Marcher translate Turkish

Young marcher. Worldly, evolved.

Sorgusuz sualsiz, emirleri uygulayacak bir robot.

He went down South as a freedom marcher to register black voters.

Bir özgürlük savaşçısı olarak siyahî seçmenlere katılmak için Güney'e gelmiş.

But a pro-death-penalty marcher just took a swing at Sister Pete.

Ama profesyonel bir ölüm cezası yürüyüşçüsü Rahibe Pete'e vurmaya çalıştı.

Ca va marcher, ca va marcher.

Ca va marcher, Ca va marcher.

He got convicted of clubbing a civil rights marcher in montgomery.

Montgomery'deki insan hakları yürüyüşünde mahkum edilmiş.

Time to go back to hell, Marcher Baron!

Cehennem dönme vakti geldi Marcher Baron!

Time to go back to hell, Marcher Baron!

Cehenneme dönme vakti geldi Marcher Baron!

Marcher Barons?

Derebeyleri?

Vous pratiquez pour lundi, vous et votre tortue va marcher autour de l'abbey

Pazartesi günü pratik yapın. Caddede kaplumbağanızla gezin.