yeşil ve olgun mango bahçeleri.
Mango, do not touch.
Mango, dokunmadan.
Number four is ten yards west of the shack under a mango.
Dört numara kulübenin on metre batısındaki mangonun altında. - Tamam.
Pears, pineapples, peaches, apricots, plums, mango, litchis.
Armutlar, ananaslar, şeftaliler, kayısılar, erikler, mangolar.
Mangy dogs!
Mango köpeği!
Yeah, and mangoes in syrup.
- Ve şerbetli mango.
I tell you, she was a mango... ripe and waiting.
O olgunlaşmış ve bekleyen bir hint kirazıydı.
Angel dreams of love and Mapache eats the mango.
Angel aşkı düşler ve Mapache hint kirazını yer.
If I was given both the mango and the tamarind in exchange for my tree I wouldn't accept.
Şimdi, ağacıma karşılık bana hintkirazını ya da demirhindiyi verseniz de istemem.
Isn't your mango tree a bit dumb?
Şu senin hintkirazını biraz budala bulmuyor musun?
- And mangoes in syrup.
- Ve mango suyu.
Here the largest size is used for rice and for mangos A big local crop.
Bu en büyük boy, pirinç ve yerel bir ürün olan mango için kullanılıyor.
You carry a lovely mango from country.
Bu tatlı mangoları köyden götüyorsun ha.
And you didn't even bring me a mango from country?
Bana köyden mango getirmedin mi yoksa?
Mango season was bad this year.
Mango dönemi bu yıl kesat geçti.
They're in the mango trees.
Mango ağaçlarının içindeler.
Didn't I ask you to fetch some raw mangoes for the pickle?
Sana git turşu için biraz ham mango getir, demedim mi?
Well... which mango do you want me to knock off?
Pekala, hangi mangoyu düşürmemi istersin?
Can you really shoot down the mango I want?
Gerçekten istediğim mangoyu vurup, düşürebilir misin?
So, which mango do you want?
Evet, hangi mangoyu istiyorsun?
Can you see that mango there?
Şuradaki mangoyu görüyor musun?
Now... can you see that mango?
Şimdi, mangoyu görüyor musun?
Strange! How can I see the mango, when I've shut my eyes?
Nasıl yani, gözlerim kapalı nasıl görebilirim mangoyu?
Now use your other eye to aim at the mango.
Şimdi diğer gözünle mangoya nişan al.
What colour is it?
Müthiş! Hangi renk bu? Mango deniliyor,
It's supposed to be mango, honey, but it's not right yet. But wait till I get to the school tonight.
Fakat tam doğru değil, ama akşama okula gidiyorum.
Yo, Mungo!
Mango! Cord!
- I'll eat a mango
- Bir mango yiyeceğim
I'm walking through the jungle gathering mangoes.
Ormanda yürüyorum mango topluyorum.
Make a nice mango cream pudding.
Güzel bir mango pudingi yapıyoruz.
Hey, Captain, I want to get some mangoes.
Hey, Yüzbaşı, biraz mango toplamak istiyorum.
I want to go get some mangoes.
Gidip biraz mango toplamak istiyorum.
Got to be a mango tree here somewhere.
Burlarda bir mango ağacı olmalı.
Take the fucking mango, too!
Mangoyu da al!
Six to eight hours a day Down by the mango tree
Mango ağacının orada günde 6-8 saat kadar.
Down by the mango tree
Mango ağacının altında.
Look at me, some black currant, some mango, dash of mint
Senin hayatın sıkıcı zaten. Bana bak, siyah kuşüzümü, mango, nane şekeri.
Anyway, today we're having mangos.
Herneyse, bugün yemekte mango var.
Wow, mangos.
Vay canına mango!
He gave me a mango.
Bana bir mango verdi.
A mango.
- Bir mango.
# Drinking fresh mango juice
# Drinking fresh mango juice
If it weren't for you, that pygmy woman with the sharpened mango could have seriously...
Eğer sen olmasaydın, o pigme kadın bilenmiş mango ile, çok ciddi şeyler...
It was a viciously sharp slice of mango, wasn't it, sir?
Korkunç keskin bir mango dilimiydi, değil mi efendim?
It's mango.
Mango.