Marines translate Turkish
2,157 parallel translation
What the young marines and sailors on their way to Guadalcanal don't realize is that amphibious landing against defended beaches are the most desperate and dangerous of all military operations.
Guadalcanal'a doğru yola çıkan genç denizciler ve bahriyeliler buranın en umutsuz ve tehlikeli, çıkarmalardan birine şahitlik edeceğinin farkına varamadı.
Intelligence estimates that only 1 in 3 landing boats to reach shore safely, and that 1 in 4 marines will not survive the initial assault.
İstihbarat botların sadece 3 te 1'nin karaya güvenle ulaşacağını söylüyordu. ve kalanların 4'te 1'i ilk saldırıda ölecekti.
After 7 days at sea, the marines close in on Guadalcanal.
7 gün sonunda, denizciler Guadalcanal'da kısıldılar.
8 months to the day after Pearl Harbour, combat reporter Richard Tregaskis is with the First Marines on Guadalcanal.
Pearl Harbour'dan 8 gün sonra, savaş muahbiri Richard Tregaskis Birinci Denizi Birliği ile Guadalcanal'a ayak bastı..
It soon becomes apparent that marines are not alone.
Bir süre sonra denizcilerin yalnız olmadığı anlaşıldı.
Japanese snipers expertly camouflage in the dense brush, take shots at the marines.
Japon sniperlar ustaca yoğun çalılklar arasında kamufle olmuş, denizcileri vuruyordu.
Early on the second day, the marines push through the jungle towards the crushed coral airstrip.
İkinci günün başlarında, ormanın içinden geçip harap olmuş mercan hava-pistine girdiler.
By 18 : 00 hours, the marines declare it secured.
Denizciler 18.00'e kadar güvenli olduğunu bildirdiler.
As an immense battle erupts off-shore, the marines on Guadalcanal can do little but take cover and wait the outcome.
Guadalcanal'ın iç kesimlerdeki denizcilerin beklemekten başka yapacakları pek bir şey yoktu.
Come morning, the marines can see the smoke the twisted wreckage of 4 heavy cruisers and burnt oil-soaked bodies of American sailors floating in the waters of Guadalcanal.
Ertesi sabah, denizciler batmış 4 ağır kruvazörün tüten dumanını görebiliyordu ve petrole bulanmış Amerikan bahriyelilerinin Guadalcanal sularında yüzen bedenlerini.
The marines on shore are alone, isolated and abandoned.
Kıyıdaki denizciler yalnız, izole edilmiş ve terk edilmiş haldeydi.
And in the pacific, combat reporter Richard Tregaskis experiences his first invasion with the Marines on Guadalcanal.
Pasifikte savaş muhabiri Richard Tregaskis, Guadalcanal'da deniz piyadeleriyle ilk savaş deneyimini yaşıyordu.
Dysentery is starting to set in among the Marines.
Dizanteri denizciler arasında yayılıyordu.
For the past month, reporter Richard Tregaskis and the 2nd Marines have been clinging to a patch of jungle surrounding Henderson airfield on Guadalcanal.
Bir önceki ay, muhabir Richard Tregaskis ve 2. Piyade Alayı, Guadalcanal'daki Henderson uçak pistini çevreleyen ormanlığa doğru tırmanışa geçti.
They've taken with them unloaded food, ammunition, and men, leaving the Marines on Guadalcanal vulnerable to Japanese attacks.
Yanlarına yiyecek, mühimmat ve asker alarak Deniz Piyadelerini Guadalcanal'da Japon saldırılarına karşı korumasız bıraktılar.
40 Marines have been killed.
40 Amerikan denizcisi öldü.
I pass bodies of Marines and Japs, sometimes tangled as they had fallen in a death struggle.
Deniz piyadelerinin ve Japonların ölü bedenleri arasında yürüdüm. Cesetler ölüm kalım mücadelesinde birbirine karışmıştı.
The Marines have survived the battle of bloody ridge.
Denizciler kanlı tepe savaşını kazanmıştı.
Five weeks after leaving the Marines to fight alone on Guadalcanal, the US navy finally breaks through the Japanese naval forces and delivers reinforcements, food, and medicine.
Deniz piyadelerini Guadalcanal'da bir başına savaşa terk ettikten beş hafta sonra Amerikan donanması sonunda Japon kuvvetlerini yarıp geçerek takviye birlik, yiyecek ve ilaç getirdi.
The Marines could still lose down there.
Denizciler halen orada ölüyor.
"John R. Morrill of Greenville, Tennessee, had been cut off from the rest of the Marines, but somehow he walked..."
"Greenville, Tennessee'den John R. Morrill diğer deniz piyadelerinden ayrılmıştı ama her nasılsa yürüyerek diğerlerine ulaştı."
Nearly ten hours ago in Afghanistan, 30 miles from the Pakistan border, two recon marines were separated from their platoon during a skirmish with the Taliban.
Yaklaşık 10 saat önce Afganistan'da Pakistan sınırında 48 km uzakta keşif yaparken Taliban'la çatışmaya giren iki deniz piyadesi müfrezelerinden ayrıldı.
All we know for sure is he's given up a Taliban compound in the Gremen Valley, where he swears they're holding the two marines.
Emin olduğumuz tek şey Gremen Vadisindeki bir esir kampında iki deniz piyadesinin tutulduğuna dair yemin ediyor.
You say you know where the Taliban are holding two U.S. Marines?
Taliban'ın Amerikan askerlerini nerede tuttuğunu bildiğinizi mi söylüyorsunuz?
I'm sorry. While we mount a mission to rescue those marines, we'll have to treat him as an operational asset in country.
O askerleri kurtarma görevine başladığımızdan beri ona "o ülkede" önemli biriymiş gibi davranmak zorundayız.
Two missing marines, love.
İki deniz piyadesi kayıp, hayatım.
Right now, all you and I care about are my 12 soldiers in the air, ready to halo into the Taliban compound our new friend here says are holding those two marines.
Şu anda, senin de benim de umurumuzda olan tek şey Taliban arazisinin üzerinde 12 askerim orayı yerle bir etmeye hazırken buradaki bu yeni arkadaşımızın iki deniz piyadesinin orada tuttuklarını söylemesi.
How do you know where the Taliban are holding these two marines?
Taliban'ın bu askerleri nerede sakladığını nasıl biliyorsun?
The place I told these soldiers about is the safest place to hide that close to where the marines were captured.
Bahsettiğim yer deniz piyadelerinin yakalandığı yere yakın olup saklanılabilecek en güvenli yerdir.
How is this helping get our marines back exactly?
Bu, askerlerimizi kurtarmamızı nasıl sağlayacak?
But first, you show me on the map where the Taliban are holding these two marines.
Ama ilk önce bana askerlerin tutulduğu Taliban arazisinin yerini göstereceksin.
The only reason I'm here is because I want to see those two marines returned home alive.
Burada olmamın tek sebebi o iki deniz piyadesinin evlerine sağ salim dönmelerini görmek istememdir.
If I help get these marines out, I want my story told.
Bu deniz piyadelerinin kurtulmalarına yardımcı olursam hikayemin anlatılmasını istiyorum.
We have the two marines and rescue team complete.
İki deniz piyadesi ve tüm kurtarma timi hayatta.
Three marines were killed, several others were severely injured.
Üç denizci öldürülmüştü diğer askerler de ağır yaralanmıştı.
Did Asher ever talk to you about his time in the marines, or school?
Asher size Deniz Kuvvetlerinden ya da okulundan bahseder miydi?
Starts to question his belief in the war, America, even his fellow marines.
Savaşırken inancını, Amerika'yı, hatta asker arkadaşlarını bile sorguluyor.
I bet the rest are all marines as well.
Eminim diğer denizciler de vardır.
Like many of the Islamic marines I counsel, Thomas tried, but opposition can be overwhelming.
Danışmanlık ettiğim bir çok Müslüman denizci gibi, Thomas da denedi, ama muhalefet bazen çok kuvvetli olabiliyor.
So far, only two marines, including First Sergeant Tibbens, accepted a bribe... four grand apiece.
Şu ana kadar, Başçavuş Tibbens dahil iki kişinin hesaplarında, her biri dörder bin dolarlık büyük hareketler olmuş.
Well, marines aren't just people, sir.
Ama, denizciler basit insanlar değildir, efendim.
Next, he sent 30,000 more Marines to Afghanistan, doubling the total number of forces in the crosshairs.
Bir sonraki adımı 30.000 denizciyi Afganistan'a göndermek, .. ve namlunun ucundaki askerlerin sayısını ikiye katlamak.
And then, Barack Obama, who's just, of course, a front man for the American Empire, where he's gonna have the entire US Navy, the entire US Army, and the entire US Marines under Africom Command.
Ve tabi sonra Amerikan imparatorluğunun bir paravanı olan Obama, sahip olacağı ABD Donanması, bütün ABD Ordusu, Bütün ABD Deniz piyadeleri ve Africom Komutası ile.
I was in the marines. Got it?
Ben de yiyemem.
On board are 5.000 Japanese marines, and a painter who has come along to immortalize the battle, Fujita.
Gemilerde 5.000 Japon deniz piyadesi. Ve savasi ölümsüzlestirmek için birlikte gelen bir ressam, Fujita.
The marines know that the attack is slatted for the next day.
Deniz piyadeleri, saldirinin ertesi güne planli oldugunu biliyordur.
Marines with me that were kids from 18 to 22 and they were the calmest people I've ever seen.
" beraberimdeki deniz piyadeleri 18 - 22 yaslar arasi çocuklardi, ve hayatimda gördügüm en sogukkanli insanlardi.
Initially, on the beach, the Marines do not encounter any resistance, and head into the jungle.
Baslangiçta, deniz piyadeleri sahilde herhangi bir dirençle karsilasmaz ve ormana ilerler.
The Marines are professionals and the Japanese are die-hards.
Deniz piyadeleri profesyoneldir, Japonlarsa adanmis.
After that, the Marines are able to capture the airfied.
Bundan sonra deniz piyadelerinin havaalanini ele geçirmeleri mümkün oluyor.
They secure it and enlarge the runway for the first planes of the Airborne Marines, called the "Black Sheep" squadron.
Emniyete alip Black Sheep Filosu adli deniz havacilarinin ilk uçaklari için pisti genisletirler.