Manure translate Turkish
506 parallel translation
You're like a gardener who grows delicate plants, like a pile of manure warming tender shoots.
Bir bahçıvan gibisiniz... içinden narin filizler fışkıracak bir gübre yığını.
What goes to make a rose, ma'am, is breeding and budding and horse manure, if you'll pardon the expression.
Bir gülü yaratan şeyler yetiştirilişi tomurcuk vermesi ve affedersiniz, at gübresidir.
Volunteers for the manure pile.
Gübre yığınına gönüllüsünüz.
All this hysteria because of an impulsive excited kid and a professional manure-slinger named DeWitt.
Düşüncesizce davranan heyecanlı bir çocuk ve.. .. DeWitt adlı profesyonel gübreci yüzünden bütün bu isteri.
He makes a crooked move, he'll never pitch another forkful of manure.
Yanlış bir hareket yaparsa, bir daha asla gübreye kürek sallayamaz.
Heh heh, for a guy who was a manure spreader in South Dakota 3 years ago, you're pretty hep.
Üç sene evvel gübre dağıtan bir adam için oldukça bilgilisin.
You'll need lots of horse manure.
Onlar için size çok at tezeği gerekecek.
I can't help it if my dress smells of manure.
Elbisemin tezek gibi kokması elimde değil.
Manure.
Gübre.
- I'll want plenty of manure.
- Bolca gübre lazım.
I gotta build up this soil, you know, with manure.
Toprağı biraz gübrelemem lazım.
- Did you say manure?
- Gübre mi dedin?
"Manure must be shifted at least twice a week onto fields at least 1,000 metres beyond village boundaries."
"Bu pislikler haftada en az iki kez köy sınırlarının 1,000 metre ilerisindeki arazilere dökülmeli."
I can't throw them on the manure or they'll go on the fields, then back to us.
Gübreliğe dökemem sonra tarlalara akar ve bize geri döner.
Even manure smells better than that woman's perfume.
Gübre bile bu kadının parfümünden daha güzel kokar.
Manure clay thick, manure sand thin
Gübre kili kalın, gübre kumu ince
When you've lived in these manure piles for over 30 years, as I have, you come to know everything's a risk.
Benim gibi 30 yılı aşkın süre, gübre yığını içinde yaşarsan her şeyin riskli olduğunu öğrenirsin.
I have nothing against horse manure, but I hate engine oil.
At pisliği kokusuna evet, ama motor yağı kokusuna hayır!
I will shovel manure, Taras, but I will not eat it.
Gübreyi kürekle atacağım, Taras, ama onu yemeyeceğim.
No stink of manure there!
Hiç gübre kokmuyordu!
I've shovelled manure for you.
Senin için kürekle gübre taşıdım.
They must've skedaddled when they heard you manure-spreaders was coming.
Siz gübre makinelerinin geldiğini duyunca tabanları çoktan yağlamış olmalılar.
"Manure-spreader."
"Gübre Makinesi."
Let's back up and see if you can turn that Mount Everest of manure into a few facts.
Başa dönüp, seni Everest Dağının tepesinden indirip, gerçeklerle yüzleştirebilecek miyiz, bir bakalım.
You got any idea who forked about a ton of manure down my well?
Kuyumun içine bir ton gübreyi kimin attığı hakkında bir fikrin var mı?
They put manure in his well, and they've made him talk to lawyers.
Kuyusuna gübre koymuşlar, avukatlarla konuşturmuşlar.
Tell him it's only because I like his smiling face, et cetera you know, the usual horse manure.
Onun güleç yüzünü sevdiğimi söyle yıkama yağlama yap.
I was wondering what kind of man you are... but you smell like horse manure!
Merak ediyordum neye benzediğini... ama at gübresi gibi kokuyorsun!
I'm the horse manure Oyabun!
Duydun mu Oyabun, At bokuymuşum ben!
Horse manure doesn't smell bad!
At boku kötü kokmaz ki!
He also told me to be careful of the bad man hanging around here who smells like horse manure.
Özellikle kötü niyetli kişilere karşı dikkatli olmamı söyledi. etrafta dolaşan at boku gibi kokanlara karşı.
- Manure, major.
- Gübre, binbaşı.
Not only that. I kept the 60 pounds of manure she left behind.
Ayrıca ardında bıraktığı gübrenin hepsini de aldım.
Any animal, plant or man that dies adds to Nature's compost heap becomes the manure without which nothing could grow, nothing could be created.
Ölen her hayvan, bitki ya da insan Tabiat'ın gübre yığınına katılır hiçbir şeyin onsuz büyüyemeyeceği, onsuz yaratılamayacağı gübreye dönüşür.
'Celluloid manure', that's more like it!
'Selülit gübresi'
I may have stepped in a manure pile, but I just might come up with the golden horseshoe.
Boka battık demektir. Ama bu bin yılda bir olur.
As you always said, Ephraim, money - pardon the expression - is like manure.
Her zaman söylediğin gibi, Ephraim : Para, tabirimi bağışla, gübre gibidir.
Dolly, I've always felt that money - Pardon the expression - is like manure.
Anlıyorsun ya Dolly, ben hep parayı, tabirimi bağışla, gübreye benzetirim.
A farmer's house was just beyond it, with stables, manure heaps, pigsties.
Hemen ötesinde, at ahırları, gübre yığınları ve domuz ağılları olan bir çiftlik mevcuttu.
Like manure, eh?
Gübre gibi, ha?
How long do you think anybody in this manure pile... could keep his mouth shut?
İnsan bu gübre yığınının içinde daha ne kadar çenesini tutabilir?
It's all a lot of horse manure!
Yok daha neler!
Horse manure I'd say...
At boku gibi kokuyorsun.
Horse manure.
Hadi lan oradan.
And now, as is our annual custom, each citizen of San Marcos will come up here and present His Excellency with his weight in horse manure.
Sırada geleneklerimizden biri var. Her sene San Marcos vatandaşı buraya gelecek..... ve majestelerine kendi ağırlığında at gübresi armağan edecek.
Horse manure?
At gübresi mi?
- Horse manure
Saçmalık.
Your job is to plough them under like manure.
Göreviniz onları gübre gibi toprağa serpmek.
Me father died on the manure pile. Now, there's a place for an Irishman to give up the ghost.
Babam hayvan pisliklerinin üzerinde.
'Cause now I'm gonna spread your ass all over these tracks like manure!
Çünkü parçalarını gübre gibi raylara saçacağım şimdi.
That's a pile of horse manure, son.
Seyisler, nal satmak zorunda değildir.