English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Maple syrup

Maple syrup translate Turkish

257 parallel translation
A stack of wheatcakes with lots of melted butter... maple syrup.
Beyaz ekmek ve bol tereyağlı olsun... pekmezli.
I recognized him immediately... unbalding, glamorous Rod Anderson, Jr... millionaire tycoon, up from riches... inheriting 10 million from senior Anderson's maple syrup empire.
Onu hemen tanımıştım kafası saç dolu, yakışıklı Rod Anderson, Jr... Milyoner iş adamı... Babasının akçaağaç şurubu imparatorluğundan 10 milyon dolarlık bir mirasa konmuştu.
I was raised on maple syrup, you know.
Biliyorsunuz ya, ben akçaağaç şurubuyla büyüdüm.
She's just been dipped in maple syrup.
Onu pekmeze daldırmışlar.
- Yeah, pancakes and maple syrup.
- Evet, akçaağaç şuruplu krep.
Maple syrup...
Akça ağaç şurup...
Don't take your foot off of that hammer. Them bears'll pour over you like maple syrup.
Bu ayılar seni pekmez niyetine yiyecekler.
Eggs, sausages, cereal, pancakes, maple syrup.
Yumurta, sosis, tahıl, krep, akçaağaç şurubu.
You know I don't like maple syrup.
Akçaağaç şurubunu sevmediğimi biliyorsun.
- Of course you like maple - - since when have you known me to like maple syrup?
- Tabii ki de seviyorsun- - - Bunu sevdiğimi ne zaman gördün?
Why did you pour all that maple syrup on my pancakes?
Neden kreplerime akçaağaç şurubu boca ettin ki?
What do you think, I'm trying to poison you with maple syrup?
Ne sanıyorsun, seni akçaağaç şurubuyla zehirlemeye mi çalışıyorum?
No, that's a maple syrup spigot.
Hayır, o akçaağaç şurubu tıpası.
I'm gonna be without my maple syrup.
Hem şurupsuz kaldım, hem de kürdansız.
Of course, maple syrup is not here.
Olmaz tabii, akçaağaç şurubu yok ki.
Ray, when we order the pancakes, they're gonna bring the maple syrup.
Ray, krep siparişi verdiğimiz zaman akçaağaç şurubu da getirecekler.
Maple syrup is supposed to be on the table before the pancakes.
Akçaağaç şurubu, masaya krepten önce getirilir.
Maple syrup after the pancakes is definitely too late.
Akçaağaç şurubunu krepten sonra getirirlerse, kesinlikle çok geç olur.
If we're gonna be here all morning with no maple syrup and no toothpicks... I'm definitely not gonna have my pancakes with- -
Bütün sabah burada akçaağaç şurubu ve kürdan olmadan oturduğumuza göre kesinlikle krep de olmayacaktır.
- Of course. The maple syrup is supposed to be on the table before the pan- -
Tabii, akağaç şurubunun, krepten önce masada olması gerekir.
Maple syrup. Maple syrup on the- - Maple syrup on the table.
Akağaç şurubu, masada akağaç şurubu akağaç şurubu bile vardı...
Griddlecakes, melted butter, maple syrup, lightly heated, slice of ham.
Tava keki, erimiş yağ, akçaağaz pekmezi, az pişmiş jambon.
Nothing beats the taste sensation when maple syrup collides with ham.
Akçaağaç pekmezi ile jambonun lezzetini başka hiçbir şey veremez.
I'm gonna order a big plate of blueberry pancakes with maple syrup, eggs over easy and five sausages.
Bol pekmezli büyük bir porsiyon böğürtlenli krep. Tavada yumurta, ve beş sosis.
- ls that my maple syrup?
- O benim akçaağaç şurubum mu?
This is your maple syrup.
İşte akçaağaç şurubun.
Like maple syrup, Canada's evil oozes over the United States.
Kanada'nın şeytani emelleri sürekli olarak Birleşik Devletler'in üzerine akıyor.
- Maple syrup would be my guess.
- Tahminim pekmez.
They put honey on our pancakes instead of maple syrup.
Gözlemelerin üstüne akçaağaç pekmezi yerine bal sürüyorlar.
You want boysenberry, or maple syrup, dear?
Frambuaz reçeli mi, böğürtlen reçeli mi istersin, tatlım?
Would you allow me to cover your body in maple syrup?
Bay Newman'a ver lütfen. Bunu komik mi sanıyorsun? - Eğleniyor gibi mi görünüyoruz?
Is there maple syrup in this one?
Bunda akçaağaç şurubu var mı?
Computer... one stack of banana pancakes with maple syrup.
Bilgisayar... bir porsiyon muzlu pankek, pekmezli.
You've never licked maple syrup off your lover's stomach?
Sevgilinin göbeğinde pekmez yalamadın mı hiç?
Steven, would you like maple syrup or blueberry syrup?
Steven, akçaağac yada böğürtlen pekmezi ister misin?
Get him a bottle of- - get him some maple syrup.
Ona bir şişe- - Ona biraz akçaağaç şurubu getirin.
I was using too much maple syrup.
Çok fazla akçaağaç pekmezi kullanıyordum.
Look at you with your maple syrup award!
Akçaağaç şerbeti ödülünü de almışsın!
Pancakes with maple syrup are your favorite breakfast.
Gözleme ve akağaç şurubu, en sevdiğin kahvaltı.
Now let's move on to the real issue - Lisa's hogging of the maple syrup.
Şimdi gerçek meseleye bakalım. Lisa akçaağaç pekmezini açgözlülükle yiyor.
BACON CRUMBLES AND REAL MAPLE SYRUP.
Kızarmış jambon ve gerçek akçaağaç şurubu...
Besides, we have a maple syrup convention comin'at three, so...
üstelik, saat üçte buraya bir grup gelecek.
Can you pass the maple syrup?
Akağaç şurubunu bana uzatabilir misiniz lütfen?
I have the best maple syrup ever.
Müthiş akça ağaç şurubum var.
Hey, do we have enough maple syrup or should we get more?
Evet kilitledim canım.
- Maple syrup.
- Akçaağaç şuruplu.
I don't have my maple syrup either.
Akçaağaç şurubu da yok.
Hey, you got any real syrup? Why, yes, we do, sir, but may I suggest... a dash of boysenberry to bring out the hidden oakiness in your otherwise common Vermont maple?
Evet var, bayım hiç olmazsa Vermont ürünü şurubunuzun sıradanlığını bastırıp gizli meşe tadını ön plana çıkarmak için birkaç damla böğürtlen şurubu eklemenizi tavsiye edebilir miyim?
They're not happy unless they're outside, you know, raking'leaves or tapping'a tree for maple syrup.
Dışarıda yaprakları falan... temizliyorlar.
Joe, the writer, maple syrup, yes, sir.
Yazar Joe`ya, akçaağaç şurubu, evet efendim.
Percival, you country-ass, maple-syrup nigger.
Dur biraz, seni köylü, cıvık kıçlı zenci.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]