English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Marching

Marching translate Turkish

1,476 parallel translation
How come we're the only company marching every Friday night, 12 miles, full pack in the pitch dark?
- Evet doğru. Peki neden yalnızca biz her cuma gecesi, kör karanlıkta tam teçhizat...
The drawings that accompanied the book showed people marching around in Greek, sunken Greek temples and this is course was a kind of interesting concept and probably was the element that got people more and more interested in Atlantis, the idea that underwater you could walk around in sunken Greek temples.
Kitaba eklenen çizimlerde, Yunanistan'da yürüyüş yapan... insanlar, batmış Yunan tapınakları görülüyordu ve... bu konu hayli ilginç bir konuyu kapsıyordu... ve insanları daha çok çeken unsur... muhtemelen Atlantis ile ilgili olan... suyun altında, batmış Yunan tapınaklarında dolaşma fikriydi.
I know you were out there marching and AI Sharpton ate all the food.
Yürüyüşe katıldığını biliyorum. Ve bütün yiyecekleri Al Sharpton bitirdi.
" Children marching on the road One, two, three
" Çocuklar sokakta yürüyor Bir, iki, üç
But I think we both know that we won't soon be seeing her twirling'the baton, marching along with the Dallas cheerleaders.
Ama ikimiz de onu sopayı çevirip Dallas'ın amigolarıyla yürürken göremeyeceğimizi biliyoruz.
Farewell Nak-dong River, we're marching forward!
Elveda Nak-dong nehri, İleri marş marş!
I hadn't been there since we had marching practice.
Marş antrenmanlarından beri buraya gelmemiştim
They're gonna be marching around.
Bir süre daha devam edecekler.
They'll be marching around.
Biraz daha ortalıkta olacaklar.
I hope you like marching bands.
Bando takımını seversiniz umarım.
Intellectually suited to carry weapons and die marching in formation.
Entellektüel açıdan silah taşımaya uygundurlar ve hat teşkil ederek ölüme koşarlar.
Marching band, was kind of overweight.
Bando takımındaydı. Hafif kiloluydu.
They'll really come in handy when we organize... that giant marching band we've been talking about.
Hani şu hep sözünü ettiğimiz dev geçit törenini düzenlediğimizde çok işimize yarayacaklar.
It's gonna be a big chain, they'll come marching in... with their business models, and their architects and designers... change everything, the place will lose all its personality and charm.
Burası büyük bir zincirin halkası olacak. Şirket mimarları ve tasarımcılarıyla gelip her şeyi değiştireceklerdir. Burası kişiliğini ve büyüsünü kaybedecek.
I thought it would take longer so the marching band won't be here until later.
Ben daha uzun süreceğini düşünmüştüm o yüzden bando takımı ancak akşama burada olacak.
Victor said marching in it was the proudest moment of his life.
Victor işgaI yürüyüşünün hayatının en gururIu anı oIduğunu söyIemişti.
Don't get hung up on marching.
Yürümeye takılmayın.
- They were marching with rifles!
- Tüfekle yürüyorlardı!
So we're uniting and marching on the town square!
Biz de birleşip kasaba meydanına yürüyoruz.
A million millionaires are gathering their ranks and will be marching on the town square tonight in South Park to petition the end of separate bars, bus seating and restaurants.
Bir milyon milyoner bu gece barlarda ve otobüslerdeki ayrımcılığı sona erdirmek için South Park'da bir araya gelerek kasaba meydanına yürüyecekler ve dilekçe verecekler.
Hey, I made the marching band.
Hey, bandoya girdim.
Behind them is an army of half a million others marching through the forest stripping it's prey to the bone.
Arkalarından, yarım milyon uygun adımlarla yürüyen bir ordu ormanın içinden, kurbanlarının kemiklerini soymak için geliyor.
There are literally millions of them, marching across the sea bed, hoovering up any edible particles in the sediment.
Gercekten milyonlarcasi vardir denizin dibinde yürürler cöküntüdeki yenilebilir tanecikleri süpürürler.
There are literally millions of them marching across the seabed, hoovering up any edible particles there might be in the sediment.
Gerçekten milyonlarcası vardır denizin dibinde yürürler çöküntüdeki yenilebilir tanecikleri süpürürler.
But it was cold down there and now she needs to find warmer water, so she's marching towards the shallows.
Ama asagisi soguktu ve simdi de daha sicak sulari bulmasi gerekiyor, bu yüzden sig sulara dogru gidiyor.
I got confirmation how those irrational forces, uncontrollable forces in Germany, in the Germans, had erupted, were brought out were running wild where the party was marching, marching on. "
Almanya'nın kontrol dışı güçleri, Almanların içindeki güçler fışkırmıştı, dışarı çıkmıştı. Gösteri sırasında grup marşlarla ilerliyordu.
Tell me about it. She has PE when I'm in Marching Band.
Bana ondan bahset Ben bandodayken o "PE" di
Well, Mr. President, we're going to be down in Selma, marching for the vote, and we expect you'll take notice to what we do down there.
SAYIN BAŞKAN BİZ ORDA OLACAĞIZ VE YÜRÜYECEĞİZ OYU GERİ ÇEKMEK İÇİN
The marching band is collecting bottles for the homeless.
Yürüyüş bandosu evsizler için şişe topluyor.
Six days on the train... another 6 days of marching.
Altı gün trende... Altı gün yürüyüşte.
And ever since we've been banging together like a pair of cymbals in a marching band.
O zamandan beri davulla tokmak misali birbirimize yatakta vuruyoruz.
- What happened to marching forward?
- Geleceğe ilerlemeye ne oldu?
" The congregation rose and stared while the three dead boys came marching up the aisle.
" Üç ölü oğlan yoldan geçerken cemaat ayağa kalkıp onlara baktı.
We are marching because ever since the partition of Ireland
Yürüyoruz çünkü İrlanda'nın bölünmesinden bugüne dek
That's why we're marching.
Bu yüzden yürüyoruz.
We're marching because the British government promised us reform and all we've had are excuses and curfews and the single issue that cuts to the very core of civil rights mass internment without trial.
Yürüyoruz çünkü İngiliz hükümeti... bize reform sözü verdi ama tek gördüğümüz özürler ve sokağa çıkma yasakları ve insan hakları kavramının içini boşaltan... yargısız kitle gözaltına alınmaları oldu.
Well, it's civil rights we're marching for not TVs, Mr. O'Keefe.
Biz insan hakları için yürüyoruz TV'ler için değil, Bay O'Keefe.
What gives you the right to stop us marching in our city?
Size, kendi şehrimizde yürümemize engel olma hakkını kim veriyor?
Marching's not gonna solve this thing.
Yürümek bu işi çözmeyecek.
Bernadette, I have been marching in this city just as long as you and your college friends and I have never sold anyone out, not ever.
Bernadette, ben bu şehirde en az sen ve senin okuldan arkadaşların kadar yürüyüşe katıldım. ve hiç bir zaman kimseyi satmadım, hiç bir zaman.
That's why I go to the meetings that's why I go to the marches, because, you know... I think we're worth marching for.
Bu yüzden toplantılara gidiyorum bu yüzden yürüyüşlere gidiyorum, çünkü, biliyorsun... bence biz buna değeriz.
I think I see... Youse marching down with us and that?
Bizimle beraber yürüyecek misiniz?
Men, women and children marching.
Erkekler, kadınlar ve çocuklar yürüdük.
We have a few rejects from the Stanford marching band.
Stanford'un bandosundan reddedilmiş birkaç kişi var.
He's marching marionettes right outside that door.
Kuklaları şu kapının hemen dışındaki gösteriyi düzenliyor.
Sometimes I think we're all marching backwards.
Bazen hep geriye adım attığımızı düşünüyorum.
Because Janice is carrying in all her belongings... and marching straight upstairs into a bath.
Çünkü Janice kendisine ait tüm özel eşyaları içeriye taşıyor... ve işi bitince de dosdoğru yukarıya çıkıp banyoya giriyor.
Ever since my days playing the tuba in the high-school marching band...
Lise bandosunda tuba çaldığım zamandan beri...
Good morning, and welcome to Atlanta AT University marching band training.
Günaydın, Atlanta AT Üniversitesi marş bandosu eğitimine hoş geldiniz.
This will be your introduction, possibly induction, into a great marching band legacy.
Bu sizin takdiminiz, muhtemelen büyük bir marş bandosu geleneğine takdiminiz.
Keep marching.
Yürümeye devam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]